ANKARA (AA) - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yarın açıklanacak İnsan Hakları Eylem Planı'nın samimi bir içerik taşıması için planda sivil ve siyasal hakların garanti edildiğini gösteren kesin taahhütlerin yer alması gerektiğini belirtti.
Davutoğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği toplantıda çevrim içi konuşma yaptı.
Türkiye'nin insan hakları karnesinin hiçbir zaman evrensel standartlara uygun hale getirilmediğini söyleyen Davutoğlu, askeri darbelerin keyfi ve hukuksuz uygulamaları ile sivil yönetimlerin tek taraflı yorumlarının, insan hakları ilkelerinin kalıcı hale gelmesini engellediğini ifade etti.
Davutoğlu, "27 Mayıs sonrası Yassıada mahkemeleri, 12 Eylül sonrası ülkenin bir açık hava hapishanesine çevrilmesi, dün yıl dönümünü yaşadığımız 28 Şubat'ın karanlık yüzü, vatandaşlarımızın insan onurunu hakkıyla yaşamalarını imkansız kılmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, gerçek bir hukuk devletinde yasama, yürütme ve yargı organlarıyla bütün idari makamların her tür eylem ve işleminin hukuka uygun olması gerektiğine işaret ederek, "Bir hukuk devletinde devlet gücünün uymakla yükümlü kılındığı hukuk düzeni, insan haklarını korumaya odaklanmış olmalıdır. Aksi halde hukuk devletinden değil, kanun devletinden söz edilebilir." dedi.
Yargının bağımsız olmadığı bir sistemde hukuk devleti ve insan haklarının korunmasından söz edilemeyeceğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İnsan hakları eylem planının gerçek bir mana ifade edebilmesi için öncelikle torba kanun uygulamasına son verildiğinin kesin bir ifadeyle ortaya konması hatta bunun yasaklandığını belirten bir anayasa değişikliğini hedeflemesi gerekir. İnsan hakları eylem planının samimi bir içerik taşıması için bu planda sivil ve siyasal hakların garanti edildiğini gösteren kesin taahhütlerin yer alması gerekir. İnsan hakları eylem planı, samimi olarak insan hakları ihlallerini sona erdirme hedefine yönelecekse Cumhurbaşkanının rektör atama yetkisi sona erdirilmelidir.
Böylece üniversitelere kayyum rektörler atama yöntemi terk edilmelidir. Bu yapılmadıkça bilim ve sanat hürriyeti ile ifade hürriyeti, eğitim ve öğretim hakkı güvence altına alınamaz."