İklim değişikliği ve bilinçsiz zirai ilaç kullanımı Türkiye'de arı kayıplarını artırdı
- Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin:- "Akdeniz Bölgesi narenciye alanları, Konya Çeltik'teki kanola arazileri doğrudan kovan kaybının net bir rakamı olmasa bile, özellikle arı kolonilerinde yüzde 30'lara varan ergin arı kaybına sebebiyet vermektedir"- İstanbul Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Onur Çilenk:- "İstanbul'da bu yıl arı ölümleri arttı, yüzde 50 kaybımız var"- ERÜ Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Silici:- "Arı kayıplarının engellenmesi için iyi arıcılık uygulamalarının yaygınlaştırılması, yöresine uyum sağlamış bal arıları ile çalışarak en iyi Varroa tedavisini yaygınlaştırıp genetik iyileştirme programlarının geliştirilmesi, tarımsal ilaçların uygulanmasında gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir"
İSTANBUL (AA) - HİKMET FARUK BAŞER - Türkiye'de bu yıl küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişimi ve bilinçsiz zirai ilaç kullanımı nedeniyle yer yer arı kayıpları yaşanıyor.
Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, sıcaklıktan yağışa, bitki gelişiminden flora yoğunluğuna kadar pek çok alanı olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Arı ölümleri yol açan iklim değişikliği dışında bilinçsiz zirai ilaç kullanımı da arı kayıplarının nedenleri arasında yer alıyor.
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, AA muhabirine, Türkiye'de bal mevsiminin başladığını ve ülkede çok değerli bal çeşitleri olduğunu anlattı.
Küresel iklim değişikliğinden kaynaklı nedenlerle geçen yıl balda hedefi tutturamadıklarını belirten Şahin, "Türkiye genelinde 2021 yılında 115 bin ton bal üretmeyi hedefliyoruz. Ama bunun için arılarımızın bahar ayından iyi çıkması, zehirlenmemesi, çevre şartlarının iyi olması, uygun hava koşullarının olması gerekiyor." dedi.
Mevsim düzensizliği nedeniyle arıların geç geliştiğini ayrıca arı popülasyonlarında geç gelişme nedeniyle kayıplar da yaşandığını dile getiren Şahin, şöyle devam etti:
"Küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişimi arı ölümlerinin görülmesine neden oluyor. Öte yandan zirai ilaçların tarımda bilinçsiz kullanılması bal üretimini olumsuz etkiliyor. Arılara zararlı zirai ilaç kullanımı tamamen yasaklanmalı ya da ortak bir noktada arıcı-çiftçi buluşturulmalıdır. Bunun temeli farkındalık ve bilinçli üretim modelleri uygulanmasından geçiyor. Tarım ve Orman Bakanlığımız bunu çok hızlı koordine edebilir. Çiçeklenme döneminde ilaç atılmamalı, çiçeklenme bittiğinde de ilaçlama akşam ya da sabah erken atılmalıdır. Çünkü yaşanan her aksaklık arı ölümlerine neden oluyor. Türkiye olarak bal üretim dönemini iyi geçirmemiz için gerekli önlemleri hep birlikte almalıyız."
Zirai ilaçların yanlış kullanımı nedeniyle Çukurova Bölgesi'nde ve özellikle Adana'da ciddi arı ölümleri görüldüğünü aktaran Şahin, "Akdeniz Bölgesi narenciye alanları, Konya Çeltik'teki Kanola arazileri doğrudan kovan kaybının net bir rakamı olmasa bile, özellikle arı kolonilerinde yüzde 30'lara varan ergin arı kaybına sebebiyet vermektedir. Bu durum koloninin bal üretimine yetişememesini, dolayısıyla bal üretimi yapamamasını doğurmaktadır." ifadelerini kullandı.
Şahin, bir kovandaki arıların tamamen ölmesine arı ölümleri, belli bir kısmının ölmesine arı kayıpları denildiğini sözlerine ekledi.
- "İstanbul'da bu yıl arı ölümleri arttı"
İstanbul Arıcılar Birliği Başkanı Onur Çilenk ise Türkiye'de bu yıl arı kayıpları yaşandığını vurgulayarak, "Ayrıca bilinçsiz üretim de arı ölümlerine neden oluyor. Gün geçtikçe arı kayıplarımız artıyor. Bakanlığımız ilaçlama konusunda gerekli önlemleri alıyor ama çiftçilerimiz bilinçsiz davranıyor. Çiftçimizde 'ben bilirim' havası var. Çiftçilerimiz dikkat etmeli. Mevsimlerin değişmesi arı ölümlerine neden oluyor. Bu yaşanan durum üretici acısından büyük kayıptır. İstanbul'da bu yıl arı ölümleri arttı, yüzde 50 kaybımız var." değerlendirmesini yaptı.
- "Bal arıları sadece ekili kültür alanları için değil ekin ve yabanı bitkiler için de önemli tozlaştırıcıdır"
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Silici de bal arılarının dünyanın hemen her yerinde 125 milyon yıldan fazla bir süredir varoluşunun onun yaşam tarzı ve mükemmel organizasyonuna olduğu kadar ürünlerinin içerdiği kimyasal bileşenlere ve eşsiz biyolojik özelliklerine atfedildiğini ifade etti.
Ancak yakın zamanda yapılan izleme raporlarının koloni nüfusunun yıl içinde dalgalandığını, Türkiye'nin de içinde yer aldığı birçok bölge ve ülkede farklı seviyelerde koloni kayıplarının yaşandığını anlatan Silici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Arı kolonisi kayıpların sebepleri, Varroa paraziti, virüsler, böcek ve tarım ilaçları, yönetim uygulamaları, iklim değişiklikleri ve stres faktörlerinin bir kombinasyonu şeklinde kendini göstermektedir. Tabii ki bu koloni kayıpları hem polinasyon (tozlaşma) yetersizliği hem de bal ve diğer arı ürünlerinin üretim kaybıyla ekonomiye yansımaktadır. 2017 yılında alınan kayıtlarda bu kaybın Avusturya ve Çekya'da 20-30 milyon avro olduğu tahmin edilmiştir. Bal arıları sadece ekili kültür alanları için değil ekin ve yabanı bitkiler için de önemli tozlaştırıcıdır. Bu nedenle bu kayıpların tarımsal üretimdeki etkisi tahmin edilenden fazla olacaktır. Arı kayıplarının engellenmesi için iyi arıcılık uygulamalarının yaygınlaştırılması, yöresine uyum sağlamış bal arıları ile çalışarak en iyi Varroa tedavisini yaygınlaştırıp genetik iyileştirme programlarının geliştirilmesi, tarımsal ilaçların uygulanmasında gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir."