Halkçı denilen yerde halk yoktur, halk adına hareket etmesi gereken birileri halksız siyasetin temsilcisi olarak ortaya çıkmıştır. Birlik-Beraberlik ilişkisinde olduğu gibi Halkla-Halkçı arasındaki ilişki, süt ile sütçü arasındaki ilişki gibidir. Aralarında organik bağ yoktur. O yüzden popülist, halkı dışarıda bırakarak halk adına siyaset yaptığını iddia eden insanlar söz konusudur. Aynı şekilde, birlik-beraberliği dilendirenler de halkın birliği önünde en büyük engel olan siyasetçilerdir. Dahası, toplumun birliğine en fazla zarar veren sözde siyasetçilerdir.
Birlik-beraberliğin sağlanmasını isteyen bazı Türkmen siyasetçiler, sosyal aktivite yoluyla 15-20 Türkmen’i bir araya toplayarak, birliğin ve arkasından beraberliğin sağlandığını iddia ediyorlar. Halbuki, toplumlar arasındaki birliği, ileriye dönük milli hedefler sağlar. Milli hedefe ulaşabilmek için takip edilecek yol, milli siyasettir. Milli hedefler, bir milletin genel istek ve eğiliminin dikkat ettirdiği veya ettireceği somut hedeflerdir. Bir milletin milli hedeflerini o milletin tarihine bakarak anlamanız mümkündür. Tarih, bir toplumun kimlik kartıdır. Toplumsal davranışı, toplumsal reaksiyonları, hangi olaylar karşısında hangi tepkileri verebileceği, o toplumun kırılma noktalarının neler olduğu, hangi konuları ulusal politikalara dönüştürdüğü, hangi politikaları ulusal olmaktan çıkarttığı o toplumun tarihine bakarak minimal yanılma paylarıyla değerlendirilebilir. Örneğin, 1946’da İkinci Dünya Savaşından sonra bölge yönetimi konusunda ABD-SSCB anlaşmazlığını fırsat bilerek 11 aylık Mahabat Kürt devleti kuran KDP’nin bugüne kadar bu politikasından vazgeçmediğine tanıklık ediyoruz. Ayrıca, KDP, KYB, Goran ve İslami Kürdistan partilerinin yanı sıra terör örgütü PKK, PYD, YPJ ve PJAK, aralarında çıkar temelli anlaşmazlıklar ve bu anlaşmazlıkların zaman zaman kanlı çatışmalara dönüşmesine rağmen Kürdistan kurma stratejisi/hayalinde ufak bir anlaşmazlık görülmemektedir.
Dolayısıyla 2018 sonrasında Türkmen siyasi sahasında düşünmeden yapılan uygulamalardan bir an önce dönülmelidir. Irak Türkmen Cephesi (ITC), güvenlik odaklı, sivil siyasetin zayıf kaldığı bir anlayışından tabana yayılan, kendi kadrolarını yetiştiren ve toplumsal, siyasi, stratejik konularda söz sahibi olan bir örgüte dönüşmelidir. Çünkü, siyaset mümkünün arayışıdır. Olması gerekenden kalkan bir anlayıştır. Mümkün değil ile imkânsız üzerinde ısrarın sonu hüsran getirir.
Dr. Hicran Kazancı