ITC Sözcüsü Ağaoğlu, "Kerkük Kalesi’nde yüzyıllardan beri Türkmenler yaşamaktadır. Özellikle İlhanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türkmenler, yerleşim yeri olarak Kerkük Kalesi’ni seçmiştir ancak Timur döneminde Timur’un Hıristiyan bir aileden gelen eşi Timur’dan bir ricada bulunuyor; akrabalarının Türkistan’dan gelip Bağdat’a yakın bir yere yerleşmeleri ve onları sık sık ziyaret edebilmesi için bir yer tespit edilmesini istemiştir" dedi.
İşte Milli Devlet gazetesine verdiği söyleşinin tam metni:
Irak Türklerinin ilk yerleşim yeri olan Kerkük Kalesi’nin tarihi ve buraya yerleşen Türklerin yerleşim sürecinden bahseder misiniz?
Kerkük Kalesi M.Ö 2600 yılında yapılmıştır. Kale, zekice yapılmış bir eserdir. Sümerliler döneminde yapılan bu kale, Nebülhad El-Nasır tarafından savaş esirlerinin tutulduğu hapishane için inşa edilmiştir. Bazı tarihî kaynaklara göre Nebülhad El-Nasır’ın Filistin’den Kerkük Kalesi’ne getirdiği 1500 esirin içerisinde Danyal ve Üzeyir peygamber de bulunuyordu. Bu netice itibariyle Kerkük Kalesi’nde bugün Danyal ve Üzeyir peygamberin mezarlarının bulunduğunu söyleyebiliriz. Aslında esirlerin Kerkük’e getirilme sebebi kaleyi inşa etmektir. Kral Nebülhad El-Nasır, ihtişama ve güç gösterisine düşkün olduğu için kaleyi yaptırarak düşmanlarına gücünü ve heybetini göstermeye çalışmıştır Kale, 80 dönümlük bir araziye sahiptir. Kalenin içerisinde Selçuklulara ait olan Gök Minare, Ulu Cami ve Kıl Pazarı gibi tarihi mekânlar da bulunmaktadır. Topkapı, Helvacılar, Taşkapı ve Yedi Kızlar adında dört kapısı vardır.
Tarihte dört ana şehir türünü görmekteyiz. Bunlar; askerî, siyasî, dinî ve iktisadî şehirlerdir. Bu coğrafyada yani Irak’ta; Samarra siyasî, Basra iktisadî, Kerbela dinî ve Kerkük askerî şehir olmak üzere tasarlanmıştır ve Kerkük Kalesi bu dört önemli şehrin ortasında yer almaktadır.
Kültür Bakanlığı tarafından yapılan bir çalışmada Kerkük Kalesi’nin çevresinde 63 adet kalkan tarzında duvar olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda kalenin altında tünel bulunmaktadır. Bu tüneller Kerkük’ün Musalla, İmam Kasım ve Ahmet Ağa semtlerine çıkmaktadır. Savaş dönemlerinde bu tüneller takviye yiyecek ve içecek nakliyesi için kullanılmıştır.
Köklü bir tarihe sahip olan Kerkük Kalesi bölgede yaşayan Türkmenler için ne ifade etmektedir?
Kalenin kapılarının, içinde bulunan camilerin, sokaklarının isimlerine bakıldığında hepsinin Türkmence olduğu dikkat çekmektedir. Kerkük Kalesi’nde yüzyıllardan beri Türkmenler yaşamaktadır. Özellikle İlhanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türkmenler, yerleşim yeri olarak Kerkük Kalesi’ni seçmiştir ancak Timur döneminde Timur’un Hıristiyan bir aileden gelen eşi Timur’dan bir ricada bulunuyor; akrabalarının Türkistan’dan gelip Bağdat’a yakın bir yere yerleşmeleri ve onları sık sık ziyaret edebilmesi için bir yer tespit edilmesini istemiştir. Bu rica karşılığında Timur, eşinin akrabalarını ve ailesini Türkistan’dan getirerek Kerkük Kalesi’ne yerleştirmiştir. Dolayısıyla Kerkük Kalesi’nde yaşayan Hıristiyanların tamamen Türkmence konuştuğu yine dikkat çekmiştir. Netice itibari ile bugün Kerkük Kalesi Türkmenler için oldukça önemli bir yerdir. Yüzyıllardan beri yaşadıkları bir bölge olduğu için Kerkük Kalesi tamamen bir sembol haline dönüşmüştür.
Diktatör Saddam Rejimi tarafından hedef alınan ve buldozerlerin altında ezilen Kerkük Kalesi neden böyle bir muameleye maruz bırakılmıştır?
Maalesef 1954 tarihinde ve kraliyet döneminde Irak, İngilizlerin baskısı altında olduğu için İngilizlerin emri ile kentte bulunan mutasarrıf Necip Reşit adındaki kişi, Bayındırlık Müdürlüğü’ne yıkım emrini vermiştir ve 1954 yılında Kerkük Kalesi yıkılmaya başlanmıştır daha sonra Baas Rejimi Irak’taki hükümeti ele geçirdikten sonra 1990 yılında Saddam Rejimi tarafından Kerkük Kalesi’nde bulunan Türkmenlerin kaleyi terk etmeleri emrini çıkarmış ve daha sonra da yıkmaya başlamıştır. 1990 yılında Baas Rejimini yöneten Saddam Hüseyin kararıyla kalede bazı evler buldozerlerin altında bilerek yıkılmıştır. Her ne kadar bilim ve tarihi araştırma bahanelerini uydursalar da asıl amaçlarının Türk tarihini silmek olduğu herkesçe malumdur.
Kerkük Kalesi’nin günümüze ulaşan birkaç yapısı da doğa olayları ile birlikte silinip gitmek tehlikesi ile karşı karşıya. Tarihimizin göz göre göre yok olması karşısında kimler, neler yapmalıdır?
Kerkük Kalesi’nde bugün yaklaşık 50 ev, Irak Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır ve Kerkük Kalesi’nin günümüze ulaşan birkaç yapısı da doğa olayları ile birlikte silinip gitmektedir. Ne yazık ki tarihimizin göz göre göre yok olması karşısında Türkmenler birkaç kez proje yazıp Türkiye’deki önemli devlet kurumlarına verseler de şu ana kadar hiçbir kurum ciddi bir şekilde bu önemli eseri muhafaza ve korumaya gayret göstermemiş ve şu ana kadar herhangi bir ciddî müdahale olmamıştır. Irak Türkmen Cephesi ve Türkmenler olarak, bugün ricamız Türkiye Cumhuriyeti’nde Kültür Bakanlığı ve TİKA gibi önemli kurumların bir an önce bu tarihi eseri muhafaza etmeleri için girişimlerde bulunmaları ve bir an önce hazırlanan projelerin gerçekleştirilmesidir. Mesela; turistik mekân ve müze haline getirilmesini, önemli bir tarihi yerin tespit edilmesini ve bu bölgenin tamamen koruma altına alınması gerektiğini vurguluyorum çünkü bunların hepsi Türkmen eseridir ve Türkmenlerin tarihidir. Bu tarihi muhafaza etmek hepimizin boynunun borcudur.