AK Parti Genel Başkanvekili Yıldırım'dan, bazı emekli amirallerin açıklamasına tepki:
- "15 Temmuz gecesi taşıdığı üniformanın ve makamın sorumluluğunu yerine getirmeyen birinin de altında imzası bulunduğu ve bekadan bahseden bu bildiriyi çok da dikkate almamak gerekir"- "15 Temmuz gibi alçak ve kanlı bir darbeye bile teşebbüs edenler, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yargıda hesabını veriyor"
ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, bazı emekli amirallerin açıklamasına ilişkin, "15 Temmuz gecesi taşıdığı üniformanın ve makamın sorumluluğunu yerine getirmeyen birinin de altında imzası bulunduğu ve bekadan bahseden bu bildiriyi çok da dikkate almamak gerekir." dedi.
Yıldırım, TRT Haber'de katıldığı programda, 15 Temmuz'un, Türkiye'nin bekasına yönelik en son darbe girişimi olduğunu dile getirdi.
Darbe girişiminde FETÖ'ye gereken cevabın milletin de tam desteğiyle verildiğini ve darbecilerin hak ettikleri cezayı gördüklerini belirten Yıldırım, "Belli ki darbe heveslilerinin, hala özlemleri, beklentileri vardır, devam etmektedir. Ben şu kadarını söyleyeceğim; 15 Temmuz gecesi taşıdığı üniformanın ve makamın sorumluluğunu yerine getirmeyen birinin de altında imzası bulunduğu ve bekadan bahseden bu bildiriyi çok da dikkate almamak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, "Hiçbir şekilde darbeciler bu ülkede demokrasiyi, istiklalimizi yok edemeyeceklerdir, bunu herkes bilmelidir. Aziz Türk milleti bayrağını ve toprağını canından çok sevmektedir, her zaman devletinin bekası için hükümetiyle bir olmuştur, beraber olmuştur ve her türlü darbe vesayet girişimine kesin ve net bir şekilde cevap vermiştir. Bu, bundan sonra da böyle olacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın." görüşünü paylaştı.
Bildiri içerisinde yer alan "Kanal İstanbul ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi"nin sorulması üzerine Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bildiride ne amaçlandığını anlamak mümkün değil, her şeyi birbirine karıştırmışlar. Kanal İstanbul, Montrö ve başka konular, dolayısıyla ben şunu söyleyeyim, Montrö Anlaşması, İstiklal Harbimizi kazandıktan sonra Türk boğazlarında ticaretin serbestçe yapılmasına imkan veren ve Türkiye'nin hükümranlık haklarını gözeten önemli bir anlaşmamızdır. Dolayısıyla Montrö Anlaşması'nın, Türkiye'nin hak ve menfaatlerini ve güvenliğini hiç kimsenin tehdit etmediği müddetçe devam etmesi, ülkemizin önemli konularından biridir. Orada Montrö'yü veya Kanal İstanbul'u bu açıklamanın içine yerleştirmek, tamamen kötü niyetli bir girişimdir, onu da ifade etmekte yarar var."
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Yıldırım, "15 Temmuz gibi alçak ve kanlı bir darbeye bile teşebbüs edenler, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yargıda hesabını veriyor. Dolayısıyla böyle bir ülkeye bu tarzda bir açıklamada bulunmak, yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkenin üniformasını taşıyan insanlara yakışmayan bir şeydir. Onlara yakışan şey, ülkenin gerek denizcilik alanında gerekse teknoloji alanında çok daha ileri nasıl gideceğine yönelik fikirlerini uygun ortamda paylaşmaları olmalıdır." diye konuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturmaya ilişkin değerlendirmesi sorulan Yıldırım, "Türkiye bir hukuk devleti, tabii ki Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalarına ve demokrasisine karşı olabilecek her türlü bildiri, beyan, hukuk çerçevesinde resen dikkate alınır. Savcılık da bunu yapmaktadır, elbette hukuk gereğini yapacaktır ve hep beraber kamuoyu da bunu izleyecektir." yanıtını verdi.