AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, canlı yayında gündemi değerlendirdi:

- "Hala o darbeci, baskıcı, tahakkümcü zihniyet, anayasanın içerisinde ruh olarak duruyor. Bu ruhun ortadan kaldırılması, hakikaten sivil, tam manasıyla milletin bütün kesimlerinin katıldığı, katılımcı, kapsayıcı, daha demokratik daha özgür bir anayasa yapmak topluma karşı sorumluluğumuzdur"

03.03.2021, 14:33 Genel
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, canlı yayında gündemi değerlendirdi:

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Hala o darbeci, baskıcı, tahakkümcü zihniyet, anayasanın içerisinde ruh olarak duruyor. Bu ruhun ortadan kaldırılması, hakikaten sivil, tam manasıyla milletin bütün kesimlerinin katıldığı, katılımcı, kapsayıcı, daha demokratik, daha özgür bir anayasa yapmak topluma karşı bir sorumluluğumuzdur." dedi.

Kurtulmuş, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İnsan Hakları Eylem Planı'nın TBMM'deki CHP Grup Toplantısı ile aynı saatte yapıldığını ve kendisine de davetiye gönderildiğini belirterek "Samimi olmadıkları buradan belli." dediğinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamayı salı günü yapacağını önceden ilan ettiğini söyledi.

Tüm siyasi partilerin genel başkanlarına davetiye gönderildiğini anımsatan Kurtulmuş, "Gelip gelmemek, katılıp katılmamak siyasi parti liderlerinin kendi takdirindedir. Buna bizim söyleyecek bir sözümüz yoktur." ifadesini kullandı.

HDP dışında tüm partilere davet gönderildiği ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dışında katılımın gerçekleşmediğinin hatırlatılması üzerine ise Kurtulmuş, "Davet etmek ev sahibindendir, katılmak davet edilenlere ait bir şeydir." karşılığını verdi.

Muhalefetin açıklanan eylem planı ve reform programını inandırıcı bulmadığına yönelik ifadeleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Eylem planı açıklanmışken hemen arkasından bunun samimi olmadığını iddia etmek gerçekten düşündürücüdür." diye konuştu.

Planın yaklaşık 2 yıllık süre içerisinde Adalet Bakanı Abdulhamit Gül başkanlığında bütün ilgili kurum ve kuruluşlar, binlerce kişi dinlenerek yapılan müzakere ve çalışmalarla bir noktaya getirildiğini söyleyen Kurtulmuş, "Adı üstünde eylem planı. Dün bir bugün iki bismillah daha yeni başlıyoruz. Cumhurbaşkanımız da konuşmasında ifade etti, planın mükemmel bir şekilde ortaya konulmuş olması tek başına yetmez, mühim olan uygulamada bunların ne kadar etkin bir şekilde uygulandıklarıdır. Bunlar da takip edilecek." şeklinde konuştu.

Planın, iyi niyetli bir şekilde, Türkiye'nin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak hazırlandığına işaret eden Kurtulmuş, "Ümit ediyoruz ki uygulaması da son derece etkin bir şekilde olur. Evet bunların bir kısmı anayasada, bir kısmı yasalarda var ama zaten yeni birtakım yasal adımların atılması gerektiğinde bu konu parlamentoya gelecektir. Belki bazı konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu eylemin içeriği doldurulacaktır." dedi.

Eleştirilerden birinin "19 yıldır iktidarda olan niye bir reform yapar?" görüşü olduğunu söyleyen Kurtulmuş, bunun da tam manasıyla ile reformu anlamamak olduğuna dikkati çekti. Kurtulmuş, "70 yıllık çok partili siyasi hayatımız bakımından söylüyorum, Türkiye bütün sıkıntılarını, sorunlarını, sıkıştığı dönemleri çok yönlü ve çok taraflı eş zamanlı olarak yaptığı reformlarla aşmıştır. Siyasi, hukuki ve ekonomik reformlarla hem rahmetli Menderes zamanında, Özal zamanında, AK Parti iktidarları döneminde Türkiye'nin gerçekten sorunlarının biriktiği dönemlerde bunları aşabilmek için reform iradesini ortaya koymuştur. Tam tersine takdir edilmesi gereken bir durumdur." değerlendirmesini yaptı.

"Mecliste yeni anayasa için zemin var mıdır?" şeklindeki soru üzerine, "Vardır." karşılığını veren Kurtulmuş, "Anayasa tartışmalarının bir psikolojik ve siyasi zemininin olması gerekir ki ben şahsen Türkiye'nin tam da bu dönemde, böylesine önemli bir anayasa tartışmasıyla ilgili bir zemini, siyasi atmosferi yakaladığını düşünüyorum." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, eylem planının 9 hedefinin sonunda, bu hedefleri gerçekleştirmek için sadece insan hakları alanındaki adımları atmanın yeterli olmadığını, hukuk sisteminin geneliyle ilgili birtakım çabaların ortaya konulması gerektiğini söylediklerini belirtti.

- "Özgür bir anayasa yapmak topluma karşı bir sorumluluğumuz"

Hem 1961 hem de 1982 anayasasının darbelerin üstüne, faşist bir zihniyetle kurulmuş tahakkümcü anayasalar olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Çok değişiklik yapılmış olmasına rağmen hala o darbeci, baskıcı, tahakkümcü zihniyet, anayasanın içerisinde ruh olarak duruyor. Bu ruhun ortadan kaldırılması, hakikaten sivil, tam manasıyla milletin bütün kesimlerinin katıldığı, katılımcı, kapsayıcı, daha demokratik, daha özgür bir anayasa yapmak topluma karşı bir sorumluluğumuzdur." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, anayasanın bütün milletin anayasası olacağını ve bu doğrultuda, yeni, sivil, demokratik bir anayasayla ilgili fikri ve katkısı olanların ortaya koyması gerektiğini söyledi.

"Sistemi de oturur bir daha konuşuruz diyor musunuz?" ifadeleri üzerine Kurtulmuş, "Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmiştir, sanki bu olmamış gibi, milletin burada iradesi yokmuş gibi, burada bir anayasa değişikliği yapılmamış gibi, millet yüzde 52 ile bu sisteme 'evet' dememiş gibi konuşulamaz. Milletin kabul ettiği, gerçekleştirdiği ve uygulamada olan bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var. Bununla ilgili eğer eksiklikler, noksanlar varsa bunları tamamlayabilmek de yine bizim elimizdedir, parlamentonun elindedir, bunlar gerçekleştirilebilir. Ama hiç kimse kusura bakmasın siyasi olarak kendi tarafını konsolide etmek için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden bir tartışmayı başlatmayı düşünmemelidir diye inanıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarına konusunda nasıl bir yöntem izleyeceklerine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Fezlekeler siyasi bir konu değildir, hukuki bir konudur." dedi. Her bir dosyanın tek tek ele alındığını, bunlarla ilgili Meclis'in karar vereceğini söyleyen Kurtulmuş, fezlekelerin kabul edilmesinin hukuki bir sürecin önünü açmak anlamına geldiğini hatırlattı. Kurtulmuş, "Bizim tavrımız başından beri çok bellidir. Yani silahın, adam öldürmenin, bombanın olduğu yerde demokrasi olmaz." diye konuştu.

- "Suçların bireysel olduğu kanaatindeyiz"

Geçmiş dönemde, arabasının bagajında terör örgütünün silahını taşıyanlar, teröristlerin cenazesine katılıp onlarla birlikte işte zafer işaretleri yapanlar olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu siyasetin alanı değildir, siyasetin yapması gereken terörle arasına mesafe koyup, terörü bir insanlık suçu olarak görüp, hele hele burada ismini vererek konuşalım eğer PKK ile ilgili konuşuyorsak, PKK'nın Kürt halkının düşmanı olan, bu aziz milletimizin tamamının da düşmanı olan bir terör örgütü olduğunu açıkça söyleyip ondan sonra parlamentoda gelin, istediğiniz faaliyetinizi yapın. Ama siz terörle yan yana duruyorsanız, terörün gölgesine sığınıyorsanız, hatta terörden güç alarak siyaset zeminini ve bir şekilde zehirliyorsanız bu hiçbir demokrasinin zaten kabul edeceği bir şey değildir. Burada tek tek suçların bireysel olduğu kanaatindeyiz. Yani her bir fezlekeyle ilgili varsa suç mahkemeler bunun kararını verir, biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekilleri de kendi iradeleriyle bu konuda fezlekeler konusunda oylarını kullanır."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in dokunulmazlıklara ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Kurtulmuş, "Sayın Kılıçdaroğlu'na da Sayın Akşener'e de şunu tavsiye ederim; her iki partinin vatansever, teröre karşı gerçekten hasmane şekilde tavır alan ve gerçekten bu ülkenin birliğinden, dirliğinden yana olan geniş kitleleri olduğunu biliyorum. Kendisini Kemalist, Atatürkçü olarak kabul eden çok sayıda Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni var, kendisini milliyetçi olarak kabul eden çok sayıda İYİ Parti seçmeni var. Bu insanların büyük bir çoğunluğunun HDP'nin PKK'yla bu kadar içli dışlı olmasından rahatsız olduğu, sokakta kendi partilerine oy veren kendi seçmenlerinin de terör örgütünün gölgesindeki bu siyasi faaliyetleri asla kabul etmediğini görmeleri lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, seçim sonrasında, "Eğer bizim oylarımızla olmasaydı İstanbul Büyükşehir Belediyesini, Ankara Büyükşehir Belediyesini Cumhuriyet Halk Partisi alamazdı" diyenin HDP'li yöneticiler olduğunu hatırlatarak "Dolayısıyla bu kadar bu partiyle içli dışlı olmak, hem Cumhuriyet Halk Partisinin hem de İYİ Partinin vatansever seçmenlerinin arasında son derece ciddi kaygılar oluşturuyor. Önce bunları görmeleri lazım." dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin "Turnusol kağıdı işlevi görecek" dediğinin aktarılması üzerine Kurtulmuş, "Eğer bu fezlekeler sonucu yargılama süreçleri açılacak ve bazı milletvekilleri suçlu bulunurlarsa milletvekillikleri düşecekse bu da ilk sefer olacak bir şey değildir." diye konuştu.

Kurtulmuş, PKK'nın ihanet faaliyetlerinde tarihi olarak en zayıf noktasında olduğunu, yapılan operasyonlarla terörün alanının tamamıyla ile daraldığını belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bu aslında HDP'ye de ciddi bir endişe veriyor, yani en azından HDP içinde bazılarına diyelim, endişe veriyor, kendi arkalarını yasladıkları bir gücün zayıflamakta olduğunu görüyorlar. Daha açık bir şey söyleyeyim, siyaseten de HDP'nin siyasi çizgisinin tarihsel olarak en zayıf noktasında olduğunu görüyoruz."

Siyasi partiler ve seçim kanuna ilişkin çalışmalarla ilgili son durumun sorulması üzerine Kurtulmuş, önemli bir çalışma yürütüldüğünü ve son noktaya gelindiğini söyledi.

Yeni sistem gereği bazı değişikliklerin hem siyasi partiler yasasında hem seçim yasasında zorunlu hale geldiğini anlatan Kurtulmuş, ittifaklar konusundaki düzenlemeyi hatırlattı. Kurtulmuş, "Yerel seçimlerde de siyasi partilerin ittifak yapabilmesinin önü yasal olarak nasıl açılabilir, bunlar da belki bu süreçte tartışılabilir. Seçim, özellikle çok milletvekili olan illerde, milletvekillerinin İstanbul gibi Ankara gibi İzmir gibi halkla daha yakın temas kurması ve daha tanınır bir siyasal zeminin oluşabilmesi için belki bunların belli orana düşürülmesi, daraltılmış bölgenin ortaya çıkması gibi." dedi.

Yüzde 10 barajının çok yüksek olduğunu öteden beri savunduklarını söyleyen Kurtulmuş, "Baraj konusunun da tartışılması lazım. Burada ölçü siyasi istikrarla temsilde adaleti sağlayacak bir optimum noktayı bulabilmektir." diye konuştu.

Diğer partilerin de sürece katkıda bulunmasını arzu ettiklerini dile getiren Kurtulmuş, "Daha adil seçimlerin olduğu, daha demokratik bir ortamın geliştiği, fikir, inanç özgürlüklerinin çok daha sağlam teminatlar altına alındığı bir Türkiye olarak 2023 seçimlerine gidelim." dedi.

AK Parti'deki kongre sürecine ilişkin bir soru üzerine ise Kurtulmuş, "Kongrelerimizde yaklaşık yüzde 70 oranında bir yenilenme ve gençleşme oldu. Çok sayıda kadın politik aktör illerimizde, ilçelerimizde partimizin kadroları içerisinde yer aldılar, genç arkadaşlarımız yer aldılar." şeklinde konuştu.

Kurtulmuş, kongre sürecinde dayanışma ruhu ortaya konulduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Artık öyle bir noktaya geldik ki her bir politik aktörümüzün Cumhurbaşkanı'mızın gücünü, ortaya koymuş olduğu performansı daha da ileriye taşıyacak, gerçekten toplumda karşılığı olan bir adanmışlık ruhu içerisinde çalışan ve milletle çok rahat temas kurabilen iyi, güçlü insanlarla bu partinin kadrolarını genişletmeye, sağlamlaştırmaya gayret ediyoruz. Yani 'Nasılsa Tayyip Erdoğan var, o bizim için yeter.' Eyvallah, herkesin Tayyip Erdoğan'ın gücünü yukarıya çıkaracak bir performansı ortaya koyması lazım ki 2023 seçimleri Türkiye için de AK Parti için de gerçekten önemli seçimlerdir, 2024'te aynı şekilde."

banner1
Yorumlar (0)