Dünya nüfusunun yüzde 1'inin varlığı, 6,9 milyar insanın servetine eşit

Ekonomi

- Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül:- "Dünyanın yüzde 1'inin 6,9 milyar insanın serveti kadar varlığa sahip olduğu bir dünyada, eşitsizlik her geçen gün artıyor"- "Servet yoğunlaşmasının olmadığı ve farklılığın birlikteliğinin sağlandığı, daha merhametli, daha huzurlu bir dünyada en üst seviyede toplumsal mutluluğu sağlamak istiyorsak koronavirüs salgını sonrasındaki dünyada yeni bir paradigmaya ihtiyacımız var"- "Dünyada yaklaşık 1 trilyon dolar değerinde yılda 1,3 milyar ton gıda israf edilirken, 840 milyon aç insan yaşamaya çalışıyor. Öldürmek için değil, yaşatmak için çalışırsak gezegenimizi yaşanabilir hale getirebiliriz. Mevcut küresel düzen sürdürülebilir değil"

İSTANBUL (AA) - FURKAN GENÇOĞLU - Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, mevcut küresel ekonomik düzenin insanlığın refahını ve mutluluğunu tehdit ettiğini belirterek, "Dünyanın yüzde 1'inin 6,9 milyar insanın serveti kadar varlığa sahip olduğu bir dünyada, eşitsizlik her geçen gün artıyor." dedi.

Akgül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, salgının dünyanın düzeni ve hesabını aniden değiştirdiğini ifade etti.

Ekonominin bir araç olduğunu belirten Akgül, "Asıl olan ise insanlığın mutluluğudur. Servet yoğunlaşmasının olmadığı ve farklılığın birlikteliğinin sağlandığı, daha merhametli, daha huzurlu bir dünyada en üst seviyede toplumsal mutluluğu sağlamak istiyorsak koronavirüs salgını sonrasındaki dünyada yeni bir paradigmaya ihtiyacımız var." diye konuştu.

Büyümenin değil, kalkınmanın, hazzın değil, mutluluğun kıymetli olduğunu vurgulayan Akgül, şunları kaydetti:

"Hepitalizm; gelirden çok mutlulukla ilgili anlayışın en üst seviyeye çıkarılmasına katkı sağlayan yeni bir ekonomik sistem, sosyopolitik felsefe ve kültürel kalkınma paradigmasıdır. Yeryüzündeki bütün yaşamda mutluluğun, öznel iyi oluşun ve özgürlüğün sağlanmasını önerir. Yerelleşmeyi, sadeciliği savunur. Mutluluğu, özgürlüğü, dinginliği, sevgiyi, çevreciliği, adaleti, hakkaniyeti, hoşgörüyü sadecilikle birlikte gerçekleştirmeye çalışan kişiye de hepitalist denir.

İnsanların dopamin, oksitosin, serotonin ve endorfin mutluluk hormonlarına ihtiyacı var. Hepitalist düşünce sistemi sonucu dünya, mutlu insanlar ve mutlu ülkelerin varlığını hak ediyor. Artık dünyada siyasi liderlik anlayışı da hepitalizm ile birlikte radikal bir şekilde değişmelidir. Dünyanın yönetiminde hedonik, ayrımcı, egoist ve popülist yaklaşımlar terk edilmelidir. Empatiyi, hoşgörüyü, çevreyi, adaleti, barışı, özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği, sadeleşmeyi, farklılığın birlikteliğini savunan yaklaşımlara ihtiyaç var."


- "Mevcut küresel düzen sürdürülebilir değil"


Prof. Dr. Aziz Akgül, hepitalizmin bir ütopya olmadığını aktararak, "Dünyanın yüzde 1'inin 6,9 milyar insanın serveti kadar varlığa sahip olduğu bir dünyada, eşitsizlik her geçen gün artıyor." dedi.

Dünyanın en zengin 22 kişisinin sahip olduğu servetin, bütün Afrika kıtasında yaşayan kişilerin toplam servetine eşit olduğunu vurgulayan Akgül, "Dünyada su kıtlığı çeken nüfusun 2025 yılında 3 milyar kişiye çıkması beklenirken, dünya mutlu olabilir mi? Dünyada her yıl yaklaşık 4 milyar ton gıda üretiliyor. Dünyada yaklaşık 1 trilyon dolar değerinde yılda 1,3 milyar ton gıda israf edilirken, 840 milyon aç insan yaşamaya çalışıyor. Öldürmek için değil, yaşatmak için çalışırsak gezegenimizi yaşanabilir hale getirebiliriz. Mevcut küresel düzen sürdürülebilir değil." ifadelerini kullandı.


- "Kanser, insan bünyesini tüketir, kapitalizm ise insanlığı bitiriyor"


TİSVA Mütevelli Heyeti Başkanı Akgül, mevcut küresel ekonomik düzenin insanlığın refahını ve mutluluğunu tehdit ettiğini söyledi.

Adaletsizliğin; mutsuzluğun en büyük sebebi olduğunu belirten Akgül, şunları kaydetti:

"Hepitalizm felsefesinin uygulanmasında en başta gelen öncelik, her zaman insanların mutluluğu ve refahını sağlamaktır. Başka bir deyişle, hepitalizm, kapitalizmin vahşi yönlerini törpüleyerek insani ve manevi değerlerin de dikkate alınmasını sağlar. İnsanı hayatın odağına koyarak nezaket, eşitlik, insani ve manevi temel değerler ile ekonomik büyümenin gerekli arayışı arasında bir köprüdür. Hepitalizmde olduğu gibi, insani ve manevi değerlere uygun bir hayat anlayışı oluşturulmadığı takdirde kapitalizm, insanları mutsuzluğa sürüklemeye devam edecek. Sadece kanser hücresinde ve kapitalizmde devamlı büyüme isteği var. Kanser, insan bünyesini tüketir, kapitalizm ise insanlığı bitiriyor."


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.