TİM Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Çetinkaya'dan "sürdürülebilir dünya" değerlendirmesi:

- "Sıfır emisyonda 2050 hedefine ulaşmanın yolu, kritik madenlerin üretimde ham madde olmasından geçiyor. Küresel ekonomide söz sahibi olan ülkeler bu konuda çoktan bir strateji oluşturdu. Biz de toprakları altında adeta hazineye sahip olan bir ülke olarak bu konuda artık somut adımlar atıp bir strateji oluşturmalıyız"- "Bakır, kobalt, lityum, nikel, bor, grafit ve manganez gibi nadir toprak elementleri çok yakın bir gelecekte küresel üretim ekosisteminin yeni ham maddesi olacak"

31.05.2021, 12:24 Ekonomi
TİM Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Çetinkaya'dan

İSTANBUL (AA) - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya, sıfır emisyonda 2050 hedefine ulaşmanın yolunun, kritik madenlerin üretimde ham madde olmasından geçtiğini belirterek, "Küresel ekonomide söz sahibi olan ülkeler bu konuda çoktan bir strateji oluşturdu. Biz de toprakları altında adeta hazineye sahip olan bir ülke olarak bu konuda artık somut adımlar atıp bir strateji oluşturmalıyız." ifadelerini kullandı.

Çetinkaya, yaptığı yazılı açıklamada, maden sektörünün özellikle çevrecilik anlamında son derece yanlış bir algıya sahip olduğunu, bu algının aksine sektörün daha yaşanılabilir bir dünyanın başrol oyuncusu olacağını aktardı.

Çetinkaya, "Bana göre bu bir ironi değil, gerçeğin ta kendisi. Daha yaşanılabilir bir dünyanın geleceği madenlerde yatıyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın raporu, kritik madenlerin gelecek yüzyıla damgasını vuracağını açıkça gösteriyor. Bugün trafikteki elektrikli araç sayısının artış hızına baktığımızda dünyanın nasıl bir geleceğe evrileceğini görebiliriz. Bakır, kobalt, lityum, nikel, bor, grafit ve manganez gibi nadir toprak elementleri çok yakın bir gelecekte küresel üretim ekosisteminin yeni ham maddesi olacak." ifadelerini kullandı.

Sıfır emisyonda 2050 hedefine ulaşmanın yolunun, kritik madenlerin üretimde ham madde olmasından geçtiğine işaret eden Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Küresel ekonomide söz sahibi olan ülkeler bu konuda çoktan bir strateji oluşturdu. Biz de toprakları altında adeta hazineye sahip olan bir ülke olarak bu konuda artık somut adımlar atıp bir strateji oluşturmalıyız. Dünya bor rezervlerinin yüzde 73'ü kendi topraklarımız altında. Bor atıklarından lityum gibi ikincil kaynakları üretip elektrikli yeni nesil otomobillerin yeni nesil motoru olan bataryaların üretiminde dünyada söz sahibi olabiliriz. Devletimizin Eskişehir'deki Eti Maden tesislerinde bor atıklarından lityum üretimine geçmesi ülkemizin bu konuda atmış olduğu en önemli adımların başında geliyor."

Uluslararası Enerji Ajansı'nın raporuna göre, lityum talebinin 2040'ta bugüne göre 42 kat artacağını belirten Çetinkaya, "Yeter ki madenleri çevreye zarar veren bir olgu olarak görmek yerine artık çevreci yaklaşımların anahtarı niteliğinde olduğu düşüncesine sahip olalım. Ruhsat süreçleri ve ruhsat güvenliği gibi konularda iyileştirmeler yapıp yatırım ortamını hareketlendirirsek hem çevreye hem de ekonomiye ciddi kazanımlar sağlarız." ifadelerini kullandı.


- "30 yıl sonra madenlere bağımlı olmak durumunda kalacağız"


Rüstem Çetinkaya, 2050'de dünyada fosil yakıt tüketiminin sonra ereceğini aktararak, "Bu tarihten sonra yenilenebilir elektrik enerjisi kullanımda olacak. Yani bundan 30 yıl sonra madenlere bağımlı olmak durumunda kalacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, elektrikli araç bataryaları ve depolamada mineral talebinin 2040'a kadar en az 30 kat artmasının beklendiğini aktaran Çetinkaya, "2050'de enerjide dışa bağımlı olmak istemiyorsak kendi madenlerimizi üretir pozisyona gelmeyiz." ifadesini kullandı.

Maden sektörünün Türkiye'nin toplam ihracatına aralıksız katkı sağladığını vurgulayan Çetinkaya, Türkiye'nin kritik madenlerde ciddi potansiyele sahip olduğunu kaydetti.

Çetinkaya, "Bugün AB ülkeleri ile ticaret yapmanız için Yeşil Mutabakat'ta yer alan kriterlere göre üretim yapmanız gerekiyor. Küresel ekonomideki mevcut emtialar dünyanın geleceği için yerini kritik madenlere bırakacak. Bu gerçeği odak noktamıza alarak ülkemiz madenciliğine dışlayıcı bakış açısıyla değil, kolektif düşünce yapısıyla yaklaşırsak 4,27 milyar dolarlık maden ihracatımızın yakın gelecekte 10 katına çıkması hayal olmaz." değerlendirmesinde bulundu.



Yorumlar (0)