"Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası" etkinliği
-Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut:- "Küresel ekonomiler 1 yıl önce başlayan Kovid-19 salgını sonrası etraflıca değişti. 2020'de ülkelerin yüzde 90'ı daha küçük bir ekonomiyle yılı tamamladı ama Türkiye burada bir istisna olarak karşımıza çıktı"-"Türkiye'deki işletmelerin, özel sektörün Avrupa Yeşil Mutabakatına ne kadar ilgi duyduğunu toplantılarımda gördüm. Bunların hepsi geleceğe yönelik güzel haber"-Avrupa Birliği Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Angel Gutierrez Hidalgo De Quintana:-"Modern, kaynak açısından verimli ve rekabetçi bir ekonomi olarak muhafaza etmeyi ve geliştirmeyi istiyoruz. Sıfır emisyon sera gazına 2050 yılında varmayı ve ekonomik büyümeyi, kaynakların yeniden kullanımıyla da sağlamak istiyoruz"- "Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı'nın ve Yeşil Mutabakat'ın iki taraf için beraberinde pek çok ekonomik fırsat getireceğini düşünüyoruz. Bizler Türkiye'yi de bu mücadeleye katmak istiyoruz"
İSTANBUL (AA) - Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, "Küresel ekonomiler 1 yıl önce başlayan Kovid-19 salgını sonrası etraflıca değişti. 2020'de ülkelerin yüzde 90'ı daha küçük bir ekonomiyle yılı tamamladı ama Türkiye burada bir istisna olarak karşımıza çıktı." ifadesini kullandı.
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneğinin (SKD Türkiye), Hedefler için İş Dünyası Platformu (B4G) ve DCube Döngüsel Ekonomi Platformu (DCube) iş birliğiyle çevrim içi olarak düzenlediği Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası,Türkiye'den ve yurt dışından katılımcıların konuşmalarıyla ikinci gününde devam ediyor.
Etkinlik kapsamında gerçekleştirilen "Avrupa Yeşil Mutabakatı" panelinde konuşan Meyer-Landrut, son zamanlarda Türkiye'de katıldığı toplantılarda Avrupa Yeşil Mutabakatı'na (AYM) büyük bir ilgi gözlemlediğini belirterek, "Türkiye'deki işletmelerin, özel sektörün Avrupa Yeşil Mutabakatına ne kadar ilgi duyduğunu toplantılarımda gördüm. Bunların hepsi geleceğe yönelik güzel haber." ifadesini kullandı.
Meyer-Landrut, salgı sürecinde birçok ülkenin 2020 yılını küçülmeyle kapattığını ancak Türkiye'nin burada bir istisna olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği (AB) olarak, küresel değişikliğin özellikle AYM ile sürücü gücü olmaya devam edeceğiz. Küresel ekonomiler 1 yıl önce başlayan Kovid-19 salgını sonrası etraflıca değişti. 2020'de ülkelerin yüzde 90'ı daha küçük bir ekonomiyle yılı tamamladı ama Türkiye burada bir istisna olarak karşımıza çıktı. Genel olarak bakıldığında daha önce barış olduğu bir dönemde ülkelerde böyle kötü bir ekonomi görülmemişti. Şanslıyız ki aşılar geldi.Tedavi opsiyonları, seçenekleri karşımıza çıkmaya başladı artık toparlanma aşamasına hep beraber giriyoruz. Bu vesileyle sosyal ekonomik etkileri azaltmak üzere tedbirler alarak Kovid-19'a karşı AB daha ziyade eski sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeye dönmeye çalışıyor AYM burada eskisinden daha da önemli hale geliyor."
AYM'nin Kovid-19 sonrası dönemde AB için en önemli programlardan olduğuna işaret eden Meyer-Landrut, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Mutabakat AB'nin temiz, verimli ve rekabetçi bir ekonomi haline gelmesini ve çevresel sorunlara çözüm bulacak bir yapı haline gelmesine odaklanıyor. Bildiğiniz üzere AYM sadece çevre mutabakatı değil çevre anlaşması değildir. AB'nin yeni bir büyüme stratejisidir. Bu vesileyle karbon nötr ama rekabetçi bir AB ekonomisine erişmeye çalışacağız."
Meyer-Landrut, Türkiye'nin, daha sürdürülebilir, kaynak verimli ve yeşil ekonomiye doğru AB'nin yolundan yürümesini beklediklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye ve AB önemli ekonomik ortaklar.Türkiye, AB'nin önde gelen ticaret ortaklarından bir tanesi. AB de Türkiye'nin özellikle FDI dediğimiz Yabancı Doğrudan Yatırım dediğimiz zaman en büyük ortağı. Aynı zamanda gümrük birliği ilişkilerimiz de unutulmamalı. Özellikle ortaya çıktığından beri gümrük birliğiyle ne kadar fazla ilerleme kaydettiğimizi unutmamak lazım. Türkiye değer zincirine değer katıyor.Özellikle otomotiv, tekstil ve makine sektörüne katma değer katıyor. Diğer taraftan iklim politikalarına geçerken dönüşüme ihtiyacımız var daha kuvvetli ortaklıklara ihtiyacımız var bunu yapabileceğimizi biliyoruz. Bizler gümrük birliği ortağımız olarak ve aynı zamanda AB'ye aday ülke olarak Türkiye'nin, daha sürdürülebilir, kaynak verimli ve yeşil ekonomiye doğru AB'nin yolundan yürümesini bekliyoruz. Modern, küresel ekonomi gereklilikleri de bu zaten."
- "Türkiye'yi de bu mücadeleye katmak istiyoruz"
Avrupa Birliği Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Angel Gutierrez Hidalgo De Quintana ise programda yaptığı konuşmada Avrupa kıtasını bu yüz yılın ortasına gelindiğinde karbon nötr bir hale dönüştürmek istediklerini söyledi.
Avrupa'yı müreffeh ve adil bir toplum olarak da muhafaza etmek istediklerini belirten Quintana, "Modern, kaynak açısından verimli ve rekabetçi bir ekonomi olarak muhafaza etmeyi ve geliştirmeyi istiyoruz. Sıfır emisyon sera gazına 2050 yılında varmayı ve ekonomik büyümeyi, kaynakların yeniden kullanımıyla da sağlamak istiyoruz. Bu aslında AB için önemli bir araç seti. Enerjiden biyoçeşitliliğe kadar çeşitli tedbirleri içeriyor. Aynı zamanda ticaretten tarıma kadar da önlemleri barındırıyor." diye konuştu.
Mutabakatın içinde çok farklı hedeflerin bulunduğunu anımsatan Quintana, "İklim konusundaki iddiamızı artırıyoruz. 2030 ve 2050 için yeni hedeflerimiz var. Ekonomik ve güvenli enerjiyi sağlamak zaten döngüsel ekonominin temelinde yatıyor. Binaların yenilenmesi, sürdürülebilir ve akıllı mobiliteye geçiş sağlayabilmek, sağlıklı ve çevre dostu bir gıda zincirinin oluşturulması, yani tarladan çatala sisteminin sağlanması, ekonomik çeşitliliğin korunması ve sıfır kirli çevre gibi hedeflerimiz var. Büyük bir taahhüt ve muazzam bir çaba bu ve AB için önemli bir maliyet." dedi.
Quintana, AB'nin maliyetli olmasına rağmen neden Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşmak istediğini ise şöyle anlattı:
"Bunun önemi 3 faktörden kaynaklanıyor. Birincisi iklim değişikliğiyle mücadele. İkincisi ekonomik modelimizi sürdürülebilir bir şekilde dönüştürme ihtiyacı. Üçüncüsü ise bunun farklı bir ekonomik büyüme için model uluşturması. Avrupa'nın ve dünyanın da iklim değişikliğiyle yüzleştiği birçok önemli nokta var. Türkiye'de de olduğu gibi nüfusun büyük bir kısmı sahillerde yaşıyor. İklim değişikliği AB için bazı ekonomik kayıplar anlamına geliyor. Hedeflerimizi buna göre belirledik ve bu mevcut ekonomik modellerin dönüşmesini anlamına geliyor. AB içerisinde bir geçiş süreci başladı ve Avrupa'da bu konuda yoğun politika hedefleri de bulunuyor. Hem kirliliği durdurmak hem de çözüm sağlayıcı tedbirler sunmak için çalışıyoruz. Yeşil Mutabakat çalışmalarının hepsi ekonomik faydalar sağlamalı. AB içindeki fosil yakıt ithalatı yüzde 35'lerin üzerinde. Ekonomik açıdan anlamlı bir yere yatırım yapıyoruz."
Türkiye'nin ham made tedariki açısından AB ile önemli ilişkilere sahip olduğunu hatırlatan Quintana, "Türkiye ile iş birliğimiz burada çok önemli. Atık stratejisinin Türkiye tarafından dikkate alınması böyle bir ticaret ilişkisinden dolayı önemli olacaktır. Yenilenebilir enerji ve kaynak verimliliğinin sağlanması ile döngüsel ekonominin sağlanması sayesinde ekonomik olarak pek çok fayda sağlayacağız karşılıklı olarak. Bu nedenle Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı'nın ve Yeşil Mutabakat'ın iki taraf için beraberinde pek çok ekonomik fırsat getireceğini düşünüyoruz. Bizler Türkiye'yi de bu mücadeleye katmak istiyoruz." dedi.