HİTAM Üretim ve Ticaret Üssü projesi kamuoyuna tanıtıldı

Ekonomi

- MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan:- "Bu devasa proje, küresel ölçekte sanayinin göreceli olarak önemini yitirmesi ve rekabetçiliğini kaybetmesiyle birlikte yaşanan 'sanayisizleşme' sürecine karşı yepyeni bir atak ve Türkiye'deki sanayi bölgelerinin standartlarını belirleyen bir prototip olarak devletimizin ve milletimizin hizmetine sunulmakta"- "Bugün geldiğimiz noktada projeksiyonu genişleterek nihai hedef olarak 81 ilimiz ve 120 lokasyonda Üretim ve Ticaret Üslerimizi Yaygınlaştırmayı hedeflemekteyiz"- "Her yıl 2 bin küçük ve mikro işletmeyi orta büyüklüğe taşımak hedefi, 10 yıl sonra 20 bin işletme ve ülke ekonomisine üretim bazlı 200 milyar dolar katkı anlamına gelmekte"- "Bu proje, her türlü doğal afet, salgın ve krizde kapılarını kapatarak sadece üreticiler için değil, onların aileleri ve dahi orada eğitim gören gençlerimiz için de hem bir izole üretim ve ticaret bölgesi hem de her türlü sosyal donatıları hazırlanmış güvenli bir yaşam alanını olarak inşa edilecek"

İSTANBUL (AA) - Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, "Bu devasa proje (HİTAM Üretim ve Ticaret Üssü projesi), küresel ölçekte sanayinin göreceli olarak önemini yitirmesi ve rekabetçiliğini kaybetmesiyle birlikte yaşanan 'sanayisizleşme' sürecine karşı yepyeni bir atak ve Türkiye'deki sanayi bölgelerinin standartlarını belirleyen bir prototip olarak devletimizin ve milletimizin hizmetine sunulmakta." dedi.

MÜSİAD önderliğinde, 5 kooperatiften oluşan HİTAM Ortak Girişimi iş birliği ile Arnavutköy'ün Hadımköy mahallesinde 1.650 dönüm üzerinde başlatılmaya hazırlanan "HİTAM Üretim ve Ticaret Üssü" projesinin lansmanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un katılımıyla gerçekleştirildi.

MÜSİAD Başkanı Kaan, lansmandaki konuşmasında 2020 yılının, salgın ile başlayan bir sağlık krizinin, ekonomik olarak global bir krize dönüşerek tüm devletleri, hem kendi halklarının ihtiyaçlarını karşılayacak ekonomik destek paketleri sunmak için kaynaklarını zorlamak hem de ne zaman biteceği belirsiz bir sürecin kriz yönetimini yapmakla baş başa bıraktığını söyledi.

2016 yılından itibaren bilhassa batıda azalan üretim, doğuya kayan sanayileşme, üretim üsleri ve kademeli bir biçimde artan emtia fiyatlarının salgın olmasa dahi yeni bir ekonomik anlayışa hatta modele geçmemizin zaruri olduğunu işaret ettiğini hatırlatan Kaan, kendilerinin de 2018 yılının başından bu yana bilhassa 2020 ve sonrasının dünya ekonomisi adına hayli zor geçecek bir sürecin başlangıcı olacağını her vesile vurguladıklarını anlattı.

Kaan, dünyada yaşanan değişim ve dönüşüm hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Salgının iki temel kavramı sorgulattığına dikkati çeken Kaan, şunları kaydetti:

"Bunlardan ilki küreselleşme, bizim temel iktisadi zorunluluklarımızı ikinci plana atarak bizleri üretim yerine finansal piyasaların parasal kazançları kısır döngüsüne mi sürükledi sorgusuydu. İkinci temel sorgu ise kendi kendine yetebilme yani stratejik otonomi ve ulus ekonomilerinin ne derece güçlü olduğuydu. Pandeminin başında ülkelerin birbirlerinden tıbbi malzeme ve gıda kapma konusunda nasıl bir zilletle düştüğüne şahit olduk.

Dünya piyasalarında türev varlıklarla birlikte total rakamı 4 katrilyon dolarlara ulaşan, çoğu dijital ortamda ve reel olmayan ve aslında geleceğe yönelik bir vaat senedinden ibaret para, bizi bu pandemi sürecinde kurtarabildi mi? Parayı, emtia gibi görmeye başladığımız son 10 yıllık süreç sonunda, dünya bugün üretimin ve kendi kendine yetebilmenin önemini, acı bir tecrübeyle iktisadi tarihine yazmış oldu."


- "Süreç uzadıkça yeni modeller, yeni dünya düzeninin üretim ve ticaret sistemi haline gelecek"


MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, salgın bitse de, aşılama çalışmaları tamamlansa ve sosyal bağışıklık tam olarak kazanılsa dahi dünyanın önünde hayli uzun bir sürecin olduğunu belirterek, bu dönemin herkese yepyeni alışkanlıklar ve iş yapma modelleri kazandırdığını söyledi.

Süreç uzadıkça bu modellerin yeni dünya düzeninin üretim ve ticaret sistemi haline geleceğini dile getiren Kaan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Aynı zamanda pandemi bir milattır diyebiliriz çünkü, ilerleyen süreçte bilhassa iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkacak kuraklıklar ve tekrarlanması olası salgınlar karşısında daha şimdiden hazırlıklı olmamız gerekmektedir. Yani sözün özü üretimin, tedarik zincirlerinin ve ticaretin aksamadan devam edebilmesi için, salgınlar, savaşlar, doğal afetler gibi olasılıklara uygun yeni üretim ve ticaret üsleri kurmak yeni dünya sisteminin bir zorunluluğu haline gelmiştir.

Bu proje ise tam da bu zarurete uygun olarak, her türlü doğal afet, salgın ve krizde kapılarını kapatarak sadece üreticiler için değil, onların aileleri ve dahi orada eğitim gören gençlerimiz için de hem bir izole üretim ve ticaret bölgesi hem de her türlü sosyal donatıları hazırlanmış güvenli bir yaşam alanını olarak inşa edilecektir. Böylece afet ve olası salgın ve krizlerin ekonomiye ve sosyal yapıya yapacağı tahribat minimize edilmiş olacaktır."


- "Türkiye ekonomisi, güçlü ve dinamik bir yapıya sahip"


Projenin hayata geçmesinden duydukları memnuniyete ve Bakanlığın kendilerine verdiği desteğin önemine dikkati çeken Kaan, yapılacak üslerin, hem Yeşil Mutabakata uygun, doğayla uyumlu, insanı önceleyen ve asıl önemlisi sermayesinden enerjisine, işgücünden tedarik hatlarına kadar, kendi kendine yetebilen yapılar olması gerektiğini dile getirdi.

Kaan, tanıtımı yapılan projeksiyon ve iş yapma modelinin, çok uzun soluklu bir ön hazırlık sürecinden geçtiğini, tüm olasılıklar ve paydaşların bir araya getirilerek, Türkiye'nin sanayileşme hamlesine doğrudan katkı yapmak adına, katma değeri sürekli ve sürdürebilir kılmak adına tasarlandığını söyledi.

Türkiye ekonomisinin, güçlü ve dinamik bir yapıya sahip olduğunu aktaran Kaan, şunları söyledi:

"Bu dinamizmini de daha ziyade KOBİ yapılardan almaktadır. Dünyada bu tip bir iktisadi görünümün bir örneği de Almanya'dadır. Alman ekonomisinin yüzde 90'dan fazlasını KOBİ'ler yüklenmektedir. Elbette büyük ölçekli firmalarımızın milli gelire ve yatırımlara olan katkısı yadsınamaz, ancak onlar sanayici ve sermayedar sıfatıyla doğrudan sermaye stoku oluşturma görevinde hayati bir görev üstlenmektedir. KOBİ'lerimiz ise sahanın kilit ve sürekli işleyen neferleridir.

Bize gerekli olan şey, işletme yapıları güçlü, krizlere dayanıklı, öz sermayeleri kuvvetli, gelişime ve ölçek büyütmeye elverişli KOBİ'ler üretmektir. Bunun yolu ise küçük ve mikro ölçekteki işletmelerimizi, yaşadıkları çalışma alanları adına kısıtlı ve iş yapabilmek açısından zorlu koşul ve ortamlardan çıkarıp, bir kuluçka merkezi mantığı ile kurumsallaştırarak ve geliştirerek hem OSB'lere geçişlerini sağlamak hem de geleceğin KOBİ kalitesini şimdiden sağlamaktır."


- "Üretim ve ticaret üslerimizi yaygınlaştırmayı hedeflemekteyiz"


Projeye ilişkin bilgi veren Kaan, "Bugün geldiğimiz noktada projeksiyonu genişleterek nihai hedef olarak 81 ilimiz ve 120 lokasyonda Üretim ve Ticaret Üslerimizi Yaygınlaştırmayı hedeflemekteyiz. Her yıl 2 bin küçük ve mikro işletmeyi orta büyüklüğe taşımak hedefi, 10 yıl sonra 20 bin işletme ve ülke ekonomisine üretim bazlı 200 milyar dolar katkı anlamına gelmektedir." ifadelerini kullandı.

Bu devasa projenin, küresel ölçekte sanayinin göreceli olarak önemini yitirmesi ve rekabetçiliğini kaybetmesiyle birlikte yaşanan 'sanayisizleşme' sürecine karşı yepyeni bir atak olduğunu belirten Kaan, "Ve Türkiye'deki sanayi bölgelerinin standartlarını belirleyen bir prototip olarak devletimizin ve milletimizin hizmetine sunulmaktadır." dedi.

Kaan, milli kaynakların en etkin şekilde kullanılması ve sanayileşmenin kaynak, girişimci ve teşvik verimliliği üçgeninde yeniden modellenmesi temel prensibine dayalı bu projenin MÜSİAD'ın yeni dünya sisteminin gereklerine uygun olarak yapılandırdığı Sanayi Bölgeleri ve Yerleşkeleri Komitesi'nin sorumluluğu altında gerçekleştirildiğini belirterek, "Üretim ve Ticaret Üsleri Modelimizi devletimizin ilgili mercilerine sunduk. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu'nda (YOİKK) bir gündem maddesi olarak tartışılan bu model, TC Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından Devlet Himayesi, 'Hükümet talimatı' olarak alındı. Bundan büyük gurur duyuyoruz." diye konuştu.


- Proje 35 milyar TL'lik değer yaratacak


Toplantıda paylaşılan bilgilere göre, MÜSİAD önderliğinde 5 kooperatiften oluşan HİTAM Ortak Girişimi, Arnavutköy’de 1.650 dönümde bu yıl başlanacak en büyük üretim ve ticaret üssü projesi olacak.

5 milyar TL'lik yatırımla mikro ve küçük işletmelerin orta ölçekli büyüklüğe erişimini sağlayarak OSB'lere geçişini kolaylaştıracak proje, mobilyacıları, otomotivcileri, inşaat ve otomobil yedek parça üreticilerini bir araya getirecek 3 bin 500 işyeri ile "üretim ve ticaretin kalbinin attığı merkez" olacak.

Yaklaşık 5 yılda tamamlanması planlanan HİTAM Üretim ve Ticaret Üssü, yerli ve milli sermayenin gücüyle Türkiye'nin sanayi, ticaret ve büyümesine katkı sağlayarak 35 milyar TL'lik değer yaratacak.

54 dönüm ortak alanı, parkları, meydanları, millet bahçesi, camileri, okulları, otel ve sağlık merkezi ile insanı ve doğayı önceleyen bu dev yatırımın yılda 3 milyon kişi tarafından ziyaret edilmesi bekleniyor.


- Havalimanı'na 10 dakika, Kanal İstanbul'a 3.5 km uzaklıkta olacak


İstanbul Havalimanı'na 12 km, Kanal İstanbul projesine 3,5 km, Kuzey Marmara Otoyolu'na ise 2 km uzaklıkta yer alacak HİTAM Üretim ve Ticaret Üssü, bu özellikleriyle işletmelerin tüketicileri ile kolayca buluşacağı, istihdamın kolay bir şekilde sağlanacağı bir merkez olacak.

İnsanı ve doğayı önceleyen projenin insanların vakit geçireceği, 7 gün 24 saat yaşayan bir tesis olması öngörülüyor. 2 bin öğrenciyi geleceğe hazırlayacak ve sürekli staj imkanı sunacak meslek lisesi ile nitelikli iş gücüne katkı sağlanacak merkezin bu özellikleriyle tüm ihtiyaçların çözümünü tek bir adresten karşılaması hedefleniyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.