Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Osmanlı tarihi yazımı konusunda açıklamalarda bulundu:
- "Birçok Türk tarihçinin, Batılıdan daha olumsuz yaklaşımla veya ideolojik bir saplantı içerisinde tarihi gerçekleri manipüle ettiği görülmektedir"- "20. yüzyılda biz çok büyük kırılmalar yaşadık. Geçmişe ait değerlerimiz, kurumlarımız, şahsiyetlerimiz açısından git geller yaşadık. Gerçek manada tarihimiz ve değerlerimizle yüzleşemedik"
İSTANBUL (AA) - İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli, "Osmanlı döneminde özellikle İslam dünyasında, toplu biyograf yazımı fevkalade gelişmiş mükemmel örnekleri ortaya konulmuş bir edebi türdür. Toplu biyografi anlamında 20'den fazla kavram geliştirilmiş, kullanılmış olmasına rağmen bugün bunların hiçbirini bilmiyoruz." dedi.
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz ile birlikte TRT2'de "Tarih Söyleşileri" programını hazırlayıp sunan Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Osmanlı tarihi hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Osmanlı tarihçiliği açısından Batılı meslektaşlarının ciddi çalışmalar yaptığını belirten İpşirli, "Farklı ve olumsuz bazı yaklaşımları olmaktadır. Birçok Türk tarihçinin, Batılıdan daha olumsuz yaklaşımla veya ideolojik bir saplantı içerisinde tarihi gerçekleri manipüle ettiği görülmektedir." diye konuştu.
İpşirli, Osmanlı döneminde tarih yazanların hepsinin birer meslekleri olduğunu hatırlatarak, çoğunun tarihe olan merakı veya kabiliyetleri sebebiyle bu işi yaptıklarını söyledi.
- "İslam dünyasında, toplu biyograf yazımı fevkalade gelişmiş bir edebi türdür"
Osmanlı tarih yazarlarının çok seçkin insanlar olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Mehmet İpşirli, şunları kaydetti:
"Altı asırlık bir dönemde büyük Osmanlı coğrafyasını düşünecek olursanız, bu kimselerin nadir yetişen dönemin aydınları olduğu gerçeği anlaşılır. Bu eserleri okurken, değerlendirirken birçok toplumsal siyasal gerçeği dikkate almak lazım. Sathı okuma ile onların dünyalarını, ne söylemek istediklerini, tam olarak anlamak mümkün olmayabilir. Bu insanlar hiçbir şey yapmamış olsa bile Türkçemize yaptıkları hizmet çok önemlidir. Türkçe'nin kelime ve kavram olarak gelişmesine büyük katkılar sağladılar."
İpşirli, biyografi yazımının İslam toplumları için önemli bir husus olduğuna değinerek, "Biyografi yazmak derken iki ayrı türü öncelikle belirtmek gerekir. Bir kişinin hayat hikayesini yazmak ile toplu biyografi yazmak iki ayrı türdür. Osmanlı döneminde özellikle İslam dünyasında, toplu biyograf yazımı fevkalade gelişmiş mükemmel örnekleri ortaya konulmuş bir edebi türdür. Toplu biyografi anlamında 20'den fazla kavram geliştirilmiş, kullanılmış olmasına rağmen bugün bunların hiçbirini bilmiyoruz, kullanmıyoruz. Özgeçmiş veya biyografi diyoruz. Bu varlık içinde yokluk anlamına gelmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Mehmet İpşirli, TRT 2'nin başarısına da değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TRT'nin, bu şekilde kültür sanat ağırlıklı bir kanalının olması elbette gerekli. 20. yüzyılda biz çok büyük kırılmalar yaşadık. Geçmişe ait değerlerimiz, kurumlarımız, şahsiyetlerimiz açısından git geller yaşadık. Gerçek manada tarihimiz ve değerlerimizle yüzleşemedik. TRT 2'nin programlarında ideolojiden uzak, kültür, sanat ve tarih alanında bizim değerlerimizi işleyen programlarını beğeniyorum. TRT 2'de yer yer Batı kültür ve sanatına ait programların yer almasını da olumlu buluyorum. Çünkü Batı'yı gerçek kimliği ve değerleri ile tanıyamadık."