Tiyatro oyuncusu Birol Cürgül'den Dünya Tiyatro Günü değerlendirmesi:

- "Tiyatro, bir salonda kendi sihir alanında, ışığıyla, sesiyle, ortamıyla, koltuğuyla, sahne yüksekliğiyle, seyirci mesafesiyle ve seyirciyle oyuncunun bütünleştiği ve izleyicinin 5 duyu organına aynı anda etki ettiği bir yer"- "Tiyatroda sadece hikayelerimizi değil anlatım ve ifade biçimimizi de oluşturmamız gerekiyor"- "Bizim tiyatromuza, kendi kültürümüze, düşüncemize, yaşam biçimimize ve değerlerimize yönelik yeni ve farklı bir bakış açısı oluşturmalıyız. Yerli ve milli dediğimiz şey bunun karşılığı aslında. Ama biz ülkemizde maalesef bu anlamda yeterince altyapı oluşturup, kendi tiyatro dilimizi, anlatma biçimimizi çok fazla ön plana çıkarabilmiş değiliz"

25.03.2021, 12:39 Genel
Tiyatro oyuncusu Birol Cürgül'den Dünya Tiyatro Günü değerlendirmesi:

İSTANBUL (AA) - AHMET ESAD ŞANİ - Yakaza Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Birol Cürgül, insan hayatında her zaman tiyatronun var olduğunu söyleyerek, "Tiyatro, insanı insana anlatan bir sanat dalıdır. O yüzden tiyatroya her zaman ihtiyacımız var." dedi.

Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla AA muhabirine açıklamada bulunan Cürgül, 1994'ten bu yana tiyatroyla meşgul olduğunu oyunculuk, yönetmenlik ve yazarlık yaptığını, 2005'ten itibaren de Yakaza Tiyatrosu ekibiyle yurt içinde ve dışında oyunlar sergilediklerini dile getirdi.

Cürgül, oyuncular için 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nün önemli bir tarih olduğunu dile getirerek, "Tabii tiyatro, tiyatroseverlerin hayatında 365 gün, muhakkak bir şekilde var fakat o gün tiyatroculara, tiyatrolara, tiyatroseverlere ayrılmış." şeklinde konuştu.

Pandemi dolayısıyla 2020'de olduğu gibi bu yıl da pek çok tiyatronun 27 Mart'ta perde açamayacağına işaret eden Birol Cürgül, insanların salgın tedbirleri nedeniyle dışarı çıkmaktan ve kalabalığa girmekten çekindiğinin altını çizerek, en kısa zamanda insanların tiyatro salonlarına gitmeye başlamasını arzu ettiklerini vurguladı.

- "Tiyatrolarımızın hemen hemen hepsi desteklerden yararlandı"

Kültür ve Turizm Bakanlığının özel tiyatrolara verdiği desteğe değinen Cürgül, "Bu süreçte tiyatrolar perdelerini açamıyor, oyun organizasyonları yapamıyor, seyirciyle yeterince buluşma imkanı bulamıyor. Dolayısıyla bu işin oyuncu ve tiyatro ekipleri açısından manevi hazzı yanında bir de maddi boyutu var. Bu sektörde oldukça fazla insan çalışıyor, emek veriyor ve bunca insan bu süreçte tabii ki bir nevi işsiz kalmış oluyor." diye konuştu.

Oyuncu Cürgül, Bakanlığın sektör temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantılar sonucu alınan kararlar kapsamında, 3 farklı alanda tiyatrolara destek sağlanmasının gündeme alındığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Biri turne desteği şeklindeydi yani tiyatro ekiplerinin başka bir ilde turneye gidip orada peş peşe iki gün oyun oynamaları, sahne almaları sağlandı. Bu Bakanlığın desteğiyle gerçekleşti. Bunun dışında oyun videolarının üç kamerayla farklı açılardan çekilerek bir video arşivi oluşturulması imkanı oluştu. Bir de sesli tiyatro dediğimiz radyo tiyatrosuna benzer, tiyatro oyunlarının seslendirilerek bir bütün halinde Bakanlığa verilmesi şeklinde üç ayrı destek paketi açıklandı ve bildiğim kadarıyla aktif tiyatrolarımızın hemen hemen hepsi bunlardan herhangi birine başvuruda bulundu ve bu desteklerden yararlandı."

Tiyatroların bu destekle ayakta kalmasının mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Cürgül, "Ama en azından ufak da olsa bir can suyu, moral motivasyon desteği oldu diyebiliriz. Biz de bu kapsamda İstanbul'dan Konya'ya, Konya Devlet Tiyatroları sahnesine Bir Kuyu Üç Yusuf adlı oyunumuzu götürdük. Ekibimizle birlikte, 2 gün Konya seyircisiyle oyunumuzu buluşturduk. Tabii çok fazla seyirci olmuyor bu süreçte ama gelenlerle birlikte biz tiyatro hazzımızı, seyirciyle buluşmanın mutluluğunu yaşadık." dedi.

- "İnternetten izlediğimiz oyunlar aynı hazzı vermiyor"

Birol Cürgül, salgın döneminde tiyatro oyunlarının çeşitli dijital ortamlarda yayınlanmasına ilişkin "Tabii sahnelerde seyirciyle buluşamayınca birçok tiyatro ekibi başka arayışlar içerisine girmek zorunda kaldı." ifadelerini kullandı.

Salgın döneminde insanların pek çok ihtiyacını internet üzerinden karşılamaya başladığını dile getiren Cürgül, şöyle devam etti:

"Bazı tiyatrocu arkadaşlar ve tiyatrolar bunu denemek istedi. Mevcut salonlarda oynanan standart oyunların tiyatroda oynanması aslında çok da verimli olmuyor ama sadece internete özel bir çalışma yapan ekiplerin yaptığı işler belki daha faydalı olabiliyor diye düşünebiliriz. Çünkü neticede tiyatro, bir salonda kendi sihir alanında, ışığıyla, sesiyle, ortamıyla, koltuğuyla, sahne yüksekliğiyle, seyirci mesafesiyle ve seyirciyle oyuncunun bütünleştiği ve izleyicinin 5 duyu organına aynı anda etki ettiği bir yer. Seyirciler bile birbirlerinden etkilenir. Seyirci, salonda sadece sahnedeki oyuncudan veya gösterilen şeyden değil, bir başka seyircinin nefesinden, gülüşünden, sessizliğinden hatta koltuk gıcırtısından bile etkilenir."

Cürgül, internet üzerinden oyun izlerken eksik kalan duygulara işaret ederek, "Yani tiyatro bir sihir ortamı aslına bakarsanız çünkü yaşadığımız hayatın dışına çıkıp hangi koltukta oturduğumuzu unutup başka bir dünyanın, evrenin içerisine girdiğimiz bir alan tiyatro. O nedenle hiçbir zaman internetten izlediğimiz oyunlar bize aynı duyguyu, aynı hazzı veremez. Hiçbir zaman internet üzerinden canlı oynanan veya kayıt edilip gösterilen oyunlar bize, salonda izlediğimiz oyunun hazzını veremez elbette." değerlendirmesinde bulundu.

Teknolojik gelişmelerin tiyatroyu nasıl etkileyeceğine ilişkin ise Cürgül, "Ben şahsen tiyatronun tiyatro olarak kalacağına, belli bir zaman belki zor ama sonrasında yine aynı şekilde devam edeceğine inanıyorum. Tiyatro tiyatrodur, sinema sinemadır, dizi film dizi filmdir, video film video filmdir. Bu arada belki tiyatroyla bunların arasında yeni bir formasyon, yeni bir format icat olunabilir. Yeni bir yöntem, tarz geliştirilebilir ki örneklerini yavaş yavaş görmeye başladık. Sadece tiyatrocuların, tiyatro izleyicilerine ulaşma çabasının bir sonucu olarak yeni bir format ortaya çıkıyor diyebiliriz." ifadelerini kullandı.

- "Tiyatroya her zaman ihtiyacımız var"

Birol Cürgül, tiyatronun çok bilinen tanımıyla hayatın ve insanın aynası olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:

"Tiyatro insanı insana anlatan bir sanat dalı. O yüzden tiyatroya her zaman ihtiyacımız var. Tiyatro insan hayatında hep vardı yani belki şekli şemaili, yapılış biçimi farklıydı ama insanın var olduğu günden bugüne hep tiyatro vardı. Çünkü bir insan bir insana bir şekilde derdini, başından geçen bir olayı anlatırdı. Yaşadıklarını, hissettiklerini hissettirebilmek, kendisini anlaşılabilir kılmak adına karşısındaki kişi veya kişilere ve kendini ifade etme çabası hep vardı. Bu kah sahnede, kah bir kahve ortamında, kah bir köy meydanında, kah bir şehir meydanında olabilir. Bir şekilde insanoğlu derdini, meselesini, gayretini başka insanlara anlatmak ihtiyacı içerisinde olduğu için hep vardı. Bundan sonra da hep var olacak."

Tiyatronun gençler için dikkat çekici, farklı, rahat, huzurlu, ufuk açan ve kendi iç dünyalarında açılım sağladıkları bir alan olduğunun altını çizen oyuncu Cürgül, "Hayat tecrübesi sınırlı olan genç yaştaki arkadaşların farklı bir dünyayla karşılaştıkları ve onlarla o hisleri aracılığıyla yüzleştikleri, tanıştıkları bir alan. O yüzden gençler için hem zevkli hem farklı hem eğlenceli hem de kendi iç dünyalarını genişletici büyük bir dünya, tiyatro. Tiyatroda kendimizi bulabilirsek hayatta da kendimize iyi bir yer edinebiliriz. Bu bizim için bir kılavuz olabilir. Sanatın diğer alanları da aslında aynı vazifeyi görür ama tiyatro birçok sanat alanını içinde barındıran ana sanat dalı olduğu için her şey içerisindedir." diye konuştu.

Cürgül, tiyatronun daha zengin bir bakış açısı ve tarzı olduğunu, bu nedenle gençlerin oyuncu olmak için değil hayatı, kendini, karşısındakini, dünyayı ve evreni tanımak için tiyatroyla ilgilenmelerini tavsiye etti.

- "Farklı bir bakış açısı gelişmesi gerekiyor"

Her ülkenin kültürünün, yaşam biçiminin, meselelere bakış açısının ve yaklaşım tarzının farklı olduğunu vurgulayan sanatçı, şunları kaydetti:

"Bizim tiyatromuza, kendi kültürümüze, düşüncemize, yaşam biçimimize ve değerlerimize yönelik yeni ve farklı bir bakış açısı gelişmesi ve oluşması gerekiyor. Yerli ve milli dediğimiz şey bunun karşılığı aslında. Ama biz ülkemizde maalesef bu anlamda yeterince altyapı oluşturup, kendi tiyatro dilimizi, anlatma biçimimizi çok fazla ön plana çıkarabilmiş değiliz. Sahnelere, oyunlarımıza bakarsak önemli bir kısmının yabancı oyunların Türkçeye çevrilerek sahneye konulmasıyla meydana geldiğini görürüz."

"Tiyatroda sadece hikayelerimizi değil anlatım ve ifade biçimimizi de oluşturmamız gerekiyor" diyen Birol Cürgül, Kültür ve Turizm Bakanlığının yerli oyunlara verdiği desteklerin son yıllarda kayda değer bir artış gösterdiğine dikkati çekerek, Batılı oyunların uyarlanmasından çok, yerli dil oluşturulmasının önemine vurgu yaptı.

Tüm tiyatro camiasının "Dünya Tiyatro Günü"nü kutlayan Cürgül, "İnşallah salonların hınca hınç dolduğu, seyirciyle tiyatrocuların, tiyatro sanatının bir araya geldiği günler en kısa zamanda gerçekleşir. En kısa zamanda o günlere kavuşuruz diye dua ve temenni ediyoruz. Bir şekilde sanatla ve tiyatroyla hayata devam etmek, sahnelerde görüşmek üzere." diye konuştu.

banner1
Yorumlar (0)