Yemen'deki "Safer" petrol tankeri Kızıldeniz ve bölge için tehlike arz etmeye devam ediyor
- Periyodik bakımların 6 yıldır yapılmaması nedeniyle olası ekipman ve sistemsel arızalar Safer petrol tankerini petrol sızıntılarına, patlamalara veya yangınlara karşı savunmasız hale getiriyor- Olası bir sızıntının Kızıldeniz'deki ekosisteme vereceği zararın, çevrede yaşayan 30 milyon insanı etkileyeceği ifade ediliyor
İSTANBUL (AA) - MUHAMMED ES-SAMİİ - Yemen'in batı kıyısında, Kızıldeniz'deki Ras İsa Limanı yakınında uzun süredir demirli bulunan petrol tankeri "Safer", olası bir patlama veya sızıntı durumunda dünyanın en büyük çevre felaketlerinden birine yol açabilecek saatli bir bomba niteliği taşıyor.
Yemen hükümeti uzun süredir uluslararası toplumu Safer petrol tankeri krizinin çözümü için harekete geçmeye ve Husilere baskı yapmaya çağırıyor. Ancak kriz henüz çözülebilmiş değil ve tanker bölge için hala büyük tehlike arz ediyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 3 Haziran Perşembe günü Safer petrol tankeri sorunundan Husilerin sorumlu olduğunu ve tankerin arızalanması veya patlaması halinde ülke ve bölge için çevresel, ekonomik açıdan büyük bir insani felakete neden olabileceği konusunda ciddi endişelerin bulunduğunu belirtti.
BMGK daha önce de söz konusu meselenin çözümünü farklı tarihlerde birçok kez ele almış ancak bir sonuca ulaşılamamıştı. BMGK'nın tanker meselesinin çözümüne yönelik perşembe günü gerçekleştirdiği oturum ise Husilerin Safer petrol tankeri krizinin "çıkmaz sokağa" ulaştığı yönündeki açıklamasının ardından yapıldı.
- Safer petrol tankeri
Petrol aktarımı için depo olarak kullanılan ve 1 milyon varili aşkın petrol içeren Safer petrol tankeri, Husilerin kontrolündeki Hudeyde'de yer alan Ras İsa Limanı'nın 8 kilometre kuzeybatısında uzun süredir demirli bulunuyor.
Söz konusu bölgede 30 yılı aşkın süredir demirli olan Safer tankerinin mülkiyeti ise Safer Exploration & Production Operation Company'e (SEPOC) ait.
Yemen'de iç savaş patlak vermeden önce, Marib ve çevresindeki petrol sahalarından gelen petrolün depolanması ve ihraç edilmesi için kullanılan tanker, 2014 sonunda bölgeye hakim olan Husilerin eline geçti.
Yemen hükümeti "Husilerin 6 yıldır tankerin bakımının yapılmasına izin vermediğini" savunuyor, Husiler ise bunu yalanlıyor. Husiler "petrolün satışını ve gelirin hükümet ile aralarında bölüşülmesini" şart koşarken, Yemen hükümeti ise buna şiddetle karşı çıkıyor.
BM raporlarına göre, 1,1 milyon varilin üzerinde yük kapasitesine sahip Safer petrol tankerinin bölgede çatışmaların yoğunlaştığı 2015'ten beri periyodik bakımı yapılmıyor.
Gerekli bakımların yapılmaması nedeniyle olası ekipman ve sistemsel arızalar Safer petrol tankerini petrol sızıntılarına, patlamalara veya yangınlara karşı savunmasız hale getiriyor.
- Çevre felaketi tehlikesi
Uluslararası kurumlar, tankerden muhtemel bir petrol sızıntısı durumunda, tüm dünyanın zararına olabilecek bir çevre felaketi uyarısını defalarca dillendirdi. Bu bağlamda, BM'nin 30 Aralık 2020'de yayımladığı raporda, petrol sızıntısı durumunda insanlığa ağır sonuçlar getirecek bir çevre felaketi yaşanabileceği kaydedildi.
Öte yandan bağımsız uzmanların araştırmalarıyla ortaya çıkan raporda, büyük bir sızıntının Kızıldeniz'deki ekosisteme vereceği zarardan 1 milyon 600 bini Yemen'de olmak üzere bölgede yaşayan 30 milyon kişinin etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu ifade edildi.
Muhtemel sızıntının birkaç gün içinde Yemen'in batı kıyılarındaki avlanma sahalarına ulaşacağı aktarılan raporda, halihazırda nüfusunun yüzde 90'ının insani yardımlara ihtiyaç duyduğu ülkede tek geçim kaynağı balıkçılık olan kıyı halkının bu durumdan olumsuz etkileneceği vurgulandı.
Raporda dikkati çeken bir diğer uyarı ise, tankerin alev alması halinde çevredeki 8,4 milyon insanın kirli maddelerden yüksek düzeylerde etkilenebileceği.
Rapora göre en kötü senaryolardan biri de olası bir durumun sonuç itibarıyla Hudeyde Limanı'nın kapanmasına neden olması. Bu da ülkeye gelecek insani yardımların kesilmesi anlamına geliyor ki bu durumun petrol ve gıda fiyatlarında artış gibi muhtemel yansımaları sıralanıyor.
- Dünya ticaretinin uğrayacağı zarar
Ayrıca BM raporlarında, muhtemel bir durumdan Kızıldeniz'e kıyıdaş ülkelerden Cibuti, Eritre ve Suudi Arabistan'ın etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu, bunun dışında dünya ticaretinin yüzde 10'luk hareketini sağlayan deniz yolunda da aksamalar yaşanmasının hiç de uzak ihtimal olmadığı belirtiliyor.
Tüm bu muhtemel etkiler, ABD, İngiltere ve uluslararası örgütleri tankerin bakımının en kısa sürede yapılması gerektiği yönünde çağrılarda bulunmaya mecbur bıraktı.
Ayrıca, tüm uluslararası çevre toplantılarında da konu tartışıldı ve çözüm yollarına ilişkin görüşler ortaya konuldu.
- Felaket balıkçılara ulaşabilir
Yemen'deki sivil toplum kuruluşlarından "Yeşil Rüya Derneği" herhangi bir sızıntı durumunda ülkenin batı kıyılarındaki balıkçıların felaket beklentisi içinde olduğunu belirtiyor.
Dernek, Mart 2021'de yayımladığı raporda, ülkenin sahil kesiminde avlanan yaklaşık 126 bin Yemenli balıkçı bulunduğunu kaydediyor. Kızıldeniz'in batı kıyılarında geleneksel yollarca avcılık yapan Yemenli sayısının 78 bin olduğu belirtilen raporda, tüm bu insanların çalışma alanlarının büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor.
- Yemen'deki 100 ada zarar görür
Eski Yemen Petrol ve Maden Bakanı Evs el-Avd, Kasım 2020'de yaptığı açıklamada, herhangi bir sızıntı ya da patlamadan Yemen'e ait irili ufaklı 100'den fazla adanın çevre felaketi anlamında etkileneceğini kaydetti.
Eski bakan, yüzlerce balık çeşidinin yok olacağı anlamına gelen muhtemel bir felaketin on binlerce balıkçının da işinden olması anlamına geleceği uyarısında bulundu.
- Uygulanmayan anlaşmalar
Geçen yıldan bu yana BM ile Husiler arasında, Safer adlı tankerin bakımıyla ilgili birçok defa anlaşma yapıldığı ancak bunlardan hiçbirinin uygulama alanına geçmediği kaydediliyor.
BM, 13 Temmuz 2020'de Husilerden Safer petrol tankerindeki akaryakıtın durumuna ilişkin incelemelerde bulunmak üzere izin alındığını duyurdu.
Söz konusu duyurudan sadece günler sonra 22 Temmuz'da Husilerden gelen açıklamada, BM'nin anlaşmaya aykırı davrandığı, çözüm için üçüncü bir tarafın müdahil olmasını istediği kaydedildi.
Buna karşılık uluslararası yetkililer ise sorunun çözümüne ilişkin Husilerin bahaneler ürettiği yönünde açıklamalarda bulundu.
Daha sonra iki taraf arasında süren müzakereler sonucunda BM, 23 Kasım 2020'de uzman ekipler tarafından tankerde incelemelerde bulunması için Husilerden onay alındığını açıkladı ve Husiler de bu açıklamayı doğruladı.
Yine uluslararası uzman ve teknik ekiplerin 11 Ocak'ta tankere ulaşacağı açıklandıktan bir süre sonra 28 Ocak'ta icra sorunlarından dolayı ekiplerin gelişinin geciktiği duyuruldu.
BM üst düzey yetkililerinden yapılan açıklamalarda, BM ile Husiler arasındaki yaşanan anlaşmazlıkların sürdüğü çeşitli vesilelerle dile getirilmeye devam etti.
Görüşmelerin devam etmesine rağmen krizin çözümüne ilişkin henüz atılmış fiili bir adım bulunmuyor.
Bulunduğu yerde 6 yıldır herhangi bir bakım yapılmaksızın duran petrol tankeri Safer'in uzun süredir kaldığı yerde biriken gazların oldukça tehlikeli olduğu bilinmesine rağmen çözüme ilişkin henüz bir yeşil ışık görünmezken konunun askıda kalmayı sürdürmesi bekleniyor.