Salgın sürecinde tedavisi aksayan diğer hastalıklar Kovid-19'un faturasını kabartıyor
- İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak:- "Dünya ile kıyasladığımızda bizim sağlık harcamalarımız gelişmiş ülkelere göre daha uygun oldu. Buna rağmen salgın korkunç bir maliyet"- "9-10 gün hastanede yatan bir hasta 8-10 bin liralık maliyet oluşturuyor. Oksijeni ek olarak verdiğinizde maliyet yükselmeye başlıyor, bir de yoğun bakıma girerse bu rakam 20 bin liraya ulaşıyor"- Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan:- "Yaptığımız araştırmada 3,7 milyar lira ile Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu perspektifinden yani devletin cebinden çıkan maliyeti ortaya koyduk"- "Ortalama hasta yatış süresi 9.1 gün geçen sene için, veriler zamanla değişebiliyor fakat çok önemli bir yükün altında kaldığımızı söylemek mümkün"
İSTANBUL (AA) - MEHMET FATİH ERDOĞDU - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Kovid-19'un sağlık sistemine oluşturduğu maliyetin salgından sonra da devam edeceğini belirterek, "Kronik hastalıkların etkisi ve maliyeti şu an unutulabiliyor. Hepatitli hastalar hastaneye gelemedi ve bunların tanılarında gecikmeler oldu. Bunlar önümüzdeki yıllarda daha fazla maliyeti yüksek sirozlu hasta, daha fazla karaciğer kanseri ve daha fazla kronik hepatitli hastalar şeklinde karşımıza gelecek." dedi.
Tabak, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin birlikte yürüttüğü "Kovid-19’un Türkiye’ye Ekonomik Yükü Raporu" sonuçlarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Raporda salgının Türkiye sağlık sistemine mali yükünün 3,7 milyar lira olarak bulunduğunu hatırlatan Tabak, "Bu çalışmada geçen mart ayından bu mart ayına bir yıllık süre incelendi ve yatış yapan hastalarda ortalama yaş 56'ydı, bugün daha genç hastaların yatırıldığını görüyoruz. Salgının başında her hastayı yatırmıştık hafif hastalar dahil, şimdi daha ağır hastalarımız söz konusu. Böyle bir hasta grubu yatırılınca da yatış süresi uzadı ve ölüm oranları fazlalaştı. Şu an bu yapılan çalışmadan da daha fazla bir maliyetin olabileceğini rahat bir şekilde görebiliyoruz." diye konuştu.
Kovid-19'un ekonomik maliyetinin salgının bitmesinden sonra da devam edeceğini aktaran Tabak, "Bu buzdağının görünen bir kısmı bunun dışında çok farklı maliyetler var. Kronik hastalıkların etkisi ve maliyeti şu an unutulabiliyor. Mesela salgında hepatitli hastalar hastaneye gelemedi ve bunların tanılarında gecikmeler oldu. Bunların bize dönüşü önümüzdeki yıllarda daha fazla maliyeti yüksek sirozlu hasta, daha fazla karaciğer kanseri ve daha fazla kronik hepatitli hastalar şeklinde karşımıza gelecek." ifadelerini kullandı.
Geçen seneyle bir yıl önceki HIV enfekte hastalar karşılaştırıldığında tanıda yüzde 65 azalma olduğunu vurgulayan Tabak, "Bu da daha ileri evre ve fazla hastanın yatışı ile ağır durumdaki hastalarla karşılaşacağımız anlamına geliyor. Kanser hastalarında erken tanı çok önemli. Ne kadar erken tanı konulursa basit müdahalelerle kontrol altına alabiliyorsunuz, gecikme olduğunda ister istemez ağır maliyetli kemoterapiyle hastalar karşı karşıya kalacak. Kronik rahatsızlık veya farklı hastalıklardan dolayı bu dönemde tedavisi geciken hastalar her zaman ilerisi için daha fazla mali yük olacak." yorumunu yaptı.
Salgının maliyetinin ancak aşılama ile azaltılabileceğini kaydeden Tabak, şunları söyledi:
"Yeni dönemde geçen seneye göre daha ağır vaka daha fazla maliyet anlamına geliyor. Bir an evvel toplumun büyük oranda aşılanmasıyla salgının üzerinden gelinmesi lazım. Aşıda yaşların 40'a çekilmesi, toplumun bir an önce aşıya ulaşması çok anlamlı olacaktır. Kapanmalar da bu şekilde fayda kazanacaktır. Dünya ile kıyasladığımızda bizim sağlık harcamalarımız gelişmiş ülkelere göre daha uygun oldu. Buna rağmen salgın korkunç bir maliyet. 9-10 gün hastanede yatan bir hasta 8-10 bin liralık maliyet oluşturuyor.
Oksijeni ek olarak verdiğinizde maliyet yükselmeye başlıyor, hele bir de yoğun bakıma düşerse 20 bin liraya bu maliyet ulaşıyor. Ölüm olduğu takdirde de bunun maliyeti hesaplanamaz. Maddi-manevi ağır bir yüktür bu. Gelişmiş ülkelere göre maliyetlerimiz daha uygun fakat çok ağır bir durum. Bu çalışmada biz sadece devletin üzerindeki yükü anlatmaya çalıştık. Özel hastanelerde daha farklı fiyat politikaları var. Yapılan 200 bin PCR'ın bile kişi başına maliyeti 20-30 lira. Gerçekten salgın korkunç bir maliyetle tüm dünyada yıkımına devam ediyor."
- "Kanser, diyabet ve hipertansiyon hastalarının maliyeti daha yüksek"
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan ise Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne yatmış veya ayakta tedavi alan 1056 hastanın verisinin incelendiğini anımsatarak, "3,7 milyar lira ile Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu perspektifinden yani devletin cebinden çıkan maliyeti ortaya koyduk. Hastanın cebinden çıkan da önemli bir maliyet var. Örneğin Kovid-19 tedavisi sonrası hasta tekrar hastaneye başvurması gerekiyorsa maliyetler bu sonuca dahil değil ya da diğer koşullar da bu çalışmada yer almadı, özetle 3,7 milyar lira buz dağının görünen kısmı." şeklinde konuştu.
Malhan, salgının 1 yıllık maliyetinin bilinmesi açısından önemli bir sonuç elde edildiğini belirterek, "Bundan sonra alınacak önlemler, stratejiler, sağlık politikaları, ilaç geliştirme ve aşılama için bu elde ettiğimiz veriler çok önemli. Ortalama hasta yatış süresi 9,1 gün geçen sene için, veriler zamanla değişebiliyor fakat çok önemli bir yükün altında kaldığımızı söylemek mümkün." değerlendirmesinde bulundu.
Salgının ülkemize biraz daha geç gelmesinin faydalı olduğunu aktaran Malhan, "Biz zirveleri Avrupa ülkelerinin hemen sonrasında gördük. Onları izledik ve farklı stratejilerle başladık. Tedavi protokolleri ilk anda uygulanmaya başlandı ve tüm sağlık sistemine entegre edildi. Yine de oksijen, yatış ve yoğun bakım gerektiren hastaların tedavileri en yüksek maliyet kalemini oluşturdu. Kanser, diyabet ve hipertansiyon gibi eşlik eden hastalıkları olanların maliyetleri daha yüksek olarak belirlendi." dedi.
Dünyada Türkiye'ye göre daha fazla ölüm ve yoğun bakım hastasının olduğunu hatırlatan Malhan, şöyle konuştu:
"3,7 milyarlık maliyeti kıyaslayacak olursak bugün Türkiye 7,5 milyon diyabet hastası için toplamda 17 milyar lira harcıyor yapılan çalışmalara göre. Diyabet oldukça ağır bir hastalık yıllar içinde komplikasyon geliştiren uzuv kayıpları ve organ yetmezliklerine gidebilen bir hastalık. Bu uzun vadeli sonuçlara 17 milyar lira harcarken, sadece 9,1 gün yatırılarak ya da ayaktan tedavi yapılan hastalar için harcanan maliyet 3,7 milyar lira. Kıyas yapıldığında Kovid-19'un maliyetinin tek başına ne kadar ağır olduğunu görmek mümkün.
Burada büyük maliyetler ortaya çıktı. Bizim sağlık kapasitemizin daha yüksek olması bizi kurtaran önemli bir özelliğimiz oldu. Yeni mutasyonlarla hastalık biraz yön değiştirdi. Hekimler de hastalığı öğrendiler ve davranışları değişti. Fakat yoğun bakımlardaki süreler uzadı çünkü hastalık değişti. Sürecin sonunda maliyetin ne kadar olacağını hesaplamak için yeni bir çalışma gerekli fakat IMF verilerine göre tüm Kovid-19'un yansıması dünya üzerindeki ekonomik daralmada yüzde 3,3, Türkiye'de yüzde 5 civarında. Sadece sağlık sistemi açısından da değerlendirmemek lazım. Okulların kapanmasının da, işsizliğin ve oluşan diğer kayıpların da büyük maliyeti var. "