ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına ulaşan Türkiye, dünyada ilk 5 ülke arasında yer almaktadır." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının sağlık krizi olmasının ötesinde özellikle Batı'da sosyal hastalıkların da artmasına sebep olduğunu belirten Erdoğan, Avrupa'da Türk vatandaşlarına yönelik artan ırkçı, faşist saldırılara dikkati çekti.
Protesto kılıfı altında Kur'an-ı Kerim'lerin yakıldığını, mescitlerin kapılarına domuz başlarının bırakıldığını, Müslümanlara ait iş yerlerinin, derneklerin ve kuruluşların fişlenmesinin artık sıradan vakalar haline geldiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her ne kadar Avrupalı yöneticiler yüzleşmekten kaçsa da istatistikler tehdidin ulaştığı seviyeyi açıkça ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları iki kat artmıştır. Avrupa'da en çok vatandaşımızın yaşadığı üç ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini aşmıştır. Sadece 2020 yılında Almanya'da 400'ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900'ün üzerinde saldırı kayıtlara geçmiştir. Yine geçen yıl salgının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem yapılmıştır. Bu rakamlar esasen buzdağının yalnızca görünen kısmını teşkil ediyor. Çünkü nefret suçlarının sadece 5'te 1'i kayıt altına alınıyor. Rapor edilmeyen saldırıların mevcut istatistiklerin en az 4-5 katı olduğunu tahmin ediyoruz. Rapor edilen saldırılarda ise resmi kurumlar suçluların peşine düşmek yerine maalesef mağdurlara baskı uyguluyor."
- "Kültürel ırkçılık birçok Avrupa ülkesinde artık kurumsal ırkçılığa dönüşmüştür"
Bugün kültürel ırkçılığın Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde artık kurumsal ırkçılığa dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, 5-10 sene öncesine kadar marjinal görülen fikirlerin, Avrupa'daki ana akım siyasi partilerin söylemi haline geldiğine işaret etti.
Erdoğan, son birkaç yıldır Avrupa seçimlerinin temasını, mültecilere, yabancılara, Müslümanlara ve özellikle de Türkiye'ye ve şahsına yönelik husumet politikalarının oluşturduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Batılı politikacılar kendi basiretsizliklerinin faturasını göçmenlere veya Müslümanlara keserek toplumsal huzursuzlukları perdelemeye çalışıyor. Geçtiğimiz haftalarda bir Fransız televizyonunda Fransız İçişleri Bakanı'nın, ırkçı bir partinin genel başkanıyla 'kim daha fazla İslam düşmanı' yarışına girmesi insanlık ve sözde Avrupa değerleri adına utanç vericidir. Benzer tartışmaların farklı düzeylerde diğer Avrupa ülkelerinde de yaşandığını biliyoruz. Aynı şekilde Hollanda'da. 2. Dünya Savaşı öncesini andıran nefret atmosferi siyasetten sosyal hayata Avrupa genelinde yeniden yükseliyor. Solingen'de vatandaşlarını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu tablodan çok ciddi rahatsızlık duyuyoruz. Batılı kurumların İslam düşmanlığı karşısında üç maymunu oynaması endişelerimizi daha da artırıyor. Batı medyası ırkçı teröristleri 'psikolojisi bozuk bireyler', saldırıları da 'adi suç' olarak yansıtıyor. Böylece bu suçlar önemsizleştirilerek ırkçılığın önü açılıyor."
- "Türkiye olarak artık daha aktif rol oynamakta kararlıyız"
Bu tür olaylarda düzenlenen anma merasimlerinin günah çıkarmadan ziyade toplumu saran ırkçılık virüsüyle hesaplaşma zeminine dönüşmesi gerektiği görüşünü paylaşan Erdoğan, Avrupa devletlerinin DEAŞ'a karşı gösterdiği hassasiyeti, Neo Nazi örgütlerle mücadelede göstermedikçe benzer saldırıların önüne geçemeyeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu vesileyle bir kez daha ırkçı teröre kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Avrupalı devletler bu tehdidi önemsizleştirmeye çalışsa da Türkiye olarak bu konuda artık daha aktif rol oynamakta kararlıyız. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Yurtdışı Türkler Başkanlığımız gerekse konsolosluklarımız aracılığıyla bu tür hadiseleri yakından takip ediyoruz. İnşallah Avrupa'daki hiçbir vatandaşımızı ırkçılar karşısında hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bırakmayacağız."
- "Türkiye dünyada ilk 5 ülke arasında yer almaktadır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs salgınının Türkiye'ye sirayet etmesi ve buna karşı tedbirleri almaya başlamalarının üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtiğini, 18 Mart 2020'de bilim insanları, iş dünyası ve ilgili tüm kesimlerle birlikte yaptıkları toplantının ardından ortak akıl ve karar ürünü olarak ortaya çıkan kapsamlı tedbirlerin milletle paylaşıldığını hatırlattı.
Salgının yayıldığı dönemlerde tedbirleri sıkılaştırırken, salgının seyrinin aşağı yönlü olduğu dönemlerde de normalleşme adımlarını attıklarını ifade eden Erdoğan, süreç içinde aldıkları tedbirlerden etkilenen tüm kesimler için ilave destek paketleri oluşturduklarını ve bunların uygulamaya geçirildiğini anlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Elbette her şeye rağmen salgın tedbirleri sebebiyle işi bozulan, geliri azalan vatandaşlarımız olmuştur. Bunları yakından takip ederek pek çok farklı yol ve yöntemle kendilerini desteklemeye çalıştık, çalışıyoruz. Kimi ülkelerde sağlık hizmetlerindeki eksiklikler ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle ortaya çıkan kaos ikliminin Türkiye'de oluşmasına fırsat vermedik. Dünyada ve ülkemizde salgının bir yıllık seyrinin sonuçlarına baktığımızda gördüğümüz şudur; Türkiye hem sağlık hizmetleri hem önleyici tedbirler hem ekonomik destekler bakımından herkesin takdirle takip ettiği bir yerde durmaktadır. Hastanelerimizin hizmet kapasitesinden aşılama hızına, ekonomik desteklerden üretimin devamı konusundaki kararlılığımıza kadar her konuda örnek alınan bir ülke durumundayız. Bugün 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına ulaşan Türkiye, dünyada ilk 5 ülke arasında yer almaktadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir vatandaşı doktorsuz, ilaçsız ve maskesiz bırakmadıklarının, finansal dalgalanmalara karşı da devletin tüm imkanlarının seferber edildiğinin altını çizerek, "Birilerinin sürekli sorup durduğu Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik aslında bu dönemde verilen mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunun işaretidir. Milletimiz, devletin kasasındaki her kuruşun, bütçesindeki her kalemin, 84 milyonun ortak geleceğini güvence altına almak için kullanıldığından emin olsun. Salgının seyrine göre ihtiyaç duyulan her zaman ve her alanda halkımızın her bir ferdinin yanında yer almayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
(Bitti)