YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Er, "6. Avrasya Yükseköğretim Zirvesi"nde konuştu:
- "Geçen yıl 180 bin olan uluslararası öğrenci sayımız, bu yıl 210 binli rakamlara doğru yükselmiştir. Bu da pandemi döneminde sistemimize 40-45 bin yeni öğrencinin dahil olduğu anlamına gelmektedir"- "Yükseköğretim sistemimiz, almış olduğumuz kararlar ve uygulamalarımız neticesinde pek çok gelişmiş ülkenin yaşadığı sıkıntıları yaşamamıştır. Bunun en tipik göstergelerinden biri pandemi sürecinde yükseköğretimimizin uluslararası cazibe merkezi olma yolunda hız kesmemiş olmasıdır"
İSTANBUL (AA) - Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanvekili Prof. Dr. Rahmi Er, geçen yıl 180 bin olan uluslararası öğrenci sayısının, bu yıl 210 binli rakamlara yükseldiğini, bunun da pandemi döneminde sisteme 40-45 bin yeni öğrencinin dahil olduğu anlamına geldiğini belirtti.
Prof. Dr. Er, Avrasya Üniversiteler Birliğince (EURAS) "Mesafeleri Kaldırıyoruz" sloganıyla bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yerli yazılımcılar tarafından üretilen yüzde 100 yerli sanal platform üzerinden gerçekleştirilen 6. Avrasya Uluslararası Yükseköğretim Zirvesi'nde (EURIE-Online Summit 2021) konuştu.
Dünya Sağlık Örgütünce 11 Mart 2020'de küresel ölçekte salgın ilan edilmesi sonucu 300 milyonu aşkın insanın Kovid-19 nedeniyle bir anda kendilerini iş yerlerinin, akademisyenler ve öğrencilerin de sınıflarının dışında bulunduğunu ifade eden Er, eğitim, ekonomi, turizm gibi birçok sektörün süreçten ciddi biçimde etkilendiğine dikkati çekti.
Geride bırakılan bir yılın yükseköğretimde dijitalleşmenin vazgeçilemez bir eğitim enstrümanı olarak öne çıktığını gösterdiğini dile getiren Er, yükseköğretimde uzaktan eğitimin tamamen ön plana geçtiği, yoğun açık öğretim derslerinin büyük önem kazandığı bir dönemin yaşandığına işaret etti.
Er, Yükseköğretim Kurulu olarak Türk yükseköğretiminin bu süreci en az hasarla atlatabilmesi için hızlı karar alma kabiliyetiyle mevzuat değişiklikleri ve yetki devirleri de dahil olmak üzere bir dizi kararlar ve tedbirler aldıklarını, pandemide yükseköğretim alanında herhangi bir belirsizlik yaşanmasına müsaade etmediklerini belirtti.
Üniversitelerin de alınan kararlara uyum göstererek yüz yüze eğitimden, program türüne göre ya tamamen online ya da gerekli koruma tedbirlerini alarak seyreltilmiş sınıflarda karma hibrit eğitime geçtiklerini aktaran Er, şöyle devam etti:
"Yeni eğitim sürecine hızlı adaptasyonda Yükseköğretim Kurulu olarak 3 yıl önce başlatmış olduğumuz Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi'nin önemli katkıları olmuştur. Ayrıca, son yıllarda üniversitelerimizde açılan ve sayıları 120'yi bulan uzaktan eğitim merkezleri de yine adaptasyon sürecini kolaylaştırıcı bir işlev görmüştür. Diğer yandan, üniversitelerin uzaktan öğrenme ders içerikleri bağlamındaki ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla hemen başlangıçta YÖK bünyesinde Yükseköğretim Kurumları Dersleri Havuzu oluşturduk. 40 yıla yakın açık öğretim tecrübesine ve 2,5 milyonu aşkın öğrenciye sahip Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi gibi köklü üniversitelerimizin ders havuzlarında yer alan dijital ortamdaki bütün dersler YÖK bünyesinde oluşturulan bu havuza aktarıldı ve ihtiyaç duyan üniversitelerimizin erişimine açıldı. Daha sonra diğer üniversitelerin dijital ders malzemelerinin de bu havuza ilave edilmesi sağlandı. Ülkemizde yükseköğretim sistemimizin alt yapısının sağlamlığı, çeşitlilik süreçleri, merkez koordinasyon fakat esnek yönetim sistemi, üniversitelerimizin disiplinli bir şekilde hareket etme kabiliyeti bu zorluğun aşılmasında da önemli rol oynamıştır."
Prof. Dr. Er, YÖK olarak yaptıkları çeşitli anket sonuçlarının, online eğitim sürecinin birçok üniversitede başarıyla sürdürüldüğünü ortaya koyduğunu vurgulayarak, üniversite yöneticilerine ve akademisyenlere teşekkür etti.
- "Salgın döneminde uluslararası öğrencilerin Türk yükseköğretimine ilgisi arttı"
Gelinen noktada Türkiye'nin pek çok Avrupa ülkesine göre süreci yükseköğretim alanında çok başarılı yürüttüğünün, belirsizlik yaşanmasına fırsat vermediğinin ve en az mağduriyeti hedefleyen uygulamaları hayata soktuğunun görüldüğüne işaret eden Er, bunda mevcut merkezi yapı ile üniversitelerde esnek yönetim serbestliği tanımış olmalarının büyük payı olduğunu belirtti.
YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Rahmi Er, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Durum bizde böyleyken yükseköğretimde ileri olan pek çok ülkede bizdeki gibi merkezi yapıların bulunmaması dolayısıyla üniversitelerin uzun müddet konfüzyon içinde birbirinden çok farklı kararlar aldığına şahit olduk. Yükseköğretim sistemimiz, almış olduğumuz kararlar ve uygulamalarımız neticesinde pek çok gelişmiş ülkenin yaşadığı sıkıntıları yaşamamıştır. Bunun en tipik göstergelerinden biri pandemi sürecinde yükseköğretimimizin uluslararası cazibe merkezi olma yolunda hız kesmemiş olmasıdır. Bu dönemde pek çok Avrupa ülkesi ve Amerika büyük oranda uluslararası öğrenci kaybı yaşarken, uluslararası öğrencilerin Türk yükseköğretimine ilgisi bu dönemde tam tersine daha da artmıştır. Bunda elbette erişim kolaylığı bağlamında aldığımız çeşitli kararların ve üniversitelerimizin uluslararasılaşma gayretlerinin ve YÖK olarak düzenlediğimiz Study in Turkey YÖK Virtual Fair'in de etkisi de olmuştur. Geçtiğimiz yıl 164 ülkeden 40 bin aşkın katılımcının ziyaret ettiği sanal fuarımızda üniversitelerimiz potansiyel öğrencilere kendilerini tanıtma imkanı buldular. Sonuç olarak geçen yıl 180 bin olan uluslararası öğrenci sayımız, bu yıl 210 binli rakamlara doğru yükselmiştir. Bu da pandemi döneminde sistemimize 40-45 bin yeni öğrencinin dahil olduğu anlamına gelmektedir. Bu durum sistemimiz ve bütün bileşenlerimiz için gurur vericidir."
- "Türkiye, dünyada yükseköğretim alanında en çok uluslararası öğrenciye sahip 10 ülkeden biri"
Türkiye'nin nano teknolojiden akıllı sistemlere, siber güvenlikten aşı ve ilaç çalışmalarına, tıpta mühendisliğe, eczacılıktan sosyal bilimlere varana dek hayata dair her alanda geleceğin nitelikli insan kaynağını yetiştirdiğine dikkati çeken Er, yaklaşık 8 milyon öğrencinin iyi bir gelecek için ülke kalkınmasına, daha iyi bir dünya düzenine katkı yapabilmek için Türk üniversitelerinde çeşitli düzeylerde öğrenim gördüklerini anlattı.
Bu öğrencilerin 210 binden fazlasını 180'i aşkın ülkeden gelen uluslararası öğrencilerin oluşturduğunu aktaran Er, "Avrupa yükseköğretim sisteminin bir parçası olan Türk yükseköğretim sistemi son yıllarda büyük bir gelişme göstererek Avrupa ülkeleri arasında birçok alanda öne çıkmayı başarmıştır. 2020 yılı Bologna Süreci Uygulama Raporu'na göre, yükseköğretime kayıtlı öğrenci sayısı bakımından Türkiye, Avrupa yükseköğretim alanında birinci sırada yer almaktadır. Pek çok parametrede Bologna karnesi en başarılı ülkeler arasındadır ve 5 alanda 5 üzerinden tam not alan az ülkelerden birisidir." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Er, sistemlerinde 129'u devlet, 74'ü vakıf olmak üzere 203 üniversite ve 4 vakıf meslek yüksek okulu, toplamda 207 yükseköğretim kurumu, 180 bine yaklaşan akademik kadrosu ve 8 milyon öğrencisiyle devasa bir yapı olan Türk yükseköğretim sisteminin, küresel ölçekli bir cazibe merkezi olma vasfını her geçen gün daha da güçlendirdiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin UNESCO verilerine göre, dünyada yükseköğretim alanında en çok uluslararası öğrenciye sahip 10 ülkeden, Avrupa ülkeleri arasında da en çok uluslararası öğrenciye sahip 5 ülkeden biri olduğunu aktaran Er, bu sonucun Türk yükseköğretiminin kalitesine duyulan güvenin bir yansıması olduğunu dile getirdi.
Yeni YÖK olarak son yıllarda kaliteyi merkeze alarak ülkeye kazandırdıkları yeni ve yenilikçi pek çok projeyle yükseköğretimde bilimsel hayatı çeşitlilik, misyon farklılaşması, ihtisaslaşma, öncelikli alanlar, hedef odaklı uluslararasılaşma, açık bilim, açık erişim, dijital dönüşüm, kritik teknolojiler, geleceğin meslekleri gibi kavramlar etrafından şekillendirmeye devam ettiklerini belirten Er, yükseköğretimde kaliteyi, şeffaflığı, hesap verebilirliği ve rekabeti ön plana alarak çalışmalarını yürüttüklerini sözlerine ekledi.