TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu toplandı
- Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın:- "Enerji endüstrisinde en fazla iklim riskine maruz kalacak bölgeler, başta Marmara Bölgesi olmak üzere Ege, Karadeniz ve Akdeniz gibi kıyı bölgeleridir"- Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Çiçek:- "İklim değişikliği ile önümüzdeki dönemde kuraklığın sıklık ve şiddetinin artacağı bilinci oluşturulmalı"
TBMM (AA) - Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın, "Enerji endüstrisinde en fazla iklim riskine maruz kalacak bölgeler, başta Marmara Bölesi olmak üzere Ege, Karadeniz ve Akdeniz gibi kıyı bölgeleridir." dedi.
TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı.
Ankara Üniversitesinden Prof. Dr. İhsan Çiçek, Prof. Dr. Mehmet Somuncu, Prof. Dr. İlkay Dellal ile Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın komisyon üyelerine sunum yaptı.
Prof. Dr. Aydın küresel iklim değişikliğinin enerji sektörüne etkisine işaret etti.
Enerji sektöründe iklim riski ve uyumu için öncelikle elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımına odaklanılması gerektiğini söyleyen Aydın, "Enerji endüstrisinde en fazla iklim riskine maruz kalacak bölgeler, başta Marmara olmak üzere Ege, Karadeniz ve Akdeniz gibi kıyı bölgeleridir." dedi.
Aydın, iklim riskini değerlendirmek ve sektördeki iklime dayanıklı yatırımlar için proje düzeyinde ve yerel bir planlama yaklaşımı sağlanması gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Çiçek ise Türkiye'deki kuraklık riskine değinerek yeni bir afet kanunu çıkarılması gerektiğini söyledi.
Atmosferik ve hidrolojik ölçümleri yapacak tek bir kurum oluşturulmasını talep eden Çiçek şu önerilerde bulundu:
"Yerinden yönetimi havza bazlı hale getirip her havza için su yönetiminden sorumlu koordinatör vali atanmalıdır. Kuraklık yönetim planlarında kurumların sorumlulukları mutlak belirlenmeli. Sadece meteorolojik kuraklık değil tarımsal kuraklık da izlenmeli bunun için toprak nemi gözlemleri yapılmalı. Planlara paydaş katkısı muhakkak sağlanmalı ve paydaşlarda kuraklık ile ilgili bilinç yaratılması ve gerekli eylemler hakkında eğitimler yapılmalı. Tarım Sigortaları Kanunu kuraklıktan etkilenen hayvanları kapsıyor ama tarım ürünü kayıplarını da kapsayacak düzenlemeler yapılmalı. Tarım, tatlı su ve sanayideki kayıp kaçak oranları düşürülmeli. İklim değişikliği ile önümüzdeki dönemde kuraklığın sıklık ve şiddetinin artacağı bilinci oluşturulmalı. Orta vadeli kuraklık tahmini yapılmalı ve bunun için model oluşturulmalı."
Prof. Dr. Somuncu ise iklim değişikliğinin Türkiye turizmine etkisini anlattı.
Somuncu, turizm sektörünün, iklim değişikliğine karşı son derece duyarlı ve bundan olumsuz yönde etkilenen ekonomik sektörlerden biri olduğunu dile getirdi.
Mehmet Somuncu, ülke düzeyinde, bölgesel ve yerel ölçeklerde turizm sektörünün iklim değişikliğine karşı etkilenebilirliği ve riskleri belirlemek için çalışmaların yapılması gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin yılda ortalama 30 milyar dolar döviz girdisi olduğuna dikkati çeken Somuncu, "Turizm sektöründen kaynaklanan emisyonların azaltılması yönünde planlı bir çaba ve çalışma içinde olmalıyız. İklim değişikliğinin turizm sektörü üzerindeki kısa, orta ve uzun vadeli etkilerine uyum sağlamak gerekmektedir." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Dellal ise iklim değişikliğinin tarıma etkisine değinerek, gelecekte tarım sektöründe girdi fiyatlarında artışın maliyetlere ve fiyatlara yansıyacağı, bu durumun da gıda erişiminde sorunlara neden olabileceği uyarısında bulundu.
Tarımda dönüşümün bir ihtiyaç haline geldiğini ifade eden Dellal, doğal kaynakların kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.