Tarihçi ve yazar Dr. Sait Başer, Çarşamba Sohbetlerine konuk oldu:
- "Türk Devleti aslında törenin devletidir. Biz bugün soy ismi üzerinden adlandırmaya daha yatkın olduğumuz için böyle söylüyoruz. Esas itibariyle bizim devlet geleneğimiz bir töre kurumlaşması olayıdır. Devletsiz olamayız, bir devlet yıkıldığında büyük bir telaşla yeni bir devletin kurulmasının sebebi de töreyi ayakta tutma çabasıdır"
İSTANBUL (AA) - Türk Edebiyatı Vakfının "Geleneksel Çarşamba Sohbetleri"ne tarihçi ve yazar Dr. Sait Başer konuk oldu.
Vakfın sosyal medya hesaplarından çevrim içi yayınlanan "Türk Töresi ve Milli Egemenlik" konulu programı, Saadet Örmeci yönetti.
Dr. Sait Başer , "Töre'nin Türk'ü, Türk'ün Müslümanlığı" adlı çalışmasında "Türk töresi" yerine özellikle "Törenin Türk'ü" ifadesini kullandığını çünkü Türk'ün töreyi değil, törenin Türk'ü belirleyip tarif ettiğini söyledi.
Türk kelimesinin etimolojisinin "töre"den geldiğini ve "törelenmiş insan" anlamına geldiğini dile getiren Başer, "Türk kelimesi soy yönü itibariyle kullanılıyor ama soy anlamını töre içerisinde geçen binlerce yıllık bir tarih kazandırıyor. Yani töre içinde yürüyen bir toplum var." diye konuştu.
Törenin babadan oğula devam eden bir gelenek olduğunu ve töre geleneğinin Hunlara kadar izi takip edilebilen bir büyük gelenek olduğunu belirten Başer, bu süre zarfında töre içerisinde yaşayan insanların bir soy niteliğiyle ve soy sıfatıyla da anılmasının da gayet doğal olduğunu ifade etti.
Töre içerisinde geçen asırların kazandırdığı Türk sıfatının törenin önüne konulduğunu söyleyen Başer, "Töreden daha öncelikli görerek Türk töresi diyoruz. Bu kullanılabilir ama işin aslı Türk'ün töresi değil, törenin Türk'ü vardır." diye konuştu.
Başer, Türk'e mahiyetini kazandıran şeyin töre olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bizim Türk'e gördüğümüz tecelliyatı, fenomenleri soyutlayıp bir hikmet sistemine dönüştürecek olursak karşınıza töre çıkar. Türk civanmerttir, fedakardır, vatanseverdir, toplumun hizmetinde olmayı çok değerli bulur. Türk'ün hayat geleneğinde hizmet fikri vardır. Türk misafirperverdir, vermeyi sever. Sömürmekten ziyade insanlığa hizmet etmeyi, kendi hakkından vazgeçmeyi tercih eder. Bunları alt alta topladığınız vakit önünüze çıkan o ilkeler bütünü, hep varlığını töreden alır."
- "Türk kültüründeki adalet duygusunun kaynağı da töredir"
Törenin türeyişin hikmeti demek olduğunu ve türemek fiilinden geldiğini anlatan Başer, şunları kaydetti:
"Töreyi nesnel bir varlık olarak gösteremeyiz ama bizim takip edebileceğimiz son derece net ve açık tarihsel bir varlık söz konusudur, o da Türk Devleti'dir. Türk Devleti aslında törenin devletidir. Biz bugün soy ismi üzerinden adlandırmaya daha yatkın olduğumuz için böyle söylüyoruz. Esas itibariyle bizim devlet geleneğimiz bir töre kurumlaşması olayıdır. Devletsiz olamayız, bir devlet yıkıldığında büyük bir telaşla yeni bir devletin kurulmasının sebebi de töreyi ayakta tutma çabasıdır. Töre, devletle ayağa kalkar ve devletin şahsında ve kurumlarında görünür hale gelir. Onun için Türk Devlet geleneği, kutlu bir gelenek olarak kabul edilmiştir."
Divanu Lugati't-Türk'teki "Zorbalık kapıdan girerse töre bacadan kaçar" atasözünü anımsatan Başer, törenin devlet sayesinde ayakta kaldığını, devlet çöktüğünde töre ve dolayısıyla adalet sistemi de işlemediği için zulmün başladığını ifade etti.
Başer, "Kutadgu Bilig'te de şöyle bir cümle var; 'Zulüm yanan ateştir, töre sudur.' Yani törenin girdiği yerde zulüm ateşi söner der. Yani Türk kültüründeki meşhur adalet duygusunun kaynağı da töredir. Bugün bizim Türk kültürü dediğimiz bütün unsurlar töreden gelmektedir. Türkçe törenin dilidir, Türk mimarisindeki estetik form töreden gelmektedir. Halımızın, kilimimizin deseni, o damgalar töreden gelmektedir. Coğrafyayı değerlendiriş biçimimiz töreden gelmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
"Türk Töresi ve Milli Egemenlik" başlıklı söyleşinin tamamı Türk Edebiyatı Vakfının YouTube hesabında izlenebilir.