İSTANBUL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, yeşil dönüşüme kamunun yanı sıra özel sektörün de ciddi yatırımlar yapmasını gerektirdiğini belirterek, "Yeşil dönüşüme en erken dönemde yatırım yapanlar elbette piyasada yarının pazar liderleri olacaklar." dedi.
Meyer-Landrut, AB'nin sanayi sektöründe karbon salımının azaltılması amacıyla hazırladığı "Yeşil Mutabakat"ın ele alındığı "Enerji Ekseninde Yeşil Mutabakat" başlıklı webinarda yaptığı konuşmada, ek önlemlerle beraber küresel ısınmayı azaltma hedefinin ulaşılabilir bir hedef olduğunu söyledi.
Bilim ve araştırmanın önemine dikkati çeken Meyer-Landrut, "Bugün yapabildiğimiz birçok şeyi 15 yıl önce yapamıyorduk. Emisyonlar için de araştırmaya yatırım yapmamız gerekir. Bu yatırımların hepsi nihayetinde geri dönecektir." diye konuştu.
Meyer-Landrut, AB Yeşil Mutabakatının önümüzdeki yıllarda Avrupa politikalarının merkezinde yer alarak iç ve dış tüm politikalarını etkileyeceğini, bu süreçte geri kalmak istemeyen ülkelerin bu mutabakata uyumda hızlı adımlar atması gerektiğini ifade etti.
Bu süreçte ana hedeflerden birinin karbon kaçağını engelleme olduğunu dile getiren Meyer-Landrut, özellikle yüksek karbon emisyonu olan sektörlerin bu hedefin odağında olacağını kaydetti.
Meyer-Landrut, yeşil dönüşüm sadece kamunun değil özel sektörün de ciddi yatırımlar yapmasını gerektirdiğini belirterek, "Bu yatırımlar geleceğe yönelik yatırımlar olarak algılanmalı. Zamanında yapılan yatırımlar ve yeşil dönüşüm, tüketicilere ürünleri mümkün olan en az karbon ayak iziyle piyasaya sunabilme açısından yakın gelecekte ürünlerin satışıyla ilgili olarak çok önemli bir boyutunu oluşturacak. Yeşil dönüşüme en erken dönemde yatırım yapanlar elbette piyasada yarının pazar liderleri olacaklar." dedi.
- "Enerjide dijitalleşme iklim değişikliğiyle mücadelenin araç çantası"
Deloitte Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Sektör Lideri Elif Düşmez Tek, enerji sektörünün, sera gazı emisyonları perspektifinden Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatını ile ilişkilendirildiğini anımsatarak, küresel ölçekte de sera gazı emisyonlarının üçte ikisinden ve büyük ölçüde iklim değişikliği ile ilgili sorunların sorumlusunun enerji sektörü olduğunu ifade etti.
Bu kapsamda enerji dönüşümünün önemine dikkati çeken Tek, enerji dönüşümünün on yıllar önce başlayan ve odağında AB Yeşil Mutabakatı gibi iklim değişikliğini problemine çözüm getirme ve bunu sürdürülebilir bir noktaya çekebilme motivasyonuyla başlamış olan bir süreç olduğunu söyledi.
Enerjide dijitalleşmenin yeşil mutabakat açısından katkısına da değinen Tek, şöyle devam etti:
"Geleceğin enerji dünyasına baktığımızda, yenilenebilir enerjinin her ölçekte evlerimizde, iş yerlerimizde ve sanayi tesislerimizde entegre olduğu bir dünyadan bahsediyoruz. Enerji verimliliğinin hayata geçebilmesi için sürekli tüketim noktalarının takip edildiği, verilerin analiz edildiği ve iyileştirmenin sürekli olarak gerçekleştirildiği bir dünyadan bahsediyoruz. Enerjinin ve verinin çift yönlü aktığı bir dünyadan bahsediyoruz. Enerji dönüşümü ve enerjinin geleceği neden AB Yeşil Mutabakatı ile birebir örtüşüyor, çünkü tüm bunlar, yani dağıtık enerjinin hayatımıza girmesi, elektrifikasyonun artması ve enerjinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi karbonsuzlaşmayı sağlayan anahtar diyebiliriz."
Tek, tüm bunların entegre çalışabilmesi için de büyük ölçüde dijitalleşmeye ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Veriyi toplayacağız ve bunları büyük veri işleme kapasitesini algoritmalarla işleyeceğiz, ileri analitik uygulamalarla, yapay zekalarla kullanarak bu sistemin kendi içinde çalışmasını sağlayacağız. Çok önemli bir faktör de şu, dağıtık enerji ile birlikte evlerimiz, iş yerlerimiz ve sanayi tesislerimizin karbon nötr hale gelmesi için adım atarken diğer taraftan da büyük bir sistem verimliliği kazanıyoruz. Yani büyük ölçekli santrallerden uzun mesafelerle gelen enerji yerine aslında yerinde tüketim ile birlikte sistem ölçeğinde de bir verimlilik sağlamış oluyoruz. Dijitalleşme iklim değişikliğiyle mücadelenin araç çantası. Çünkü tüm bu değişim ve dönüşüm ancak dijitalleşmenin, veri toplamada, veriyi analiz etmede, şebekenin kendi kendini yönetmesi ve iyileştirmesi noktasında var olmasıyla mümkün olabilecek."
- Yeşil Mutabakata uyumda doğal gazın rolü
Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) Başkanı Yaşar Arslan da yapılan çalışmaların doğal gazın dünya genelinde yüzde 25'lik önemi koruyacağını ve Yeşil Mutabakata uyumda doğal gazın önemini artıracağını gösterdiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'de de 50 milyar metreküp seviyesindeki doğal gaz tüketiminin devamlılığı ve bu kullanımın artmayacağı görünüyor. Doğal gazın konumu ne olacak diye baktığınız zaman, özellikle Paris anlaşması sonrası oluşan durumda sonrası üzerimize düşen işleri yapma konusunda GAZBİR olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ile birlikte hidrojen projesi ve temiz enerji laboratuvarı çalışması yaptık. Bu laboratuvarda hidrojeni hangi yüzdelerde sistemimizde kullanabileceğiz ve yeşil hidrojen elde etme konusu üzerine yoğunlaştık. Bunu yenilenebilir enerji kaynaklarından, kendi rüzgar ve güneş panellerimizden ürettiğimiz elektrikle yaptık."
Yeşil Mutabakat açısından önemli olan bu çalışmaların laboratuvar düzeyinde olduğunu ifade eden Arslan, "Artık bunu uygulama düzeyine çeviriyoruz. Burada doğal gaz hatlarının daha etkili kullanılması anlamında da çalışmalar yapmış olacağız. Özellikle dünyada şu anda bu elektriğin bataryalar da depolanması konusunda oluşan sorunlar nedeniyle fazla elektriği bu yol ile değerlendirilmesi konusunu üzerinde de çalışıyoruz. Yakın zamanda da yenilenebilir gaz, özellikle biyolojik atıkların değerlendirilmesi konusundaki çalışmalara başlayacağız. Ancak her şeyden önemlisi veri. Yeşil Mutabakata uyumluluk açısından da yapacaklarımızı ölçebilmemiz ve ne kadar karbon azaltımı yaptığımızı ispatlayabilmemiz önemli. Bu anlamda da ciddi çalışmalar yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.