TBMM (AA) - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin gündeminde şu an itibarıyla bir seçim ittifakı olmadığını belirterek, "Tabii ki o gün geldiğinde, zamanı geldiğinde parti kurullarımız gerekli değerlendirmelerini mutlaka yapacaktır. Ama şu an gündemimiz seçim ittifakı değil, en geniş demokrasi ittifakıdır." dedi.
Buldan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ramazan ayının Türkiye ve İslam coğrafyasına barış, huzur ve adalet getirmesini temenni etti.
Ankara'da geçen hafta il başkanlarıyla bir araya geldiklerini anımsatan Buldan, "İl eş başkanlarımızla birlikte yol haritamızı ve Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu süreci hep birlikte değerlendirdik ve tartıştık. Bu zorlu yolculukta tüm baskı ve engellemelere rağmen bir milim dahi geri adım atmadan Türkiye'yi karanlıktan kurtarmanın sözünü bir kez daha verdik." diye konuştu.
HDP’yi yeterince tanımayan veya tanımak istemeyenlerin, kendilerinin "üçüncü yol" dediklerinde bunu hemen seçim ittifakı olarak anlamlandırdığını belirten Buldan, "Hayır. Buradan bir kez daha ifade etmek isterim ki; HDP’nin gündeminde bir seçim ittifakı şu an itibarıyla yoktur. Tabii ki o gün geldiğinde, zamanı geldiğinde parti kurullarımız gerekli değerlendirmelerini mutlaka yapacaktır. Ama şu an gündemimiz seçim ittifakı değil, en geniş demokrasi ittifakıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Buldan, tüm toplumsal ve siyasal muhalif kesimler, emek, barış, demokrasi güçleri, aydınlar, yazarlar, sanatçılar, demokrat ve vicdan sahibi vatandaşlarla beraber yürüdüklerini, ürettiklerini ve birlikte direndiklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üçüncü yol; egemen sömürücü güçlerin dışında kalan demokratik kamuoyunun kendisidir. Ezilenlerin tümüdür aslında üçüncü yol. Klasik bir muhalefet tarzını benimsemez. Kısa vadeli düşünmez, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde ilkelerini korur, politikasını esnetir ve son seçimlerde olduğu gibi etkisi de tarihi olur. Tıpkı bizim son seçimlerde yaptığımız gibi. Üçüncü yol; halkları, ezilenleri, demokrasiyi temsil eden, devleti demokrasiye duyarlı kılan, gençlik ve kadın mücadelesini içine alan, ekolojik olan devrimci, demokrat bir duruş çizgisidir aynı zamanda. HDP olarak tüm halkların kardeşliğinden, birlikte yaşamından yana ise onlarla stratejik ittifak halinde olmak bizim için önemlidir. Türkiye’ye dönük stratejik duruşumuz özetle budur. HDP’nin fikriyatı ülke yönetiminde mutlaka yaşam bulacaktır. Halklarımızın demokrasi rüyası mutlaka gerçekleşecektir.”
-"Bitmek bilmeyen seri krizler..."
Bir yanda yönetim krizi, diğer yanda ekonomik, toplumsal ve salgın krizinin halkı canından bezdirmeye devam ettiğini savunan Buldan, bitmek bilmeyen seri krizler nedeniyle ülkenin tam bir çöküş yaşadığını öne sürdü.
HDP Eş Genel Başkanı Buldan, şunları kaydetti:
"Tek adam yönetimine geçiş olan 16 Nisan referandumunun dördüncü yılındayız. Bu dört yıl içerisinde yapılanları, yaşananları hep birlikte gördük. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var. AKP-MHP ittifakı, referanduma giderken, 'ülkeyi şöyle uçuracağız, böyle zenginleştireceğiz, işsizliği bitireceğiz, demokratik standartları yükselteceğiz' diyerek Türkiye toplumuna büyük sözler verdiler, büyük vaatlerde bulundular. Aslında hayal sattılar. Kendi ikbal ve çıkarlarını halkın, ülkenin çıkarları gibi göstererek, halkı yanılttılar ve halka onlarca, yüzlerce kez yalan söylediler, yalan vaatlerde bulundular. Tek adam yönetimine geçer geçmez, kırıntı düzeyindeki demokrasiyi dahi ortadan kaldırdılar. Fabrikalar yerine yeni cezaevleri inşa ettiler."
İktidar yüzünden Türk lirasının Cumhuriyet tarihinin en büyük değer kaybını yaşadığını öne süren Buldan, "askıda ekmek" denilirken, şimdi bayat ekmek satılır hale geldiğini söyledi.
Buldan, artık vatandaşın, peyniri gramla, domatesi taneyle, yağı bardakla alır duruma getirildiğini ifade ederek, "Dün patates dağıtmaya başladılar. İnsanların patates dahi alamayacak duruma getirilmesinin bir itirafıdır bu aynı zamanda. İktidar ve yandaşları kasalarla, tonlarla götürürken, halkın payına ise sadece gramla hayata tutunmak kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 12 kamu arazisi daha satışa çıkarıldı. Çünkü bunlar doymak bilmiyorlar. Bunların sistemi aynı zamanda cumhurbaşkanlığı emlak sistemidir. Sarayları, adeta kamu arazisi satış ofisi gibi çalışmaktadır." görüşünü savundu.
Pervin Buldan, şöyle devam etti:
"Merkez Bankasının 128 milyar doları ortada yok. Kaç gündür kamuoyu bunun peşinde, soruyor, soruşturuyor ve 128 milyar doların nerede olduğunu tabii ki haklı olarak araştırmaya ve soruşturmaya başlıyorlar. Cevap vermiyorlar, çünkü veremiyorlar. Aslında biz cevabı biliyoruz. Merkez Bankasının yedek anahtarı kimdeyse paralar ondadır. Fazla söze gerek yok aslında. Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz. Vatandaşın üç kuruşluk borcu için kapısına haciz gönderirler, traktörüne, malına el koyarlar, ümüğüne çökerler ama 128 milyar dolar buharlaştırıldığında devlet kurumlarının, yargının gıkı dahi çıkmaz. Cesaretiniz varsa buyurun saraya haciz gönderin. Eğer bu ülkede vicdanlı hakimler, savcılar varsa 128 milyar doların hesabını bu halka vermek zorundadır ve bu milyar dolarların nereye gittiğini saraydan öğrenmek de bu ülkenin vicdanlı hukukçularına düşer."
- "Pandemi, iktidarın yüzündeki maskeyi indirmiştir"
Buldan, son bir yılda 177 bin işçinin Kod 29’la işten çıkartıldığını, aileleriyle birlikte 1 milyon kişinin açlığa mahkum edildiğini ifade ederek, "Seçim sandıkları kurulduğunda, işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, adaletsizliğin, haksız zenginleşmenin de hesabını halkımız bir bir sizlerden sandık başında soracaktır. O hesap günü de çok yakındır, yaklaşmaktadır." dedi.
İktidarın gerçek yüzünün, bir yıllık Kovid-19 sürecinde daha net görüldüğünü öne süren Buldan, "Pandemi, iktidarın yüzündeki maskeyi de indirmiştir. Ortada yönetilmeyen bir salgın krizi, iktidar açısından büyük bir başarısızlık haritası vardır. Bu gerçeğin üstünü asla ve asla yalan rakamlarla örtemezler, örtemeyecekler." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine değinen Buldan, "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığı günden bu yana şiddetin katlanarak arttığını hep birlikte görüyoruz. Sadece çekilme kararından sonra 12 bine yakın şiddet olayının yaşandığını basından takip ettik. Polisler, şiddete uğrayan kadınların başvurularını almamakta, mahkemeler koruma kararları vermemektedir. Kamu görevlileri bu durumu, ‘Artık işler değişti, çünkü sözleşme feshedildi eskiye dönüldü’ diyerek gerekçelendirmeye çalışmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Buldan, HDP olarak, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına ilişkin geçen hafta Danıştaya başvurduklarını anımsatarak, kararın bir an önce iptal edilmesini istedi.