İSTANBUL (AA) - TBMM Başkanı Mustafa Şentop, güvenlik soruşturması kanun teklifi oylamasının yenilenmesi tartışmalarını değerlendirirken, "İç tüzük hükümleri, Türkiye'deki uygulamalar her şey ortadayken 'Bu Meclis'e darbedir.' diye yapılan değerlendirmeler tamamen cahilce, manipülatif değerlendirmeler." dedi.
Şentop, TBMM himayesinde İstanbul Üniversitesi tarafından Milli Saraylar Saray Koleksiyonları Müzesi'nde düzenlenen "100. Yıl Perspektifiyle 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve Milli Egemenlik Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, dün TBMM'de bir kanun teklifinin oylanmasıyla ilgili sorun yaşandığını hatırlattı.
Oylamada oturumu yöneten başkanvekilinin yeterli sayıda kabul olmadığı için "kanun teklifinin reddedildiğine" dair açıklaması olduğunu anlatan Şentop, oylamanın tekrar edildiğini anlattı.
Şentop, "Maddelere geçilme kararı alındı. Burada bunu değerlendiren bazı siyasetçiler, köşe yazarları, yapılanın yanlış olduğu yönünde çok ağır bir dille, zaman zaman 'Meclis'e darbe' falan gibi ifade ettiler. Bunların bütününün cehalet mahsulü değerlendirmeler olduğunu ifade etmek isterim." diye konuştu.
TBMM Başkanı Şentop, Meclis Başkanı'nın, Genel Kurul'un işleyişi ve yönetimiyle ilgili tek ve kendisine mahsus yetkisi olduğunu, Meclis İç Tüzüğü'nün 14. maddesinin, Genel Kurul'un yönetimi, görev ve yetkisini Meclis Başkanı'na verdiğini belirtti.
İç Tüzüğün 15. maddesinin ise başkanvekillerinin Meclis Başkan'ı yerine Genel Kurulu yöneteceğinden bahsettiğini, yine Meclis Başkanı'nın başkanvekillerinden hangisinin, hangi birleşimi yani günlük toplantıyı veya günlük toplantı içerisindeki bölümleri, hangi oturumları yöneteceğine karar vereceğini söylediğini aktardı.
- "Meclis Başkanı'nın müdahalesi iç tüzükten kaynaklanan bir yetkidir"
Şentop, başkanvekillerinin Meclis'i, kendi nam ve hesaplarına değil, Meclis Başkanı hesabına yönettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla, bu yönetimin bütün hukuki sorumluluğu doğrusuyla yanlışıyla Meclis Başkanı'na racidir. Bu bakımdan Meclis Başkanı'nın bu yönetim sırasında bazı iç tüzüğe aykırı, hukuka aykırı işleyişler görmesi halinde buna müdahale etmesi, bu müdahalenin boyutları da değişebilir. Yöneten başkanvekilinin yerine bizzat kendisinin kürsüye çıkması, yönetmesi veya onun yerine başka bir başkanvekilini görevlendirmesi söz konusudur. Bu yetkilerin hepsi Meclis Başkanı'nda var. Meclis Başkanı'nın yaşanan olayla ilgili bir sorun, tartışma varsa buna müdahale etmesi, bu tartışma konusunda da bir kanaat belirtmesi tamamen iç tüzükten kaynaklanan bir yetki, hatta bir görevdir, sorumluluktur."
Mustafa Şentop, oylamayla ilgili hususa da değinerek, şunları kaydetti:
"Meclis İç Tüzüğü'nün 149. ve 150. maddeleri son fıkralarında ilginç bir hüküm var. 149. maddede oylamayla ilgili, 150. maddede de seçimlerle ilgili olarak seçime veya oylamaya geçileceğinde bunun milletvekillerine zil çalarak duyurulacağını ifade ediyor. Eskiden bu okullardaki ziller gibi zil çalınırmış kulislerde, milletvekillerine haber verilirmiş. Çünkü bu oylama, seçim işleri gizli kapaklı, oldubittiye getirilecek, 'Hazır onlar yokken bu işi bir karara bağlayalım.' gibi, 'Karşı taraf azken bu işle ilgili bir karar alalım.' gibi bir niyetle yapılacak iş değil. Milletvekilleri gelecek ve iradelerini beyan edecek. Katılmak istemezse haberi olur, oylama yapılacak bundan haberdardır ama katılmak istemiyordur. Bu bir tavırdır, o ayrı. Buna kimse bir şey diyemez. Diğer husus şu, bir oylama yapılmış, bununla ilgili itirazlar var. Bu nasıl çözülebilir? Şöyle çözülür: Meclis İç Tüzüğü'nün 13. maddesinde bir hüküm var. Oylama ve seçimlerle ilgili önemli bir yanlışlık olduğuna dair bir iddia varsa, bu iddianın çözümüyle ilgili iki şey ortaya koyuyor iç tüzük. Ya o birleşimde, oturumu yöneten başkan bir usul tartışması açar, usul tartışması sonunda da oylamanın yenilenmesine veya yenilenmemesine karar verilir. Böylece konu bitmiş olur. İkinci yol ise şu; 'Birleşimden sonra Meclis Başkanlık Divanı'na bu önemli yanlışlıkla ile ilgili itirazda bulunulur. Bu itiraz üzerine Başkanlık Divanı toplanır ve nasıl bir yol izleneceğini belirler.' diyor. Bunların hepsi 13. maddenin içindeki düzenlemeler Başkanlık Divanı'nın yetkileriyle ilgili."
Şentop, işari oylamaya ilişkin 141. maddede "Oturumu yöneten Başkan ve iki katip üye birlikte sayarlar." denildiğini, mutabıksalar sorun olmadığını, başkanın sonucu açıkladığını fakat divandaki katip üyelerinden birisinin itiraz etmesi durumunda başkanın elektronik oylamaya geçmesi gerektiğini kaydetti.
Dünkü Başkanlık Divanı toplantısında görüntüleri izlediklerine işaret eden Şentop, şunları kaydetti:
"Başkanvekili oylamaya soruyor 'kabul edenler, etmeyenler' diye. Başkanın sol tarafında oturan katip üye, eliyle işaret ederek AK Parti sıralarını, diyor ki, 'Buralarda arkadaşlar var.' Sonra da 'Elektronik oylamaya geçmemiz lazım.' diyor. 'Sayalım arkadaşlar.' diyor yöneten başkanvekili arkadaşımız. Sonunda bu saymanın toplamını değerlendirmemiz lazım. Bu yapılmıyor. Yine diğer arkadaş, sayalım dedikten sonra 'Elektronik oylamaya geçelim'. diyor. 'Elektroniğe gerek yok.' diyor başkan. 'Kabul edilmemiştir.' diyor. Burada divan üyeleri arasında ihtilaf olduğu, en azından bir kişinin itiraz ettiği belli. Burada yapılması gereken 141. maddeye göre, hemen elektronik oylamaya geçilmesi. Bu önemli bir yanlışlık mıdır, değil midir? Başkanlık Divanı değerlendiriyor.
Bir önemli yanlışlık daha var o görüntülerde. Başkanvekili 'Kabul edilmemiştir.' diyor. Yerinden kalkıyor. Dışarıya çıkacak. Halbuki oturum devam ediyor birleşim içerisinde. Başkanın yerinden kalkması birleşime ara verme anlamına geliyor ama bunu deklare etmesi lazım. Bunu da yapmıyor. Çıkacak. O sırada görevli arkadaşlarımız kendisini engelliyor ve 'Birleşime ara vereceğinizi açıklayın.' diye. Düğmeye basıp, 'Birleşime 20 dakika ara veriyorum.' diyor. Burada bir acele gözüküyor. Çünkü iç tüzük gereği oylama yapıldıktan sonra da milletvekilinin ayağa kalkıp itiraz etmesi, 'Duyamadık, sonuç doğru değil.' vesaire gibi oylamanın tekrarlanmasını isteme gibi bir hakkı var. Ama 'Kabul edilmemiştir hadi ben gidiyorum.' derseniz o milletvekillerinin itirazına imkan vermemiş olursunuz. Burada 13. maddeye göre bir yanlışlık olduğu belli."
Usulün Başkanlık Divanı'nda bunun görüşülmesi olduğunu vurgulayan Şentop, "Başkanlık Divanı, idari bir mercidir. Yasamayla ilgili bir karar vermesi mümkün değil. Öneride bulunuyor Genel Kurul'a. Genel Kurul ise tekrar Başkanlık Divanı kararının doğru olup olmadığı yönünde oylama yapıyor. Bu oylama üzerine itiraz edilen oylamanın yenilenmesi yönünde bir karar veriliyor. Dün yapılan budur kanunla ilgili. Bir oylama yapılmıştır bunun önemli bir yanlışlık içerdiğine dair. Nitekim iç tüzük çerçevesinde görüntüler incelendi. Buna dair bir karar Başkanlık Divanı'nda verildi. Genel Kurul'da doğru bulundu. Bunun üzerine oylama yenilendi."
Şentop, bunun ilk defa olmadığını belirterek, geçmiş yıllarda yaşanan yanlışlıklara ilişkin örnekler verdi.
- "Anayasa Mahkemesi kararına göre iç tüzük hükmünü uygulamış olduk"
TBMM Başkanı Başkanı Şentop, Anayasa Mahkemesi kararlarının parlamento hukukunun kaynaklarından olduğunu belirterek, "1992'deki bu karara göre, bizim dün yapmış olduğumuz işlem bütün boyutları itibarıyla iç tüzükte düzenlenmemiş olsa da Anayasa Mahkemesi bunun bir eylemli iç tüzük düzenlemesi olduğuna zaten karar vermiş. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi kararına göre biz bir iç tüzük hükmünü bu şekilde uygulamış olduk. Bunun Anayasa'ya aykırı olmadığına da mahkeme karar vermiş." dedi.
Mustafa Kalemli'nin 1997'de Meclis Başkanı olduğu zamanda da Yüce Divan'a sevkle ilgili yapılan oylamada, bazı kişilerin oy kullanmadığı, bazı kullanmayanların da kullandığına dair itiraz yapıldığını dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
"İtirazlar Başkanlık Divanı'nda görüşülüyor. Bir komisyon kuruluyor. İnceleme yapılıyor ve nihayetinde oylamada yanlışlık olduğu kabul ediliyor. Meclis'e gidiyor yine Genel Kurul oylamanın tekrarlanması kararı alıyor ve oylama tekrarlanıyor. Bu bakımdan iç tüzük hükümleri Türkiye'deki uygulamalar her şey ortadayken 'Bu Meclis'e darbedir.' diye yapılan değerlendirmeler tamamen cahilce, manipülatif değerlendirmeler. Türkiye'de gerek siyaset gerek hukuk gerek Anayasa tartışmalarını yaparken aslında bu tartışmalara muhatap zihinlerin de olması lazım. Bu zihinlerin öncelikle bir kere sağlıklı değerlendirme yapabilir mahiyette zihinler olması, kötü ve kötü niyetli olmaması gerekir. Türkiye'de bu ortamın tesisi için de bildiğimiz doğruları anlatarak mücadele etmeye devam edeceğiz"
TBMM Başkanı Şentop, yeni dünya düzeninde Türkiye'nin kendisini yenilemesi gerektiğini, yapılan hükümet sistemi değişikliğinin de bu anlama geldiğini dile getirdi. Türkiye'yi yeni dünyanın kuruluşunda görev alabilecek güçlü bir duruma getirmek için mücadele ettiklerini vurgulayan Şentop, anayasa değişikliği ve yeni tartışmaların güçlü Türkiye'yi inşa etmek için olduğunu söyledi.
(Bitti)