ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı İletişim Fahrettin Altun, bazı amirallerin açıklamasına ilişkin, "Bu bildiri, açık ve net söyleyelim, eski vesayet alışkanlığıyla milli iradeye ve onun seçilmiş meşru temsilcilerine parmak sallamaktan başka hiçbir anlam taşımıyor." dedi.
Altun A Haber'de yayımlanan Ajans Bugün programında, "bazı amirallerin yayınladığı antidemokratik bildiriye" ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bildirinin amacının çok açık olduğunu belirten Altun, 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin üzerinden 5 yıl bile geçmediğini anımsattı.
Bu süreçte milletin ortaya koyduğu destansı direnişin toplumsal hafızada çok canlı olduğunu ifade eden Altun, siyasal hafızalarının da bu konuda dip diri olduğunu dile getirdi.
Böyle bir ortamda 104 emekli amiralin bir araya gelerek, isimlerinin önüne özellikle amiral yazdıklarını ve bir bildiri yayımladıklarını vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kirli organizasyonda, söz konusu bildiri 5. kol faaliyeti sürdüren gayri milli medya unsurları tarafından '104 Amiralden Montrö ve Atatürk Bildirisi' başlığıyla hemen haberleştiriliyor. Bu antidemokratik bildirinin ima ettiği anlamı hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu bildiri, açık ve net söyleyelim, eski vesayet alışkanlığıyla milli iradeye ve onun seçilmiş meşru temsilcilerine parmak sallamaktan başka hiçbir anlam taşımıyor. Bu girişim, hadsiz bir bildiriyle milletimizin hafızasında daha çok taze olan darbe ve vesayet imalarında bulunmaktan başka bir şey değildir. Böyle bir bildirinin, ne anlama geldiğini bilmeden yayınlandığını varsaymak hiçbir şekilde kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Biz bunu asla masum göremeyiz ve görmüyoruz. Milletimiz de buna çok açık ve net bir şekilde tepki gösterdi. Biz de bu nedenle derhal açıklama yaptık. Milli iradeyi savunma, demokrasimizi müdafaa etme vazifemizi yerine getirdik."
Altun, konuya ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma açtığını, yine Milli Savunma Bakanlığının, demokratik bir ülkede olması gereken bir olgunlukla, bu melun girişimi çok sert bir şekilde kınadığını ifade etti.
Türkiye'nin vesayetten çok çektiğini, milletin darbecilerle ve vesayetçilerle çok mücadele ettiğini anlatan Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2002'den bu yana verdiği demokratikleşme mücadelesiyle milli irade namına çok ciddi bir mesafe katettiklerini hatırlattı.
-"Türkiye bağımlılık zincirini kırdı"
Vesayetçilerin kaybettiğini, milletin kazandığını, bu süreçte birtakım siyaset dışı unsurların, sandık üzerinden değil, vesayet üzerinden iktidarı elde etme imkanını neredeyse ortadan kaldırdıklarını belirten Altun, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanımızın bu anlamda verdiği mücadele çok değerli bir mücadeledir. Bu nedenle de Cumhurbaşkanımızın bu mücadelesinin önünü kesmek için ulusal ve uluslararası birçok odak harekete geçti. Defalarca Cumhurbaşkanımızı yolundan çevirmeye çalıştılar fakat Cumhurbaşkanımız milletinden aldığı güçle bu vesayet sistemlerine, ulusal ve uluslararası vesayet sistemlerine karşı çok ciddi bir mücadele ortaya koydu. Bu mücadeleyle beraber Türkiye bağımlılık zincirini kırdı, büyüdü, bölgesel bir güç oldu ve şu anda küresel bir aktör olma yolunda çok net bir performans ortaya koyuyor. Vesayet sisteminden kurtulduğumuzu düşündüğümüz bir noktada, yeniden eski imaların gündeme getirilmesini kesinlikle hala vesayet özlemi çekenlerin olduğunun göstergesi olarak okuyorum. Milli iradeye nasıl sahip çıktığımızı dost düşman 15 Temmuz'da gördü, bütün dünyaya bunu gösterdik. Bu millet demokrasisini koruyacağını, kendi iradesine her şartta sahip çıkacağını göstermiştir. Vesayetçilerin bir daha asla demokrasimize zarar veremeyeceğini açık ve net bir şekilde söylemek istiyorum. Kimse büyüyen, güçlenen Türkiye'nin önünü Allah'ın izniyle kesemeyecek."
-"Sözüm ona siyasetçiler bu millete hesap verecek"
Fahrettin Altun, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ve bu skandal bildirinin arkasında, önünde kim varsa, onları kim cesaretlendirirdiyse, bunlara kim destek çıktıysa bunların hepsinin hukuk önünde hesap vereceğini dile getirdi. İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:
"Bugün bu antidemokratik bildiriye, bu vesayetçi metne tek kelime edemeyip hatta ve hatta buna destek verip sonra da utanmadan, arlanmadan çıkıp da bizleri yargılayacaklarını ifade edenler, sözüm ona siyasetçiler bu millete hesap verecekler.
Karşımızda Türk Ceza Kanunu'nda açık olarak tanımlanmış bir suç bir var. 'Devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmak.' Şimdi bildirinin hazırlanmasına öncülük edenler tespit edildi, belirlenen isimler bu anlamda gözaltına alındı. Tüm şüphelilere ilişkin arama, el koyma işlemleri usulünce icra ediliyor."
- "Bu bildiriyi bir test olarak okuyoruz"
Altun, devletin ve milletin antidemokratik her girişimin karşısında duracağını, millet iradesinin önüne geçilmesine asla izin vermeyeceklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki kararlılığının defalarca sınandığını ve hiçbir şekilde bu imtihanı kaybetmediğini söyleyen Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Liderliğiyle bu süreçleri tersine çevirdi. Biz bu anlamda bu bildiriyi bir test olarak okuyoruz ve burada bunu yapanlar yine başaramadılar. Hatırlayalım, 15 Temmuz'da o işgal girişimi ortaya çıktığında darbe heveslileri, vesayet heveslileri hemen alkışlamaya başladılar, tankları alkışladılar. Evlere gittiler, evlerden izleyip darbe girişiminin başarılı olması için dua ettiler. Fakat ne oldu? Başaramadılar. Bu millet açık ve net bir şekilde bu darbeye, bu işgal girişimine karşı koydu, destansı bir direniş sergiledi. Dünya demokrasi tarihinde olmayan bir şekilde bir başarı ortaya koydu. Bunun üzerine darbeciler ve onları destekleyenler dediler ki, 'Bu bir darbe değildi, bu bir tiyatroydu.' Biz o gün bu 5. kol faaliyeti yürüten gayri milli unsurların medyada ne tür manşetler attıklarını hep beraber gördük. O manşetleri atanlar, heyecanla bu skandal bildiriye, bu darbe çabasına el sallayanlar, alkış tutanlar birdenbire şimdi mağduriyet edebiyatı yapıyorlar. 15 Temmuz'a tiyatro diyenler, şimdi bu 104 kişinin bir araya gelip böyle skandal bir bildiri yayınlayıp da bir vesayet çerçevesi ortaya koyma girişimini birdenbire bir mağduriyet olarak ifade ediyorlar. Hayır, bu konuda kamuoyumuz çok bilinçlidir, bu tür manipülasyonları asla ve asla kabul etmez.
- "Bu utanç vesikalarını bütün kamuoyu görüyor"
Fahrettin Altun, demokrasiye ve millet iradesine saygı duyan herkesin yapacağı tek şeyin "bu hadsiz bildiri karşısında amasız ve fakatsız tavır almak" olduğunu ifade etti.
"Birçok sözüm ona siyasetçi 'biz bu bildiriye imzamızı atıyoruz, amiraller çok doğru söylemiş' dediler. Bunlarla ilgili olarak biz haklı olarak bir tepki koyduk." diyen Altun, dün yayımladığı mesajını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sözüm ona siyaset yaptığını söyleyen 20'ye yakın kişinin, demokrasiyi, demokratik siyasal alanın menfaatlerini savunması gereken kişilerin, yine bu siyasete gayrimeşru müdahaleyi savunan kişilerin işte sosyal medyada ki kendi yayınladıkları mesajları koydum ve bunlara tepki gösterdim. Bu kez yine 5. kol faaliyeti yürüten gayri milli medya ne yaptı? İşte benim onları listelediğimi ifade etti. Hayır, bunlar açık ve net, bunları kamuoyu görüyor. Bu utanç vesikalarını bütün kamuoyu görüyor, bütün dünya görüyor. Siyasetçi olacaksınız, böyle bir gayri meşru siyasete bir müdahale aracını siz alkışlayacaksınız. Ne alkışlaması, sizin açıkçası çıkıp buna karşı net tavır almanız gerekir ama alamazlar. Çünkü ortada öyle görülüyor ki bir iş birliği var. Şimdi bu anlamda bakıldığında bu yürüyen soruşturma çerçevesinde umuyorum bu iş birlikleri de açık ve net bir şekilde ortaya çıkar."
- "Ulusal ve uluslararası vesayet odaklarına cesaret verir"
"Bu antidemokratik bildirileri, darbe imalarını görmezden gelemeyeceklerini, görmezden gelip, küçümseyip, önemsiz göstermeye çalışırlarsa millete ihanet etmiş olacaklarını" dile getiren Altun, böyle bir tavrın, ulusal ve uluslararası vesayet odaklarına cesaret vereceğini bildirdi. Fahrettin Altun, şöyle konuştu:
"Biz diyoruz ki, o gün de söyledik hemen söyledik, artık eski Türkiye yok. Kimse beyhude heveslerin peşine düşmesin. Herkes bu anlamda işini yapsın. Bu yönüyle baktığımızda seçilmiş bir hükümet var. Yüzde 52'nin oyunu alarak Cumhurbaşkanı olmuş çok güçlü bir lider var. Türkiye çok ciddi anlamda büyüyor, güçleniyor. Kendilerini amiral olarak ifade edip, ondan sonra böyle bir bildiri yayınlayan kişiler şunu nasıl görmezler. Bugün Cumhurbaşkanımızın liderliği sayesinde Doğu Akdeniz'deki egemenlik mücadelesinde en büyük kazanımı elde eden ülkeyiz. Bunu bütün dünya görüyor. Deniz Kuvvetlerimiz bugün çok ciddi anlamda başarılar elde ediyor. Mavi Vatan idealine bugün olduğu kadar ne zaman hizmet edilmiş? Türkiye denizlerde başardığını Cumhuriyet tarihinde daha önce başarmış mı? Bunu açık ve net olarak soralım? Hayır. Bugün bu başarılmış. Bu yönüyle baktığımızda bundan rahatsız olan dış güçlerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunu milletimiz de biliyor. Elbette medyadan siyasete bu unsurlarla ilişki ve iş birliği içerisinde Türkiye'nin yürüyüşünü durdurmak isteyen başka alanlarda aktörler olduğunu da görüyoruz. Bunları biz bunun uzantısı sonucu olarak değerlendiriyoruz."
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğiyle yıkılan vesayet sistemi yerine milli iradeyi, milletin iradesini hakim kılmak için gerçekten çok büyük gayret sarf ettiklerini anlattı.
Büyük ve güçlü Türkiye yolunda emin adımlarla ilerlediklerini, her türlü tehdide de çok uyanık şekilde yaklaştıklarını belirten Altun, memleketi, milleti her türlü hainlikten, fitne, fesat ve bu tür dış müdahale çabalarından korumak için de hiç durmadan çalışacaklarını söyledi.
- "Meselemiz Türkiye'yi büyütmektir, güçlendirmektir"
27 Nisan e-muhtırası yayımlandığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde ne yapıldığının ortada olduğunu kaydeden Altun, "17-25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişimi süreçlerinde bütün vesayet odaklarıyla milletimizle birlikte nasıl kararlı bir şekilde mücadele ettiysek bugün de mücadele ediyoruz, edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bizim esas meselemiz Türkiye'yi büyütmektir, güçlendirmektir, müreffeh kılmaktır. Vatandaşımızın gerçekten imkanlarını daha da artırmaktır. Bunun için gayret sarf edeceğiz. Bu tür belaları da bu süreçte savmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz Allah'ın izniyle." diye konuştu.
-"CHP'nin tarihi darbeleri destekleme tarihidir"
Fahrettin Altun, CHP'li Aykut Erdoğdu'nun bir programda, "seçilmiş hükümet TRT'de canlı yargılanacak" şeklindeki ifadelerinin sorulması üzerine de şunları söyledi:
"Milletimiz bunu görsün. Ortada bir vesayet bildirisi var. Bu vesayet bildirisine destek verip ondan sonra seçilmiş hükümete, bu hükümetin temsilcilerine, bu hükümetin başındaki isme böylesi tehditler savurmak neyin nesidir? Bunu milletimiz görmeli. Burada bu unsurlar gerçekten gayri milli unsurlardır. Bu unsurların bütün demokrasi tarihimiz, siyaset tarihimiz boyunca ortaya koyduğu performans ortadadır. CHP'nin tarihi darbeleri destekleme tarihidir, darbelere ortam hazırlama tarihidir. Bu anlamda baktığınızda gayri milli medyanın tarihi, darbeleri meşrulaştırma çabasıdır. Bu anlamda, her tür ulusal, uluslararası antidemokratik girişimi desteklemeleri söz konusu. Bunların derdi başka. Bunlar kaos istiyorlar. Bunlar Türkiye küçülsün istiyorlar. Bunlar Türkiye yeniden bağımlılık düzenine girsin istiyorlar. Türkiye'nin kırdığı bu bağımlılık zincirini tekrar Türkiye'ye takmak istiyorlar. Bu yönüyle bizim mücadelemiz çok açık ve net. O yüzden söylüyoruz, Türkiye'yi büyütme mücadelesinden bahsediyoruz. Bu yönüyle bu unsurlarla bir rekabet içerisinde değiliz. Bunları yönlendiren isimlerle mücadele halindeyiz biz. Biz bunu çok iyi biliyoruz. Çünkü bu aktörlerin kendi başına bir gücü yok, kendi başına bir özgün ağırlıkları yok. Açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyorum bunların talimatla hareket ettiklerini biz defaatle gördük, bugün de görüyoruz."
- "Bunlar tam anlamıyla darbe mekaniğiyle düşünüyorlar"
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "bugün bu skandal vesayet bildirisine karşı tavır alması gerekenler kimlerse, onların tavır aldığını" belirterek, "Biz tavır aldık. Bizim bu aktörlerden böyle bir beklentimiz inanın yok. Çünkü bunlar, antidemokratik bir vesayet odağının özlemini çeken unsurlar, bunu gördük." dedi. Bu unsurların, Türkiye'nin terörle mücadelesine bile destek vermediğini, aksine bu mücadelenin önünü kesmek için çabaladıklarını söyleyen Altun, şöyle devam etti:
"Bu anlamda Türkiye'yi batıya şikayet etmeye çalıştılar. Biz ne olursa olsun dedik ki, 'biz terörle sadece ülke sınırları içerisinde mücadele edemeyiz, biz terörle terörün kaynağı olan yerde mücadele etmek durumundayız', dolayısıyla Suriye'de çok etkin operasyonlar yaptık. Dönüp bakalım, Türkiye'nin terörle mücadelesinde Cumhurbaşkanımız kararlı bir şekilde irade ortaya koyduktan sonra, Suriye'de yürüttüğümüz operasyonlar ne kadar etkili olmuştur. Bu operasyonlar sayesinde Türkiye, terörle mücadelesinde çok ama çok büyük mesafe kat etmiştir. Peki, bu unsurlar ne yaptılar? Dönelim bakalım, bu gayri milli unsurlar, Türkiye'de muhalefetin temsilcisi olarak kendilerini gösterenler, ne yazık ki bütün bu operasyonları engellemek için var güçleriyle çalıştılar. Sonuçta bu operasyonlar Türkiye'nin terörle mücadelesi için yapılan operasyonlar. Bunlar terörle söylemsel iş birliği yaptılar. 'PYD'ye, YPG'ye terör örgütü diyemeyiz’ dediler. Dahasını söyleyelim, bu da açık ve net bir gerçektir, PKK'nın siyasi uzantılarıyla çok açık ve net iş birliği içerisine girdiler ve bu iş birliklerini sürdürüyorlar. Ve bu iş birlikleri, bu ittifakları, bugün itibarıyla bakıldığında birtakım uluslararası unsurlar tarafından da desteklenen bu birliktelikleri, Türkiye'ye kaybettirmek üzere bir birlikteliktir, biz buna müsaade etmeyeceğiz. Ama bunu söylerken açık ve net söylüyoruz. Bizim iki tane referansımız var. Biz millet diyoruz, millet iradesi diyoruz, hukuk diyoruz. Peki bunlar ne diyor? Bunlar tam anlamıyla darbe mekaniğiyle düşünüyorlar. 'Bir şekilde biz başa geçersek şu şu adımları atacağız, bunları yargılayacağız, bunlara gününü göstereceğiz, intikam alacağız' diyorlar."
Altun, millet iradesi ne derse, milli irade neyi emrederse onun olacağını, bu çerçevede hareket ettiklerini, millete, milletin iradesini, demokrasiyi referans verdiklerini kaydetti.
Hukukun bu anlamda esas olduğunun altını çizen Fahrettin Altun, "Bu yönüyle baktığımızda da biz hukuk önünde bu unsurların hesap vereceğini söylüyoruz, hesap vermesi için de elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Hiç kimsenin bundan da şüphesi olmasın." dedi.