Marmara Denizi'nde Müsilaj Problemi ve Çözüm Önerileri Çalıştayı
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürü Eyyüp Karahan:- "Bakanlık olarak denizlerimizin kirliliğe karşı korunması için son derece kararlıyız. Her alanda planlı ve entegre çalışmalarımızı devam ettiriyoruz"- "Müsilaj problemine neden olan ana kaynakların, iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığının aşırı yükselmesi, Marmara Denizi'nin durgun yapısı, azot ve fosfor birikimleri olduğunu görüyoruz"- "Azot ve fosfor birikiminin neden olduğu kirliliğin ana kaynağının arıtılmadan denize verilen atık su olduğu da herkesin malumu. Bu husus bakanlığımızca belediyelerimize ve illerimize ocak ayı içerisinde bildirildi. Bunlarla ilgili gerekli dönüşüm çalışmalarının ivedilikle başlatılmasını istedik"
KOCAELİ (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürü Eyyüp Karahan, Bakanlık olarak denizlerin kirliliğe karşı korunması konusunda son derece kararlı olduklarını belirterek, her alanda planlı ve entegre çalışmalarını devam ettirdiklerini bildirdi.
Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj (deniz salyası) sorununun çözümü için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Marmara Belediyeler Birliği (MBB) merkezi yönetim, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlar birlikte hareket ederek geliştirilecek ortak eylem planı kapsamında Bakanlık ve MBB'nin iş birliğiyle çevrim içi düzenlenen "Marmara Denizi'nde Müsilaj Problemi ve Çözüm Önerileri" başlıklı çalıştayın açılışında konuşan Karahan, Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj sorununa çözüm aramak için bir araya geldiklerini söyledi.
Doğal kaynaklardan biri olan denizlerin yönetiminde temel ilkenin, koruma ve kullanma dengesi olduğuna işaret eden Karahan, herkesin ortak değeri olan denizleri, ülkenin kalkınması için en doğru şekilde kullanacaklarını kaydetti.
Karahan, Bakanlık olarak sürdürülebilir kalkınma ilkeleri ve koruma ve kullanma dengesi içerisinde çevre alanında önemli çalışmalar yaptıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Atık su yönetiminde yapılan çalışmalar sonucunda 2020 yılı sonu itibarıyla 1170 atık su arıtma tesisiyle toplam belediye nüfusunun yüzde 89'una atık su arıtma hizmeti verilmektedir. Bu 1170 tesisin, 249'u Marmara Denizi kıyısında yer almaktadır. Marmara Havzası'nın, toplam belediye nüfusunun yüzde 99,9'una, Susurluk Havzası'nın yüzde 91,3'üne atık su arıtma hizmeti veriliyor. Bu oranlara, ön arıtma olarak nitelendirilen derin deniz deşarjı sistemleriyle verilen atık su miktarları da dahil. Alıcı ortamın su kalitesinin yükseltilmesi ve doğal kaynaklarının korunması amacıyla atık su tesisini, mevzuata uygun çalıştıran yerel yönetimlere Bakanlığımızca 2011'den itibaren enerji teşviki verilmektedir. Bu kapsamda 2020'de 153 milyon lira destek verdik. 2021'de de bu desteğin hesaplarımıza göre 250 milyon liraya ulaşması beklenmektedir."
- "2 yılda 85 bin ton deniz çöpünü toplayarak bertaraf ettik"
Bakanlık olarak atık suları alternatif su kaynağı olarak değerlendirdiklerini aktaran Karahan, bugün itibarıyla arıtılmış atık suların kullanım oranının yüzde 3,2'ye yükseldiğini bildirdi.
Karahan, Bakanlığın stratejik hedefleri doğrultusunda 2023 yılı sonu itibarıyla bu oranın yüzde 5'e yükselmesi için çalışmaların devam ettiğini kaydetti.
Doğaya atılan her atığın bir şekilde denize ulaştığının bilincinde olduklarına işaret eden Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bu kapsamda, daha önce Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin himayelerinde başlattığımız Sıfır Atık kampanyasına ilave olarak, 2019'da Sıfır Atık Mavi projesini başlattık. 2019'dan bugüne, 2 yılda 85 bin ton deniz çöpünü toplayarak bertaraf ettik. Yine plajlarımızda mavi bayrak sayımızı hızla artırıyoruz. Bu anlamda İspanya ve Yunanistan'la bir yarışımız var. Şu anda dünyada üçüncü sıradayız, 519'a çıkardık bunu. Hedefimiz 2023'te mavi bayrakta dünya birincisi olmak. Yine gemi ve kıyı tesislerinden kaynaklanabilecek kirlenme ve kaza risklerine karşı ulusal ve bölgesel kıyı bazlı acil müdahale planlarımızı hazırladık. Yine kara sularımızda faaliyet gösteren gemilerden kaynaklanan atıkları 321 atık tesisimizde toplayıp bertaraf ediyoruz. Bu konuda belediyelerimizle ortak çalışmalarımız var."
Karahan, iklim değişikliğine uyum sağlamak için İklim Değişikliği Stratejik Eylem Planlarını 2030 ve 2050 hedefleriyle güncellediklerini, denizle ilgili her alanda çalışma yaptıklarını anlattı.
Marmara Denizi'ne kıyısı olan illerde toplam 92 sürekli atık su izleme sistemi bulunduğunu aktaran Karahan, toplam 364 izleme noktasında denizlerin kirlilik durumunu izlediklerini belirtti.
Karahan, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü desteğiyle Marmara Denizi'nde artan kirlilik yüklerini ve değişen iklim koşullarını göz önüne alarak çözüm önerilerini üretecek Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi'ni yürüttüklerini belirtti.
- "Müsilaj denilen ciddi bir deniz kirliliği sorunuyla karşı karşıya kaldık"
Ülkenin 3 tarafını çevreleyen denizlerin, ulaşım, balıkçılık ve turizm gibi amaca hizmet ettiğini, bunun sosyoekonomik açıdan önemli olduğunu anlatan Karahan, Marmara Denizi'nin etrafında yaşayan nüfustan, endüstriyel faaliyetlerden ve tarımsal faaliyetlerden diğer denizlere göre daha fazla etkilendiğini söyledi.
Karahan, bu durumun Marmara Denizi'nin ekolojisine önemli oranda baskı oluşturduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu baskılar sonucunda müsilaj denilen ciddi bir deniz kirliliği sorunuyla karşı karşıya kaldık. Müsilajın, deniz yüzeyinde ve deniz dibinde geniş alanları kaplayarak görsel ve ekolojik hasarlara yol açtığını da görüyoruz. Müsilaj problemine neden olan ana kaynakların, iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığının aşırı yükselmesi, Marmara Denizi'nin durgun yapısı ve azot ve fosfor birikimleri olduğunu görüyoruz. Bu ilk ikisine çok müdahale etme şansımız yok. Bilim adamlarının da verdiği bilgileri dikkate aldığımızda, bu problemin yönetilebilen tek kaynağının azot ve fosfor birikiminden kaynaklanan kirlilik olduğunu değerlendiriyoruz. Azot ve fosfor birikiminin neden olduğu kirliliğin ana kaynağının arıtılmadan denize verilen atık su olduğu da herkesin malumu. Bu husus, yapılan izleme ve değerlendirme çalışmaları sonucunda da Bakanlığımızca belediyelerimize ve illerimize ocak ayı içerisinde bildirildi. Bunlarla ilgili gerekli dönüşüm çalışmalarının ivedilikle başlatılmasını istedik."
- "Tüm paydaşlar el birliğiyle sorunu çözmek adına her türlü sorumluluğu üstlenmelidir"
Karahan, deniz kirliğine etki eden bir unsurun da tarımsal kaynaklı kirlilik olduğuna işaret ederek, bunun önüne geçilmesinin önem arz ettiğini vurguladı.
Balık popülasyonu ve biyoçeşitliğin korunması konusunda çeşitli adımların atılmasına ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Karahan, şu ifadeleri kullandı:
"Bakanlık olarak denizlerimizin kirliliğe karşı korunması için son derece kararlıyız. Deniz çöplerinden atık su yönetimine, atıkların geri kazanımından acil müdahaleye, deniz eko sistemlerimizin korunmasından bütünleşik kıyı alanları yönetimine, planlı şehirleşmeden kıyı habitatlarının korunmasına, denizlerdeki kirlilik izleme çalışmalarından gemilerden atık alınmasına kadar her alanda planlı ve entegre çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bakanımız Murat Kurum'un da sürekli dile getirdiği gibi çevresel konuların tüm tartışmaların üzerinde bir konu olduğunu dikkate alarak, tüm paydaşlar el birliğiyle bu sorunu çözmek adına her türlü sorumluluğu üstlenmelidir. Bakanlığımızın tüm birimleri, başta yerel yönetimler olmak üzere tüm paydaşlara her türlü desteği vereceğinin bilinmesini isterim. Marmara Denizi'nin gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde taşınabilmesi ve çalışmaların entegre bir yapı içerisinde devam ettirilebilmesi için bugün bir araya geldik. Daha temiz denizler için attığımız bu adımların ülkemize faydalı ve hayırlı olmasını diliyorum."