İran devlet televizyonunda Türk şair Fuzuli'ye hakaret edilmesi tepkilere neden oldu
- Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Rıza Heyet:- "İran'da devlete ait kurumlar veya basın organları aracılığıyla Türklere hakaret edilmesi ülke birliğine zarar veriyor"- İranlı Kaşkay Türkü şair Ayvazullah Seferikeşkülli:- "Devlet televizyonunda bizim irfan şairimize hakaret edilmesinin ardında Farsları üstün göstermeye yönelik bir tür ırkçılık yatmaktadır ki bu yaklaşım asla kabul edilemez"
İSTANBUL (AA) - MUSTAFA MELİH AHISHALI - İranlı akademisyen Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Rıza Heyet, İran devlet televizyonunda (IRIB) Türk şairi Fuzuli'ye hakaret içeren sözler kullanılmasına tepki göstererek, bu gibi sorumsuzca davranışların ülke birliğini olumsuz etkilediğini söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle dünyanın birçok yerinde olduğu gibi İran'da da eğitim bir süredir uzaktan yani televizyon ve internet aracılığıyla devam ediyor.
İran devlet televizyonunda 25 Nisan'da üniversiteye hazırlık kapsamında edebiyat dersi veren bir öğretmenin Fuzuli hakkında söylediği sözler ülkedeki Türklerin tepkisine yol açtı.
Bahsi geçen öğretmen devlet televizyonundan yayınlanan ders sırasında, "Fuzuli, (Farsçada her şeye burnunu sokan anlamına gelen) fuzuli mahlasını boş yere almamıştır. O, Saib Tebrizi'nin Farsça şiirlerine burnunu sokmuş ve Saib ne yazdıysa Fuzuli, Türkçe divanına kendi şiiriymiş gibi almıştır." ifadelerini kullanmıştı.
Saib Tebrizi'nin Fuzuli'den yaklaşık 40 yıl sonra dünyaya geldiği bilinmesine rağmen İranlı öğretmenin Fuzuli hakkında bu şekilde ifadeler kullanması tepkilere neden oldu.
Olaydan bir gün sonra İran devlet televizyonun konuyla ilgili özür mesajı yayınlaması da söz konusu tepkileri dindirmeye yetmedi.
Ülkede Fuzuli'ye hakaret konusu daha sıcaklığını kaybetmemişken, bir gün sonra yine devlet televizyonunda yayınlanan ilkokul ders programında "Geçmişteki Türk yöneticilerin özellikleri nelerdir?" sorusunun doğru cevabı olarak "Çölde gezen bedeviler" ifadesinin kullanılması dikkati çekti.
- "Türklere hakaret edilmesi ülke birliğine zarar veriyor"
İranlı akademisyen Dr. Mehmet Rıza Heyet, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İran'da devlete ait kurum veya basın organları aracılığıyla Türklere hakaret edilmesi ülke birliğine zarar veriyor." dedi.
İran'daki Türkler nazarında Fuzuli'nin önemine değinen Heyet, ülkede matbaanın kurulduğu 19. yüzyılın ortalarında, Tebriz matbaasında kısa sürede 14 kere Fuzuli'nin Türkçe divanı ve Leyla ile Mecnun eserinin basıldığını söyledi. O yıllarda okuma yazma oranındaki düşüklüğü hatırlatan Heyet, Fuzuli'nin kitaplarının o dönemde bu denli çok basılmasının İran'da Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerdeki halkın Türk şaire verdiği önemi ortaya koyduğunu ifade etti.
Heyet, şunları kaydetti:
"Fuzuli, İran Azerbaycan bölgesinde çok değer verilen bir Türk şairdir. 16. yüzyılda doğu Türklerinde nasıl Ali Şir Nevai meşhur olduysa, batı Türklerinde de Fuzuli meşhurdu. Fuzuli, Arapça, Farsça ve Türkçe eserler yazmıştır. En güçlü eserlerini Türkçede vermiştir. İran'da modern eğitime geçilmeden önce Tebriz gibi Türk şehirlerinde Fuzuli'nin eserleri ders kitabı olarak okutulurdu. 1979 devrimine kadar Fuzuli'nin Türkçe divanı İran'daki Türk bölgelerinde hemen hemen tüm evlerde bulunurdu. Kitapları, devrimden sonra da en çok basılan ve okunan kitaplar arasında yer aldı."
- "Sistematik bir asimilasyon faaliyeti yürütülüyor"
İran rejiminin Fars milliyetçiliği temelinde sistematik şekilde Türklere hakaret politikası yürüttüğünü savunan Heyet, "İran'da devlet organları eliyle ülkedeki Türklerin prestiji hedef alınıyor. Bu yolla sistematik bir asimilasyon faaliyeti yürütülüyor. Böylece toplumun Farslaştırılması hedefleniyor." iddiasında bulundu.
Devletin yayınladığı ders kitaplarında İran'ın son 1000 yılında sürekli "köle Türkler", "yabancı Türkler" ve "vahşi Türkler" vurgusu yapıldığını öne süren Heyet, şunları söyledi:
"İran'daki asimilasyon politikası devlet kanallarında, sinema ve çocuk programları ve gazetelerde farklı biçimlerde işleniyor. Türkler İran'da 1000 yıl devlet yönettikleri için en çok baskı da Türklere uygulanıyor. Türkçe konuşan insanların prestijini sarsmak için sürekli hakaret ediyorlar. Bu yolla özellikle gençleri, bir manada hakim ve prestijli dil olan Farsçaya mahkum etmek istiyorlar. Fuzuli'ye hakaret de bu zincirin bir parçasıdır."
Bahsi geçen olayın zamanlamasına dikkati çeken Heyet, söz konusu girişimin haziran ayında gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı seçim atmosferini kızıştırmak ve halkı sandığa çekmek için yapılmış olabileceğini belirtti.
Heyet, "Yakında Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. İran yönetiminin en büyük endişesi seçimlere katılım oranının düşük olması. Seçim atmosferini kızıştırmak ve bu yöntemle katılımı artırmak için toplum mühendisliği planları yapılıyor olabilir. Türklere hakaret içeren böyle bir program zamanlama açısından çok önemli. Fuzuli'ye hakarete tepki gösteren reformist bir Türk siyasetçi ortaya çıkabilir. Göreceği teveccühle cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olabilir. Böylece, bir taraftan İran'daki Türk seçmenin sandığa gelmesi sağlanırken, diğer taraftan reformistler arasından çıkacak bir Türk aday, reformistlerin zayıflamasına ve muhafazakarların güçlenmesine neden olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
İran'da devrimden bir süre sonra yönetimde Fars milliyetçiliği eğiliminin yükselişe geçmesiyle bazı meydanlara Firdevsi'nin heykelinin dikildiğini hatırlatan Heyet, "Türklerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerde ise halk bu uygulamaya karşı çıkarak Firdevsi yerine Fuzuli'nin heykelinin dikilmesini talep etti. Firdevsi şiirlerinde diğer milletlere hakaretler ederek ırkçılığı işlemiş, fakat Fuzuli tüm insanlığa kucak açarak irfani şiirler kaleme almıştır." şeklinde konuştu.
- "Fuzuli'ye hakaretin ardında ırkçılık yatıyor"
İranlı Kaşkay Türkü şair Ayvazullah Seferikeşkülli de İran devlet televizyonundaki Fuzuliye yönelik hakaretlerin ardında Farsları üstün göstermeye yönelik bir tür ırkçılığın yattığını söyledi.
Fuzuli'nin şiirleri ve İran Türkleri nezdindeki kıymetine değinen Seferikeşkülli, "Fuzuli, irfan içerikli şiirleriyle İran Türkleri ve araştırmacıları için çok önemli ve değerli bir şairdir. İran devlet televizyonunda bizim irfan şairimiz Fuzuli'ye hakaret edilmesinin ardında Farsları üstün göstermeye yönelik bir tür ırkçılık yatmaktadır ki bu yaklaşım asla kabul edilemez." dedi.
- "İran'da Firdevsi Farsları, Fuzuli de Türkleri temsil eder"
İran rejiminin Fars milliyetçiliğini ön plana çıkartarak ülkede yaşayan Türkler, Araplar, Kürtler ve Lorlar gibi etnik topluluklara Firdevsi'yi dayattığını savunan Seferikeşkülli, "İran'da Firdevsi ve Fuzuli siyasi semboller haline gelmiştir. İran'da Firdevsi Farsları, Fuzuli de Türkleri temsil eder. İran yönetimi, siyasi bir tutumla topluma Firdevsi'yi dayatmakta." şeklinde konuştu.
- İran'da son yıllarda Türklere yönelik hakaretlerden bazıları
Hükümete yakınlığıyla bilinen "İran" gazetesinde 12 Mayıs 2006'da "Türklerin hamam böceğine benzetildiği" karikatür yayınlanması üzerine birçok şehirde gösterileriler düzenlendi. Polisin müdahale ettiği olaylarda onlarca kişi gözaltına alındı.
İran devlet televizyonunda 6 Kasım 2015'te "Fetile" adlı çocuk programında bir Türk çocuğun dişlerini tuvalet fırçasıyla temizlemesi ve bu nedenle etrafa kötü koku yaymasıyla ilgili bir sahnenin yayınlanması da ülkede eleştirilere neden olmuştu.
İran İrşad ve Kültür Bakanlığı tarafından 20 Temmuz 2016'da yayınlanan "Tarheno" gazetesindeki "İrani Ma" (Bizim İran'ımız) başlıklı yazıda Firdevsi'nin Şahnamesi'nde Türklere yönelik hakaretlerin yer aldığı bir metne yer verilmişti.
Tasnim Haber Ajansı'nın internet sitesinde 20 Ağustos 2018'de yayınlanan "Ferzendet Kocaest, seri sofrayi beytül mal!" (Çocuğun nerede? Beytülmal sofrasının başında)" başlıklı karikatürde de ülkedeki Kaşkay Türklerinin çocukları "dolar yiyen koyunlara" benzetilerek tahkir edilmişti.
Milli Eğitim Bakanlığınca basılan ve halen ilkokul 5. sınıflarda okutulan tarih kitabının 94'üncü sayfasındaki "Vezirani Kardani İrani" başlıklı yazıda geçmişteki Türk yöneticiler, ülkeyi yönetebilme kabiliyetleri olmayan "çölde gezen bedevilere" benzetiliyor.