ANKARA (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Ofisi ile Habitat Derneği, İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) iş birliğiyle “Antroposen'de İnsan Hareketliliği, Göç ve Mülteciler" konularının ele alınacağı "2020 İnsani Gelişme Raporu Türkiye Takip Toplantısı" düzenlendi.
Televizyon sunucusu Başak Şengül'ün moderatörlüğünde çevrim içi gerçekleştirilen etkinliğe, UNDP Türkiye Ofisi'ni temsilen UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Yardımcısı Sukhrob Khojimatov'un yanı sıra Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır, TEPAV İcra Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, İNGEV Başkanı Vural Çakır panelistler ve çok sayıda izleyici katıldı.
Karşılama ve genel bir sunum yapan Khojimatov, tarihte ilk defa insanların gezegeni şekillendirdiğini kaydederek, "İnsanların kurduğu baskı o kadar yüksek ki yeni bir insanlık çağına girdik." ifadesini kullandı.
Khojimatov, mülteciler konusunda acil müdahaleler yerine kalıcı çözümlere odaklanılması gerektiğini ifade ederek, uluslararası camianın ev sahibi ülkelerin yükünü paylaşması gerekliliğine vurgu yaptı.
Kovid-19 salgınının insani gelişmeyi geri çekmeye başladığını belirten Khojimatov, "Artık insani gelişmeyle gezegenimiz arasındaki dengeyi kurmamız gerekiyor." dedi.
"İnsan Hareketliliği, Kalkınma, Refah ve Uluslararası İstikrar" başlığı ile gerçekleştirilen oturumda konuşma yapan BM Göç Kuruluşu Göç Araştırmaları Bölümü Başkanı Marie McAuliffe, uzun vadeli göç trendinin farklı coğrafyalarda değişkenlik gösterdiğini dile getirdi.
Kovid-19 salgının toplumun en kırılgan kısmı olan göçmenleri son derece kötü şekilde etkilediğini belirten McAuliffe, bu dönemde yabancı düşmanlığına dayalı ırkçılığın da arttığına dikkati çekti.
UNDP Türkiye Suriye Krizine Yanıt ve Dayanıklılık Programı İletişim Yöneticisi Eşref Ruşen İnceoğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen, "İnsan Hareketliliği, zorla yer değiştirme, mülteciler ve ötesi: Bir göç laboratuvarı olarak Türkiye" konulu diğer panelde ise, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Kaya, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saime Özçürümez ve ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Kale konuşma yaptı.
Özçürümez, insan hareketliliğindeki sorunlara kadın göçmenler örneğini vererek, kadınların göç hareketliliğinin genelde gıda güvenliği sorunuyla ilişkili olduğunu ve bu durumun çözümü için gıda güvenliği sorununun çözümünün öncelikli olduğunu belirtti.
Etkinlikte konuşan Kaya, antroposen kavramı denildiğinde tarımsal devrimini gerçekleştiren insanlık tarihi kadar geçmişe uzanabilecek bir konu olduğunu belirtti.
Son yıllarda insanların dünyaya verdiği zararların neredeyse dönülemez bir noktaya geldiğini hatırlatmakta fayda gören Kaya, bu zararı insanların tarım devrimini yaptığı andan itibaren vermeye başladığını aktardı.
Kaya, mülteci ve göç alanında çalışmalar yapanların göz ardı ettiği bir kavramın, "İklim Mülteciliği"nin altını çizerek, 1980'li yıllarda BM'nin katkılarıyla gündeme gelen bu kavramla birlikte iklim mültecisi mi yoksa iklim göçmeni mi sorusunun ortaya çıktığını ifade etti.
Konunun önemi düşünüldüğünde kendisinin de iklim mülteciliği veya çevresel mültecilik kavramının daha doğru bir kullanım olacağını aktaran Kaya, ivedilik arz eden bir kavram olması sebebiyle göçmen yerine mülteci kullanmanın daha uygun düşeceğini kaydetti:
Kaya, kültürün doğaya karşı verilen bir mücadele sonucu ortaya çıkan bir tasarım gibi tanımlandığı belirterek, "son dönemde ise doğaya rağmen değil doğa ile birlikte bunu yapabilmenin mümkün olduğu bir perspektif görüyoruz." diye konuştu.
Kale ise konuşmasında, UNDP İnsani Gelişme Raporu dünyadaki insani gelişmeyi nasıl farklı değişken ve parametrelerle göz önüne serdiğini vurgulayarak, gelişme ve kalkınma kavramlarının son 30 yıl içinde daha kapsamlı incelenmeye başladığını belirtti.
Kale, artık kalkınma denildiğinde akla sadece eskiden olduğu gibi ekonomik kalkınmanın gelmediğini ifade ederek, "Kalkınma denildiğinde ekonomik gelişmenin ötesinde ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle mücadele, fırsat eşitliği ve her bireyin potansiyelini anlayabilme ve kullanabilme olasılıkları akla geliyor." dedi.
İklim değişikliği ve iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği eşitsizlikler, yoksulluk, gıda güvensizliği, cinsiyet eşitliği ve eşitsizliği, eğitime erişim ve yenilikçilik gibi sürdürülebilir kalkınma hedefleri içerisinde yer alan konuların ele alınışında çok düzeyli bir tavrın ortaya konulması gerektiğine dikkati çeken Kale, yerelden ulusala, ulusaldan uluslararasına uzanan bu girişimlerde bireysel, toplumsal ve kitlesel hedeflerin net şekilde ortaya konması gerektiğini kaydetti.