Sinema filmlerinin belirlenen işaret ve ibarelere uygun olarak gösterilmesi, Anayasaya uygun bulundu
- Anayasa Mahkemesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından değerlendirmesi ve sınıflandırması yapılan filmlerin, aldıkları işaret ve ibarelere uygun olarak gösterileceğini öngören kanun hükmünün iptal istemini reddetti- Gerekçeden:- "Kuralla getirilen zorunluluk, kamu düzeni ile ailenin ve çocukların korunması amacına ulaşılması bakımından elverişli ve gereklidir"
ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından değerlendirmesi ve sınıflandırması yapılan sinema filmlerinin, aldıkları işaret ve ibarelere uygun olarak gösterilmesini öngören kanun hükmünü Anayasaya uygun buldu.
CHP, 7163 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açtı.
Dava dilekçesinde, Bakanlıkça değerlendirmesi ve sınıflandırması yapılan filmlerin ilgili etkinliklerde aldığı işaret ve ibarelere uygun olarak gösterilmesine ilişkin zorunlulukla Bakanlığın izin vermediği, onaylamadığı eserin ticari dolaşımının ve gösteriminin engellenebileceği belirtildi.
Bu durumun, "sanatçıları Bakanlığın onaylayacağı eserleri yapmaya yönlendirmesine ve sinema filmlerinin Bakanlık iznine tabi kılınmasına neden olduğu" savunulan dilekçede, kuralların Anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldü.
- Oy birliğiyle reddedildi
Anayasa Mahkemesi, oy birliğiyle kanunun ilgili maddelerinin iptal istemlerini reddetti.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, sinema yayınlarının, Anayasanın 26. maddesindeki ifade özgürlüğü kapsamında güvence altında olduğu vurgulandı.
Anayasanın 27. maddesinde de herkesin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahip olduğunun hükme bağlandığı hatırlatılan gerekçede, dava konusu kuralın, filmlerin izleyici kitlesini belirleyici bir etkisi olduğundan ifade ve sanat özgürlüklerini sınırladığı aktarıldı.
Gerekçede, ifade ve sanat özgürlüklerine getirilen sınırlamanın, kanunla yapılmasının, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği vurgulandı.
Dava konusu kuralda, Bakanlıkça değerlendirmesi ve sınıflandırması yapılan filmlerin ilgili etkinliklerde, aldığı işaret ve ibarelere uygun olarak gösterilme yükümlülüğünün, herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği aktarılan gerekçede, kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı kaydedildi.
Anayasanın 41. maddesinde, aile ve çocukların korunmasının devletin yükümlülükleri arasında sayıldığına işaret edilen gerekçede, şu tespitler yapıldı:
"Kuralla getirilen zorunluluk, eserin barındırdığı unsurların izlenmeden öngörülmesine ve böylece hitap edilen izleyici kitlesinin önceden bilinmesine imkan tanımak suretiyle kamu düzeni ile ailenin ve çocukların korunması amacına ulaşılması bakımından elverişli ve gereklidir.
Sinema filmlerinin değerlendirilmesi ve sınıflandırılması faaliyetinin, kamu düzeni, küçüklerin ve gençlerin ruh sağlığının ve Anayasa'da öngörülen diğer ilkelerin korunmasına yönelik olduğu anlaşılmıştır. Kuralla hedeflenen kamu yararı ile ifade ve sanat özgürlüklerine ilişkin kişisel yarar arasında makul dengenin de gözetildiği ve kuralın orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı sonucuna ulaşılmıştır."