Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Afet Risk Azaltma 8. Bakanlar Konferansı

- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu:- "Afetlere karşı dirençli bir toplum oluşturmak, ekonomik kalkınmanın da önemli bir unsurudur. Dünyanın kaynakları, afetlerin yaralarını sarmak için değil, afet önleme ve afet risklerini azaltmak için kullanılmalıdır. Bunun için iş birliğimizi arttırmamız gerekmektedir"- "Bu konferansta imzalayacağımız EİT Bölgesel Afet Riskini Azaltma Çerçevesi, Sendai Çerçevesi'nde öngörülen bölgesel risk azaltma mekanizmalarından biri olacak. Ayrıca bu konferansta Gerçek Zamanlı Sismolojik Veri Alışverişi Protokolü'ne yönelik müzakereler yürütmemizin bölgemizin afet yönetimi konusundaki bağlarının güçlenmesinde önemli etkisi olacağını düşünüyorum"- "Türkiye olarak, afet anı müdahale ve kurtarma konusunda dünya ölçeğinde bir kurumsal kapasiteye ve başarıya ulaştığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. 2020'de üst üste gelen yıkıcı depremlerde kapasitemizin kilitlenmemiş olması, bunun açık bir göstergesidir"

17.03.2021, 14:18 Genel
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Afet Risk Azaltma 8. Bakanlar Konferansı

ANKARA (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Afetlere karşı dirençli bir toplum oluşturmak, ekonomik kalkınmanın da önemli bir unsurudur. Dünyanın kaynakları, afetlerin yaralarını sarmak için değil, afet önleme ve afet risklerini azaltmak için kullanılmalıdır. Bunun için iş birliğimizi arttırmamız gerekmektedir." dedi.

Soylu, çevrim içi düzenlenen ve başkanlığını yaptığı "Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Afet Risk Azaltma 8. Bakanlar Konferansı"na Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan katıldı. Konferansta, EİT Genel Sekreteri Dr. Hadi Soleimanpour'un yanı sıra Afganistan, Azerbaycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Özbekistan, Pakistan, Tacikistan ve Türkmenistan'dan ilgili bakanlar yer aldı.

Soylu, konferansta yaptığı konuşmada, 21. yüzyılın ilk çeyreğindeki göç, terör ve şiddet bir yana neredeyse 200 yıldır unutulan salgın afeti karşısında gelişmiş dünya ülkelerinin bile ne yapacaklarını bilmemelerinin, maske ve aşı konusunda yaşananların yeni bir küreselleşme tanımına ihtiyaç olduğunu gösterdiğini söyledi. Gözle görülemeyen bir virüsün, bütün dünyayı dolaşarak bir uyarı yaptığına, her sorunu aşabileceklerini zanneden müreffeh ülkelerin salgından en çok etkilenen ülkeler olduğuna işaret eden Soylu, dünyanın, para için değil güvenlik, huzur ve kardeşlik için küreselleşmesi gerektiğini dile getirdi.

Fay hatları, iklim değişiklikleri veya salgın hastalıkların, ülke sınırlarını tanımadığına işaret eden Soylu, doğal afetlerin etki alanının genişlediğini, yol açtıkları can kaybı ve ekonomik zararların da arttığını ifade etti. Soylu, doğal afetlerin bu coğrafyada kendiliğinden bitmeyeceğini ancak konferansa katılan ülkelerin ortaya koyacağı iş birliği, birbirleriyle paylaşacakları deneyim ve kapasite, hayata geçirecekleri risk azaltma planlarıyla bu zararları azaltmanın mümkün olduğunu aktardı.

- "Marmara Depremi, afet yönetiminde milat oldu"

Türkiye'de 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nin, afet yönetiminde bir milat olduğunu belirten Soylu, afet yönetim anlayışını afet öncesi, afet anı ve afet sonrası olmak üzere 3 temelde, analitik ve bütünleşik şekilde kurguladıklarını anlattı. Soylu, 2016'da başlattıkları Türkiye Afet Risk Azaltma Planı kapsamında, 81 il için ayrı ayrı risk azaltma planları hazırladıklarını, 7 ilin planının tamamlandığını, diğer illerin çalışmalarını bu yıl bitirmeyi hedeflediklerini bildirdi.

Eğitim ve tatbikatlara ağırlık verdiklerini dile getiren Soylu, 2020'de 65 il düzeyi, 9 bölgesel, 3 habersiz tatbikat gerçekleştirdiklerini, 2021'de ise bir uluslararası, 10 bölgesel ve 66 il düzeyi tatbikat yapmayı planladıklarını söyledi.

- "Şu ana kadar 2 milyon 858 bin vatandaşımıza afet eğitimi verdik"

Soylu, 2021'i Afet Eğitim Yılı olarak belirlediklerini anımsatarak "51 milyon vatandaşımıza 2021 Afet Eğitim Yılı'nda ulaşmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar toplam 2 milyon 858 bin 200 vatandaşımıza yüz yüze afet eğitimi verdik. 5 bin 60 personelimiz de afet farkındalık eğitmen eğitimi almış." dedi.

Yeni dönem stratejilerinin en temel ayaklarından birinin de afet anı müdahale kapasitesi olduğuna işaret eden Soylu, bunun için Türkiye Afet Müdahale Planı hazırladıklarını ve uygulamaya aldıklarını hatırlattı. Soylu, gerek kamu kurumları gerekse sivil toplum kuruluşlarının kurtarma ekiplerini akredite ederek afet müdahale kapasitesini sürekli arttırdıklarını bildirdi.

Afet yönetiminde attıkları adımlarla önemli bir müdahale kapasitesine ulaştıklarına dikkati çeken Soylu, "Türkiye olarak, afet anı müdahale ve kurtarma konusunda dünya ölçeğinde bir kurumsal kapasiteye ve başarıya ulaştığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. 2020'de üst üste gelen yıkıcı depremlerde kapasitemizin kilitlenmemiş olması, bunun açık bir göstergesidir." diye konuştu.

Afet sonrası normalleşmede de ciddi bir alışkanlık ve hıza ulaştıklarını vurgulayan Soylu, 2020'deki afetlerin sonrasında hızlıca hasar tespitlerinin yapıldığını ve kalıcı konutların inşa edildiğini kaydetti. Elazığ ve Malatya'da inşasına başlanan 26 bin konuttan 8 binini bir yılda sahiplerine teslim ettiklerini, kalanları da yıl sonuna kadar teslim etmeyi hedeflediklerini anlatan Soylu, İzmir'de de 5 bin konut ve iş yerinin temel atma törenini kısa süre önce gerçekleştirdiklerini anımsattı.

İdlib'deki insani drama da bu anlamda çare olmaya çalıştıklarını belirten Soylu, AFAD koordinasyonunda kamu ve sivil toplum kuruluşları tarafından bölgede şu ana kadar 32 bin 134 briket ev yapıldığını, 8 bin 229'unun yapımının devam ettiğini söyledi. İdlib'de şimdilik 52 bin 772 briket ev yapmayı planladıklarını ifade eden Soylu, gün geçtikçe bu konuda gayret gösteren kurum ve kuruluş sayısının arttığını, geçen hafta bu sayıya 1400 briket evin daha eklendiğini aktardı.

- "Kaynaklar afet önleme ve afet risklerini azaltmak için kullanılmalı"

Afet riskinin giderek yükseldiğine dikkati çeken Soylu, "Ülkemizde kaydedilen deprem sayısı, 2019 ve 2020 yılları arasında yüzde 43 oranında artmıştır." dedi.

Soylu, afetlere karşı dirençli bir toplum oluşturmanın, ekonomik kalkınmanın da önemli bir unsuru olduğunu, kaynakların afetlerin yaralarını sarmak için değil afet önleme ve afet risklerini azaltmak için kullanılması gerektiğini söyledi. Bu hedef doğrultusunda ülkeler arası iş birliğinin arttırılmasının önemine değinen Soylu, şunları kaydetti:

"Malumlarınız olduğu üzere Mart 2015'te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Afet Risklerinin Azaltılması 3. Konferansı, alanında yakın geçmişte gerçekleştirilen en önemli etkinlik oldu. Afet risk azaltılmasının 3. çerçeve yol haritası, bu konferansla oluşturuldu. Afet risklerinin azaltılması için Sendai Çerçeve Belgesi'nin kabul edilmesinden bu yana geçen 6 yıllık sürede alanda pek çok çalışma yapıldı. Bu konferansta imzalayacağımız EİT Bölgesel Afet Riskini Azaltma Çerçevesi, Sendai Çerçevesi'nde öngörülen bölgesel risk azaltma mekanizmalarından biri olacak. Bölgesel çerçevemizi uygulamak için 2021-2025 yol haritasının da bu konferansta kabul edilmesi, çerçevenin hayata geçmesinde önemlidir. Ayrıca bu konferansta Gerçek Zamanlı Sismolojik Veri Alışverişi Protokolüne yönelik müzakereler yürütmemizin bölgemizin afet yönetimi konusundaki bağlarının güçlenmesinde önemli etkisi olacağını düşünüyorum."

Sendai Çerçevesi'nin, ulusal ve yerel düzeyde afet risklerini azaltma stratejisi olan ülkelerin sayısında artış hedeflediğini belirten Soylu, Türkiye olarak bu hedefe ulaşmak için Türkiye Afet Yönetimi Strateji Belgesi (TAYSB), Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) ve İl Afet Risk Azaltma Planları (İRAP) üzerinde yoğun şekilde çalıştıklarını bildirdi.

Soylu'nun ardından katılımcı ülkelerin bakanları da sırasıyla konuşma yaptı.

- "Coğrafyamızdaki afet kayıplarını azaltan bir belge olarak tarihe kaydedilecek"

Gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından kapanış konuşmasını yapan Soylu, "EİT 2021-2025 Bölgesel Afet Riskini Azaltma Çerçevesi ve uygulanmasına ilişkin yol haritası, sonuç üreten, coğrafyamızdaki afet kayıplarını azaltan bir belge olarak tarihe kaydedilecektir." dedi.

Soylu, Gerçek Zamanlı Sismolojik Veri Alışverişi Protokolü'nün de üye ülkelerin gösterdiği yakın iş birliğiyle afet risklerini azaltmada ihtiyaç duyacakları en önemli teknolojik dil olduğunu ifade etti.

banner79
Yorumlar (0)