İSTANBUL (AA) - Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) tarafından, daha yeşil bir dünya yolunda uluslararası kalkınma finansmanı kuruluşlarının Türkiye’nin yapısal dönüşümü için katkı sağlayabileceği ve ülkenin yeşil dönüşümünü hızlandırabileceği bildirildi.
TSKB Ekonomik Araştırmalar, makroekonomi odağında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerine ilişkin hazırladığı "Pandemi Sonrası Daha Yeşil Bir Dünyaya Yelken Açmak" başlıklı üçüncü raporunu yayınladı.
Bankadan rapora ilişkin yapılan açıklamada, salgınla mücadelede dünya genelindeki destekleyici politikalar ve hızlanan aşılama faaliyetleri ile ekonominin iyileşme belirtileri gösterdiği kaydedilerek, raporun toparlanma sürecinde önemli adımlar atılmasına rağmen aşılması gereken belirsizliklere ve eşitsizliklere de dikkati çektiği ifade edildi.
Daha yeşil bir dünya yolunda uluslararası kalkınma finansmanı kuruluşlarının Türkiye’nin yapısal dönüşümü için katkı sağlayabileceğine değinilen açıklamada, ülkenin yeşil dönüşümünün hızlandırılabileceği vurgulandı.
Açıklamada, Türkiye ekonomisinin salgın sonrası süreçte hızlı bir toparlanma kaydederken, salgın kaynaklı son dönemdeki kısıtlamalara rağmen aktivitede yavaşlamanın sınırlı kaldığı bildirildi.
Dünyadaki düzensiz toparlanma içinde oluşan enflasyonist eğilimlerin Türkiye’yi olumsuz etkilediği belirtilen açıklamada, belirsizliklerin ekonomi politikalarında manevra alanını sınırladığı kaydedildi.
Açıklamada, makro dengelerde iyileşme için iç talebin bir süre daha soğuması gerektiği belirtilirken, makroekonomik politika tedbirlerinin kalkınma politikalarıyla güçlendirilmesinin önemi vurgulandı.
- Uluslararası kalkınma finansmanı kuruluşları yeşil dönüşümü hızlandırabilir
Küresel iklim gündeminin Türkiye’yi de pek çok alanda etkileme potansiyeline sahip olduğu belirtilen açıklamada, "Enerji üretiminde dönüşüm, kaynak verimliliğine odaklı Ar-Ge süreçleri, tarım ve gıda sistemleri, döngüsel ekonomi ve sınırda karbon vergileri gibi alanlarda bu etkilerin görünmesi bekleniyor." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, bu alanda atılacak adımların ülkeye bir dönüşüm getirebileceği ifade edilerek, iklim politikalarının ülkenin yapısal dönüşümünde hızlandırıcı olarak ele alınabileceği aktarıldı.
Daha yeşil bir dünyaya yönelim için ihtiyaç duyulacak bu dönüşümün hem küresel iklim gündemine hem de Türkiye’nin yapısal dönüşümüne katkı sağlayacağı belirtilen açıklamada, bu çerçevede uluslararası kalkınma finansmanı kuruluşlarının sağlayacağı hedefli fonlama ile Türkiye’nin yeşil dönüşümünün hızlandırılabileceği vurgulandı.
- İklim krizine karşı sorumluluk bilinci, Türkiye’nin iş ortamını iyileştirebilir
Açıklamada, TSKB Ekonomik Araştırmalar Başekonomisti Burcu Ünüvar'ın raporun giriş yazısında, ülkelerin birbirine ne kadar bağlı olduğunu hatırlamanın ve sorumlu politikalar geliştirmenin ne denli önemli olduğuna dikkati çektiği belirtildi.
Ünüvar'ın, Türkiye ekonomisinin küresel ekonomi ile entegrasyonunun ve dışa açıklığının yüksek olmasının önemli birer avantaj olduğunu vurguladığı kaydedilen açıklamada, şu değerlendirmeleri yaptığı aktarıldı:
"Kısa ve orta vadede dış ticarette, rekabetçiliğimizin artırılmasına yatırım yapmak, önemli bir gündem maddesi olacak. Bu sebeple iklim krizine karşı sorumluluk bilinci ile Türkiye’nin iş yapma ortamını iyileştirmenin tam zamanı diye düşünüyoruz. Böylesi bir yaklaşım, ülkeye dış tasarruf girişini destekleyerek büyüme ve istihdam piyasalarında iyileşmeyi tetikleyebilecektir. Pandemi kaynaklı negatif iktisadi gelişmelerin özellikle kadınlar ve gençler üzerinden istihdam piyasalarını zedelediği küresel ekonomide, Türkiye istihdam piyasalarının da dönüşüme ihtiyacı bulunuyor. Yapısal dönüşüm gerektiren bu tarz süreçlerin etkileri orta vadede netleşeceği için, dönüşümü en erken ve en planlı şekilde başlatmak önem taşıyor. Pandemiden çıkmak için uzun bir yokuşu tırmanmak gerekse de doğru politika adımları ile gerçekleştirilecek bu tırmanışın sonrasında göreceğimiz manzara hepimiz için daha iyi olacak."
Açıklamada, imalat sanayisine yönelik güçlü talebin salgın döneminde de sürdüğü kaydedilirken, salgın sürecinde Türkiye’de, ülkeye özel ve sektörel nedenlerle ara mallarının üretiminde geçici duraksamaların meydana geldiği ifade edildi.
Öte yandan taşımacılık maliyetlerinde kayda değer artışların yaşandığı bildirilen açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:
"2020 yılının ikinci yarısında Çin’den Avrupa’ya yapılan taşımacılıkta konteynır maliyeti yüzde 250 yükselirken, 2021 yılının ilk 5 ayı toplamında yüzde 60 ilave artış kaydedildi. Tedarik sürelerindeki uzama ve firmaların bazı ürünlerde stok yapmaya yönelmesi mal fiyatlarındaki baskıyı artırdı. Bu nedenle 2020 yılının ikinci yarısında yüzde 26 artan emtia fiyatlarında 2021’in ilk 5 ayında yüzde 24 ilave artış oldu. Bu gelişmeler enflasyon kaygılarını artırırken, 2021 Şubat-Mart aylarında gelişmiş ülke tahvil faizlerinde yükselişi ve riskli varlıklarda yeniden fiyatlamayı tetikledi."
Açıklamada, politika yapıcıların faizleri uzun süre düşük tutacaklarına ilişkin kararlarıyla finansal piyasalardaki tansiyonu kısmen hafiflettikleri kaydedilirken, piyasa ile politika yapıcıların, enflasyonun kalıcılığı konusundaki görüş ayrılıklarının belirsizliği artırmasının, görünüm üzerindeki aşağı yönlü risklerin önemini korumasına yol açtığı belirtildi.
- İklim dostu tarımsal üretimin enflasyonla mücadelede öne çıkması gerekiyor
2020'nin ilk yarısında düşük çift haneli seviyelerde seyreden yıllık enflasyonun 2020 sonunda yüzde 14,6’ya yükseldiği aktarılan açıklamada, 2021'in ilk 5 ayında iç talepte soğumanın sınırlı kalması ve birikimli maliyetlerle tüketici enflasyonunun Nisan 2021’de yüzde 17’yi aştığı hatırlatıldı.
Açıklamada, ayrıca, küresel tarım fiyatları başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişin yukarı yönlü baskıyı artırdığı ifade edilerek, kısa vadede iç talepteki soğumanın sürmesi ve döviz kurlarındaki oynaklığın azalması ile maliyet geçişkenliğinin sınırlanabileceği vurgulandı.
Orta vadede iklim dostu tarımsal üretim ve gıda güvenliği başta olmak üzere yapısal politikaların enflasyonla mücadelede öne çıkması gerektiğine değinilen açıklamada, son yıllardaki deneyimler ışığında büyüme ve istihdam politikalarına ek olarak enflasyonla mücadele ve dış dengesizlikleri azaltmada kullanılacak araçların kalkınma politikalarıyla güçlendirilmesi gerektiği bildirildi.
- Avrupa’daki firmaların dayanıklı tedarik zinciri arayışı Türkiye’nin AB’deki pazar payını artırıyor
Açıklamada, sanayinin güçlü gelişme kaydetmesinde hem yurt içine hem yurt dışına gerçekleştirilen satışların önemli bir etkisi olduğu belirtilerek, "2021 Ocak-Mart dönemi itibarıyla imalat sanayisindeki 23 alt kolun 20’sinde reel yurt içi cironun, 17’sinde ise reel yurt dışı cironun salgın öncesi seviyeyi aştığı görülüyor." ifadeleri kullanıldı.
Sanayi alt kollarında cironun yurt içi ve yurt dışı kaynaklarına bakıldığında performansın farklılaştığı belirtilen açıklamada, bilgisayar, elektronik, optik ve gıda faaliyet kollarında yurt içi ciro azalmasına karşın, yurt dışı cironun artmaya devam etmesinin önemli bir gelişme olduğu aktarıldı.
Açıklamada, salgın sonrası dayanıklı tedarik zinciri arayışlarının tedarik süreçlerinin son kullanıcıya daha yakın bölgelerden gerçekleşmesiyle bölgesel tedarik zincirlerinin yaygınlaşmasının gündeme geldiği belirtilerek, bu eğilimin Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine yansımış olabileceği ifade edildi.
Özellikle tekstil ve giyimle ilişkili bazı faaliyetlerde Türkiye’nin AB’deki pazar payının önceki yıllarda azalma eğilimi gösterdiği aktarılan açıklamada, salgınla başlayan süreçte kayda değer ölçüde artış kaydedildiği bildirildi.
Açıklamada, küresel düzeyde salgın koşullarından en fazla etkilenen sektörlerden biri olan turizmde, salgının getirdiği ekonomik koşullar ve devam eden salgın endişelerinin toparlanma hızını azaltan unsurlar olarak ön plana çıktığı belirtildi.
Yurt içi aşılama çalışmaları ve kaynak ülkelerle gerçekleşen ikili görüşmelerin yakın vade performansında belirleyici olacağı aktarılan açıklamada, ulusal ve uluslararası kuruluşların tahminlerinin sektörde 2019 seviyelerine dönüş için 2023’ü işaret ettiği ifade edildi.