7. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi'nin sonuç bildirgesi yayınlandı:

- "Yapılan araştırmalarda Kovid-19 pandemisinde kadınların işlerini kaybetme ve ücretsiz izne ayrılma oranlarının erkeklerden yüksek olduğu ortaya konulmuştur"- "Okula gelen çocuklarda, evde maruz kaldıkları istismar daha kolay tespit edilebilmekte ancak okulların çevrimiçi olarak eğitime devam etmesi bu işlevin yerine getirilmesini engellemektedir"- "Pandemiyle gelen yalıtım koşulları, kadına karşı şiddeti olumsuz yönde etkilemiştir, zira mağdurların faillerle iç içe yaşadığı bir durum söz konusu olmuştur"- "Pandemiyle birlikte tecrübe edilen sosyal izolasyon, ilişkiler için yeni bir stres faktörü olarak addedilebilir. Stresle çift olarak baş etmek, partnerleri bu durumun olumsuz etkilerinden koruyabilecek bir stres kalkanı olarak düşünülebilir"

04.03.2021, 18:52 Genel
7. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi'nin sonuç bildirgesi yayınlandı:

İSTANBUL (AA) - Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından "Pandemi sürecinde kadın" temasıyla düzenlenen 7. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi'nin sonuç bildirgesi yayınlandı.

Gün boyu online olarak düzenlenen kongrenin sonunda, İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alev Erkilet sonuç bildirgesini okudu.

Bildirgede, Fatih Sultan Mehmet, İbn Haldun, İstanbul Ticaret, İstanbul Medeniyet, Marmara ve İstanbul üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen kongrede, açılış panelinden sonra yapılan toplam 4 oturumda 33 tebliğ sunulduğu belirtildi.

Kadınların salgın hastalık tecrübeleri üzerine derinlemesine çalışmalara ihtiyaç duyulduğu ifade edilen bildirgede, tarih boyunca salgın hastalıkların, kadınların toplumsal kimlik ve konumlarına çeşitli etkilerde bulunduğu, salgının, bazı durumlarda kadınların hemşirelik ve hasta bakımı gibi meslekleri yapmalarına olanak tanıdığı kaydedildi.

Daha önce yaşanan salgın hastalıkların etkileri ve sonuçları bakımından yol açtığı hasarın pandemi nedeniyle izolasyona maruz kalan kişilerde, kolektif bir psikolojik kaygı ve korkuya sebep olduğu vurgulanan bildirgede, hane içi ilişkiler ve rol dağılımlarının da bu yeni düzenden nasibini aldığı ifade edildi.

Bildirgede, "Pandemi koşulları kadınlık rollerinde somatik, psişik, sosyal ve transandantal boyutlarda değişimlere neden olabilmektedir." denildi.

- Akademisyen kadınların yükü arttı

Pandeminin iş yaşam dengesi üzerindeki etkilerinin farklı kesimlerde farklı şekillerde ortaya çıktığı belirtilen bildirgede, bu süreçte akademisyen kadınların hem uzaktan eğitime adapte olup hem de akademik işlerini sürdürmenin yanında ev işlerinin de eklemesiyle ağır bir yükü omuzlamak durumunda kaldıkları, süreçten fizyolojik ve psikolojik olarak olumsuz etkilendikleri anlatıldı.

Bildirgede, kadınların iş gücü piyasasındaki konumunun pandemiyle birlikte daha da kırılgan hale geldiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"Kriz dönemlerinde kadınların işlerini kaybetme riskinin erkeklere nazaran daha fazla olduğu bilinmektedir. Nitekim yapılan araştırmalarda da Kovid-19 pandemisinde kadınların işlerini kaybetme ve ücretsiz izne ayrılma oranlarının erkeklerden yüksek olduğu ortaya konulmuştur. Kadınlar açısından, pandemi öncesinde de ücretli işe girebilmek ve girilen işte kalabilmek ciddi sorun alanları oluşturuyordu. Kadınlar genelde ücretsiz işlerde istihdam ediliyorlar yani kadın emeği ya hiç ücretlendirilmiyor ya da eşit işe eşit ücret alamama, sigortalanmama, ücretli izne çıkarılmama ya da ücretli izne çıkarılma ancak bu paranın ödenmemesi gibi sorunlarla karşılaşıyorlar."

- "Hemşireler hem toplumsal hem bireysel stresle başa çıkmaya çalışıyor"

Bu süreçte en çok etkilenen meslek alanlarının başında sağlık çalışanlarının geldiği hatırlatılan bildirgede, hastalarla en çok vakit geçiren sağlık çalışanı olan hemşirelerin hem toplumsal hem de bireysel streslerle başa çıkmaya çalıştığı aktarıldı.

Bildirgede, Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde görev yapan, boşanmış veya eşi vefat etmiş, çocuk sahibi hemşire annelerle gerçekleştirilen araştırmanın sonucuna göre, devletin ve diğer kamu kuruluşlarının, sosyal destek politikalarıyla tek ebeveyn hemşire annelere destek olmasının önemi vurgulandı.

- Pandeminin çocuklar üzerindeki etkisi

Bildirgede, izolasyon koşullarıyla birlikte okul kurumunun yerine getirdiği çocuk istismarının tespiti gibi birtakım kamusal rollerin eski işlevselliğini kaybettiği belirtilerek, "Okula gelen çocuklarda, evde maruz kaldıkları istismar daha kolay tespit edilebilmekte ancak okulların çevrimiçi olarak eğitime devam etmesi bu işlevin yerine getirilmesini engellemektedir. Pandemi sürecinin uzamasıyla birlikte öngörülen bu tür ikincil hasarların çocuklar üzerindeki etkisini azaltmak için çocukların iyi hallerini güvence altına almak gerekir. Bunun gerçekleşebilmesi için öncelikle ebeveynlerin iyilik halleri temin edilmelidir. Bu hususta geliştirilecek sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç vardır." değerlendirmesi yapıldı.

- Çocukların yüzde 57'si dersleri takip edemedi

İstanbul'da derin yoksulluk yaşayan 103 hanede gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına yer verilen bildirgede, uzaktan eğitime geçilmesinden sonra çocukların yüzde 57'sinin dersleri takip edemediğini, bunun nedeni olarak yüzde 60'ının tablet, bilgisayar ya da televizyonun olmadığını, yüzde 54'ünün de internet bağlantısının bulunmadığını söylediği aktarıldı.

Kadına karşı şiddet haberlerinin medya aracılığıyla aktarım şekli (kullanılan dil ve görseller), bu toplumsal soruna karşı medyanın sorumluluk ve duyarlılık seviyesini belirlediği dile getirilen bildirgede, "Pandemiyle gelen yalıtım koşulları, kadına karşı şiddeti olumsuz yönde etkilemiştir, zira mağdurların faillerle iç içe yaşadığı bir durum söz konusu olmuştur. Türkiye'de medyanın konuyla alakalı hassasiyetine dair sevindirici bir durum ise ikinci izolasyon sürecinde kadına karşı şiddet haberlerinde gözlemlenen bilinçli ve sorumlu habercilik örnekleridir." ifadelerine yer verildi.

Bildirgede, ev içi şiddet mağduru kadınların, yalıtımla birlikte kısıtlanan hareket alanlarında kolluk kuvvetlerine ulaşmalarını kolaylaştıracak düzenlemelerin yapılmasının hayati önem taşıdığı vurgulandı.

Kovid-19 süreciyle yaşam doyumunu etkileyebilecek yeni stresörlerin söz konusu olduğu belirtilen bildirgede, şöyle denildi:

"Cinsiyetin, hem biyolojik ve genetik faktörler hem de sosyal bileşenler aracılığı ile bireylerin stres düzeylerini etkilediği düşünüldüğünde, kadınların yeni stresörlerle başa çıkma yollarının tespit edilmesi önemlidir. Bu tespitler, yeni normale geçiş için planlanacak müdahale programlarını tasarlamada yararlı olacaktır. Stres, evlilik ilişkilerini önemli derecede etkiler. Pandemiyle birlikte tecrübe edilen sosyal izolasyon, bu ilişkiler için yeni bir stres faktörü olarak addedilebilir. Stresle çift olarak baş etmek, partnerleri bu durumun olumsuz etkilerinden koruyabilecek bir stres kalkanı olarak düşünülebilir. Eşlere stresle diyadik baş etme becerilerini kazandıracak psikolojik eğitimler verilmesi böylesi bir kalkanın oluşmasına yardımcı olabilecektir. Bu yaklaşımı genişletip bütün aile fertlerini birlikte ele alan çözümler de olumlu toplumsal sonuçlar doğuracaktır."

Pandemi döneminde sosyal medyanın, çeşitli sosyal ihtiyaçların karşılandığı bir araca dönüştüğü aktarılan bildirgede, kimi kadınların girişimcilik becerilerini, kimilerinin el sanatları ve aşçılıkta hünerlerini sergilediği, kimilerinin ise yeni dijital beceriler kazandığı anlatıldı.

banner79
Yorumlar (0)