"Bir Kitap Bir Yazar" programına Prof. Dr. Turan Karataş konuk oldu:

KÜLTÜR-SANAT

- "Yunus Emre'nin şiirlerinin nasıl yazıya geçirildiğini ve bugüne ulaşan 10 kadar nüshanın kimler tarafından yazıldığını bilmiyoruz. Kendisinin yazmadığı belli, kendi el yazısıyla yazmış olsaydı biraz daha mürettep bir divan ulaşırdı. Onun yaşadığı dönemde edebiyatımızda 'divan' kavramı yoktu"- "Yunus Emre kendisini bir görevle sorumlu hisseden dervişti. Anadolu'nun karışık olduğu dönemlerde tekkeleri gezerek insanlara moral veriyor ve onlara ahlakın nasıl güzelleşeceğini anlatıyordu. Yunus Emre gezdiği yerlerde şiirlerini okuyor ve bu okuduğu şiirler de dinleyiciler tarafından kaydediliyordu"- "Dönemin karakteristiği gereği şairler şiirlerini ezbere biliyor. Gittiği yerlerde herhangi bir kağıda ya da kitaba bakarak okumuyor. İnsanlar şiirleri hafızalarında gezdiriyorlardı. Sözlü kültür çok önemliydi. O dönemde bir insanın en büyük sermayesi sözüydü. O bakımdan Yunus Divanı elimizin altındaki nüshalarıyla bizim için çok kıymetli bir mirastır"

İSTANBUL (AA) - Server Vakfı tarafından düzenlenen "Bir Kitap Bir Yazar" programına "Yunus Divanı" eseriyle Prof. Dr. Turan Karataş konuk oldu.

Av. Mehmet Ali Bulut'un moderatörlüğünü üstlendiği çevrim içi etkinlik, Server Vakfı'nın Youtube kanalından canlı yayınlandı.

Karataş, klasik edebiyatta şairlerin bütün şiirlerini toplayan kitabın adının "Divan" olarak anıldığını belirterek, Türk şairlerin ilk divan örneklerini, 14. yüzyılda verdiklerini söyledi.

- "Yunus Emre kendisini bir görevle sorumlu hisseden dervişti"

Yunus Emre'ye ait divanların bugüne nasıl ulaştığına ait bilgilerinin olmadığına dikkati çeken Karataş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yunus Emre'nin şiirlerinin nasıl yazıya geçirildiğini ve bugüne ulaşan 10 kadar nüshanın kimler tarafından yazıldığını bilmiyoruz. Kendisinin yazmadığı belli, kendi el yazısıyla yazmış olsaydı biraz daha mürettep bir divan ulaşırdı. Onun yaşadığı dönemde edebiyatımızda 'divan' kavramı yoktu. Yunus Emre kendisini bir görevle sorumlu hisseden dervişti. Anadolu'nun karışık olduğu dönemlerde tekkeleri gezerek insanlara moral veriyor ve onlara ahlakın nasıl güzelleşeceğini anlatıyordu. Yunus Emre gezdiği yerlerde şiirlerini okuyor ve bu okuduğu şiirler de dinleyiciler tarafından kaydediliyordu. İlk divanın 100 yıl sonra kayda geçirildiği tahmin ediliyor."

Karataş, "divan" kavramının yerine "defter"in de kullanıldığının altını çizerek, Yunus Emre'nin şiirlerinin bir araya getirildiği 8-10 farklı divanda farklı sayıda şiirin bulunmasının yazıcılarla alakalı olduğunu ifade etti.

- "İnsanlar şiirleri hafızalarında gezdiriyorlar"

Yunus Emre'den bugüne erişen nüshalarda birtakım farklılıklar olduğunu vurgulayan Karataş, şunları kaydetti:

"Dönemin karakteristiği gereği şairler şiirlerini ezbere biliyor. Gittiği yerlerde herhangi bir kağıda ya da kitaba bakarak okumuyor. İnsanlar şiirleri hafızalarında gezdiriyorlardı. Sözlü kültür çok önemliydi. O dönemde bir insanın en büyük sermayesi sözüydü. O bakımdan Yunus Divanı elimizin altındaki nüshalarıyla bizim için çok kıymetli bir mirastır."

Karataş, şiirlerinin karakterlerine bakarak 4 ya da 5 Yunus Emre olduğu düşüncesinin de var olduğuna işaret ederek, eserde Yunus Emre'nin şiirlerini, söylediğinden emin oldukları ve söylemiş olabilecekleri olarak ikiye ayırdığını söyledi.

Bugüne ulaşan divan nüshalarındaki şiirlerin yüzde 87'sinde "Yunus" mahlasının geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Turan Karataş, "Yunus Emre'nin şiirlerinde imza olarak Yunus'u görüyoruz, Yunus Emre'yi değil. Biraz daha ciddi araştırmalar yapılsa Yunus Emre diye farklı birinin yaşamış olabileceğini bile düşünüyorum. Yunus, 'emre' kelimesini tıpkı 'miskin' gibi sıfat olarak kullanmış da olabilir. Benim de bu divana 'Yunus Divanı' dememin sebebi şairin asıl imzası bu olduğu içindir." şeklinde konuştu.

Yaklaşık 1,5 saat süren etkinliğin tamamı Server Vakfı'nın Youtube kanalından izlenilebilir.

- Prof. Dr. Turan Karataş hakkında

İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta tamamlayan Karataş, 1986'da Atatürk Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu.

Karataş, 1994'te doktor, 2004'te doçent, 2009'da profesör unvanını aldı ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin kurucu dekanı oldu. Atatürk Kültür Merkezi başkanlığını 2013-2016'te yapan Karataş, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

Karataş, 1989'dan itibaren "Palandöken", "Yedi İklim", "Türk Dili", "Edebiyat Ortamı", "Dergah", "Hece", "Sühan" ve"Türk Edebiyatı" gibi edebiyat dergilerde inceleme yazıları, eleştirileri, denemeler kaleme aldı. Karataş'ın "Şiir Konakları", "Şiirin Ardında", "Nizami Yürüyüş: Sezai Karakoç'un İzini Sürmek" ve "Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü" gibi çok sayıda eseri bulunuyor.


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.