‘Bu adam bir teşkilat kurmaya kalksın, evrak bazında MİT’i geçerdi. Bunda olup teşkilatta olmayan dosyalar var. Eskiden bilgisayar falan yok, alıyor götürüyor.’
MİT içindeki Amerikancıların kullandığı Feyyaz Öztürk’le görüşmemizin dökümünü yayımlamaya devam ediyoruz. Öztürk bu bölümde ABD istihbaratıyla bağlantılı Mehmet Eymür’ün elinde şantaj arşivi bulunduğunu, ayrıca sınır bölgesinde insan kaçakçılığı yaptığını iddia ediyor. İşte o görüşme:
Mustafa İlker Yücel (İY): Türkiye’ye en son ne zaman geldiniz?
Feyyaz Öztürk (FY): 2017 Aralık’ta girdim. 8-9 Ocak 2018 gibi çıktım.
İY: Sizinle uğraştığını söylediğiniz ve çete olarak adlandırdığınız grup kimlerden oluşuyor?
FÖ: Bu çetenin içinde savcısından muhbirine, polisinden istihbaratçısına kadar çok etkili kişiler var. Bunlar Tayyip Erdoğan yanlısı görünen, devletçi görünen, beni de İtalyan ve Amerikan casusluğuyla suçlayan, yetmeyip ben gülünce karşıma dosya atan bir savcı…
İY: CİMER’e yaptığınız 3 başvuruda isimleri yazdınız mı?
FÖ: CİMER’e hepsini yazdım. Dava açtım.
İY: Çete neden sizinle uğraşıyor?
FÖ: Beni DEA’dan (Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi) tanıyor bunlar. Hareket kabiliyetimi biliyorlar. İlk başta böyle geldiler. Benim hakkımda suç duyurusu olduğunu ve beni kurtarma amacıyla geldiklerini söylediler. Ben her şeyden elimi eteğimi çekmiştim. Urfi Çetinkaya davasında muhbirlik yapan Yılmaz denilen şahıs. Beni savcıyla, istihbaratçılarla görüştürdüler. Bir tanesiyle telefonda görüştüm, yüzünü görmedim ama kim olduğunu söylediler, Ammo Ahmet. Sözde Emine Erdoğan’ın yakınıymış, öyle geziyor piyasada. Özellikle Bakırköy Adliyesinde çok güçlü. Dinledim. Cinayetle suçlanma, tutuklanırsın, 3 yıl kalırsın, 5 yıl kalırsın. Amerikan, İtalyan casususun. Doğru, bunlarla tutuklanabilirim. Gerekli her yere bildirdim, savcılığa kadar gittim, hepsi var. Ben bunları DEA çalışmalarından tanıyorum. Savcı Aliağa’dan Fetullahçı biriydi.
- İY: Fetullahçı olduğunu nereden biliyorsunuz? DEA’da çalıştığı dönemden mi?
FÖ: Sohbetler vardı ben gitmezdim.
- İY: Hala görevde mi bunlar?
- İY: Tarih?
FÖ: 2009’lar. Bunların yaptığı inanılmaz şeyler var. Hakkari, Şırnak bölgesindeki sahipsiz çobanların kimliğiyle kimlik oluşturuyorlardı. Pasaport alıp çıkıyorsunuz. Kim alır pasaport? Ya uyuşturucu satıcısısınız ya da aranan şahıssınız. Bu işi yaptılar 3-4 sene. Mehmet Eymür’e o zaman bu konuyla ilgili yüklü para gelirdi. Çok cimridir Mehmet Eymür. Kuruşun hesabını yapar.
‘EVRAK BAZINDA MİT’İ GEÇERDİ’
- İY: Mehmet Eymür’ün şu an teşkilatta yönlendirebildiği, rahat kullandığı bir ekip var mı?
FÖ: Teşkilattan uzağım. 2017’den beri gitmiyorum. Şu var onda, içeriye çok eleman sızdırmıştır o. Kendisi değil ama sevilen birini referans gösterterek. Sizi içeri sokturacak, kendi adına değil benim adıma sokturur. Feyyaz referans ol gibi. Artı inanılmaz şantaj gücü var bunun ve ekibinin. Artık her şey silahla yapılmıyor. Bir şantaj, yüz kızartıcı bir şeyle. Bunda çok fazla var. O işleri de biliyorum, hazırlanışını vs. Eymür hakkında şöyle derler: “Bu adam bir teşkilat kurmaya kalksın, evrak bazında MİT’i geçerdi. Bunda olup teşkilatta olmayan dosyalar var.” dedi. Eskiden bilgisayar falan yok, alıyor götürüyor.
- Mehmet Sabuncu (MS): Bu kadar suçu işlemiş, bu kadar suçu olan, MİT’ten çok evrakı olan bir insanın gücü nereden geliyor?
FÖ: Şantaj.
- MS: Ama şantaj da olsa öyle bir adamı 2 dakika yaşatmazlar.
FÖ: Arkasındaki gücen bakın. Ayrıca elindeki tüm bilgilerin kopyası başka bir yerde vardır.
- İY: Amerikan istihbaratı, Türk istihbaratına “Eymür’e dokunmayın” diye bir koruma zırhı mı çizdi?
FÖ: Bilemem. Ama onun parmağının olmadığı şey yok. Ben korkmadan konuşuyorum. Benim şantaj yapılacak bir şeyim yok, bir siyasi gücüm, konumum, gücüm de yok.
- İY: Size şantaj yapan ekip, Mehmet Eymür’ün kontrol ettiği ekip mi?
- MS: Eymür, elindeki dosyaları başka birini vermiş midir? Öldükten sonrası için?
FÖ: Kesin vardır. Oğlu vardı, Alaattin abi (Çakıcı) bunu tehdit de etti. Onun bir dostuna mı yakınına mı ne şantaj oldu. Oğlunda olabilir.
- MS: Oğlu yurtdışında yaşıyor.
FÖ: Doğrudur. Türkiye’de falan yaşayamaz onlar. Mehmet Eymür de nerededir şu anda bilmiyorum. Türkiye’dedir mutlaka.
- İY: Türkiye’de.
- MS: Ergenekon döneminde Tuncay Güney’in Kanada’dan Mehmet Eymür’ün oğlunun pasaportuyla giriş yaptığı söyleniyor.
FÖ: Doğru olma ihtimali var.
GLADYO HAS ADAMINI KONTROLÜNDEKİ ÖRGÜTE ÖLDÜRTTÜ
Ferit İlsever / Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi
Feyyaz Öztürk, Gladyo elemanı Mehmet Eymür'den sayın Doğu Perinçek'i öldürme talimatı aldıktan kısa bir süre sonra, yine Eymür tarafından, Esat Oktay Yıldıran'ı takip etmekle görevlendirildiğini açıklıyor. Yıldıran bu takip günlerinde öldürülüyor ve cinayeti Rızgari grubu üsleniyor. Esat Oktay Yıldıran'ın 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi'ndeki işkenceleri gerçekleştiren bir Gladyo elemanı olduğunu, Rızgari'nin ise, "sosyalist" bir Kürt hareketi olarak tanıtıldığını hatırlatalım.
Çok ilginç değil mi? Mehmet Eymür, bir yandan Doğu Perinçek'e suikast talimatı veriyor, diğer yandan kendi elemanları Oktay Yıldıran'ı takip ettiriyor ve öldürtüyor. İşte Gladyo'nun on yıllardır uyguladığı stratejinin en somut örneklerinden biri. Ve bunu bir yorum olarak yazmıyor, bir Gladyo elemanının itiraflarıyla açıklıyoruz.
Peki, ne yapılmak isteniyor? Bunun bir tek açıklaması var; Gladyo kaos yaratmak istiyor. ABD Emperyalizmi'nin derin devleti, iktidarının zora girdiği her koşulda bu yönteme başvurur. Kendisinin organize ettiği ve "sağ - sol çatışması", "Türk - Kürt çatışması" vb. diye açıkladığı bu eylemlerle, toplumsal huzuru ve can güvenliğini ana sorun haline getirerek, bu ortamda silahlı kuvvetlerinin gücüyle iktidarını sürdürmeyi hedefler. Bu stratejinin somut örneğini Türkiye'de 12 Mart, 12 Eylül ve 15-16 Temmuz darbe girişimleriyle yaşadık. Özetle; bu merkez için önemli olan, suikast hedefi olarak seçilen isimlerin bağlı oldukları akımlar değil, toplumsal bir kargaşayı kışkırtacak olmasıdır. Kuşkusuz, bu cinayetlerle kaybettiğimiz vatanseverlerimiz, Türkiye cephesinin kaybıdır. Ama, Gladyo'nun bu saldırganlığıyla esas hedefi, Türkiye cephesinin iktidar olmasını önlemek ve kendi iktidarını sürdürmektir. Görüldüğü gibi, bu doğrultuda kendi adamlarının da hiçbir değeri yoktur ve gerektiğinde hedeftirler.
Feyyaz Öztürk'ün bu konudaki itiraflarında en önemli gerçek, Gladyo'nun "işkenceci", "sağcı" olarak tanınan has bir elemanını, yine Gladyo'nun yönettiği sözde solcu bir örgüte öldürtmesidir. Bu itiraflarla, Rızgari'nin sahte solcu bir Gladyo örgütü olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. "Bir kez daha" diyoruz, çünkü Rızgari'nin ve buna benzer birçok "sosyalist" görünümlü örgütün Gladyo'nun kontrolünde olduğunu ve bunların iç karışıklık yaratmak için kullanıldığını yıllardır söylüyoruz. Ve bunları "sahte solcu" ilan ettiğimiz için, sürekli emperyalist merkezlerin saldırılarına hedef oluyoruz.
Demek ki, Feyyaz Öztürk'ü Oktay Yıldıran'ın üzerine süren Mehmet Eymür de aynı tehdit altındadır. Efendilerinin talimatıyla Oktay Yıldıran'ı ortadan kaldıran Eymür, yarın niçin bir başka Eymür tarafından hedef alınmasın? Hem de Gladyo'nun bugünkü "yaratıcı yıkıcılık" senaryosu için seçilecek en önemli isimlerden biri. Yapar bunu Gladyo'daki abileri ve her zaman olduğu gibi, suçu Doğu Perinçek'in üzerine atarlar. Bakın, bu yazımızdan sonra, Gladyo'nun sözcülerinin yarın, "Vatan Partisi'nden Eymür'e suikast çağrısı" manşetleri atacaklarına da adım gibi eminim.
Ama hiç korkmasın Mehmet Eymür. Türkiye, 33 yıl önceki Türkiye değil. Eymür'ün efendilerinin ne Doğu Perinçek'e suikast hayal edecek ne de Oktay Yıldıran'ları ortadan kaldıracak gücü kalmadı. Onun yapacağı tek şey, gelecek ve efendilerinin marifetlerini anlatarak, Türkiye Devleti'ne suçlarının hesabını verecek. Feyyaz Öztürk'ün itiraflarını, Eymür'ün itirafları takip edecek.
KAYNAK: MUSTAFA İLKER YÜCEL/AYDINLIK