Türkiye'nin en kapsamlı "bölgesel kalkınma" çalışması tanıtıldı
- Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank:- "YER-SİS Araştırması ülkemizde bugüne kadar yapılmış en kapsamlı coğrafi çalışma özelliğine sahip. Araştırmada öncelikle eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim, ticaret ve kargo boyutları itibarıyla Türkiye'deki tüm yerleşimler arasında gerçekleşen akışlar analiz edildi"- "Proje kapsamında uygulanan saha çalışmasıyla yaklaşık 38 bin köy, kırsal mahalle ve beldede anket yapıldı. Bu yerleşim yerlerindeki sosyoekonomik duruma ilişkin detaylı veriler toplandı"- "Araştırma ile Türkiye genelinde 18 etki alanı bölgesi tespit ettik. Örneğin, bölge merkezi konumunda olan Diyarbakır, Malatya, Erzurum ve Van gibi illere yapılacak kamu yatırımlarının ölçeğini ayarlayabileceğiz. Böylece bu iller, metropollere olan göçün yavaşlatılmasında birer cazibe merkezi olarak değerlendirilebilecek"
ANKARA (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Türkiye'de Kentsel ve Kırsal Yerleşim Sistemleri Araştırması (YER-SİS) Projesi"nin ülkede bugüne kadar yapılmış en kapsamlı coğrafi çalışma olduğunu belirterek, "Proje kapsamında uygulanan saha çalışmasıyla yaklaşık 38 bin köy, kırsal mahalle ve beldede anket yapıldı. Bu yerleşim yerlerindeki sosyoekonomik duruma ilişkin detaylı veriler toplandı." dedi.
Bakan Varank, çevrim içi olarak gerçekleştirilen "YER-SİS Projesi"nin tanıtım seminerinde yaptığı konuşmada, Araştırma sonucunda elde edilen bulguların, kamu politikalarının planlanmasında önemli bir girdi teşkil edeceğini ifade ederek, özel sektör kuruluşlarının da yatırım, tedarik ve lojistik planlamalarında temel veri kaynaklarından biri olacağına dikkati çekti.
Kalkınmanın, kendilerinin temel öncelikleri arasında olduğuna işaret eden Varank, "Bunun ehemmiyetini göstermek için partimizin ismine 'kalkınma' kelimesini ekledik. Gerçekleştirdiğimiz tüm icraatlarda, sağladığımız bütün hizmetlerde kalkınmayı önceleyen adımlar attık." diye konuştu.
Varank, kalkınma alanında elde edilen önemli başarıların verilerle de teyit edildiğini vurgulayarak, bunu sistemli ve sürdürülebilir bir uygulama olarak ele aldıklarını dile getirdi.
Kalkınmanın çok yönlü bir yapı olduğunu belirten Varank, söz konusu kavramın eğitimden sağlığa, insan kaynağından alt ve üstyapılara, yatırım ve üretimden teknolojiye kadar birçok politika alanını içinde barındırdığını söyledi.
Varank, her bir politika alanının kendine özgü iç dinamikleri olsa da "mekan" olgusunun hepsini ilgilendiren ortak nokta olduğunun altını çizerek, hangi politikanın nasıl uygulanacağının yanı sıra uygulanacak yerin de politikanın başarısını belirlediğini, bunun sadece kamu için değil özel sektör için de önemli olduğunu anlattı.
YER-SİS Araştırması'nın bu anlamda önemli bir boşluğu doldurduğunu ve politika yapıcılara nitelikli bir altlık sunduğunu kaydeden Varank, şu değerlendirmelerde bulundu:
"(Yerleşim Sistemi) dediğimiz şey ülkedeki yerleşimlerin coğrafi dağılımını, sosyo-ekonomik yapılarını ve birbiriyle ilişkilerini ifade eder. Sürdürülebilir kalkınma için dengeli bir yerleşim sisteminin oluşturulması şart. Bölgelerimiz gelişmişlik açısından oldukça heterojen bir yapıda. Bu durum, ulusal seviyede belirlenen kalkınma politikalarının bölgelerdeki yansımalarının ve etkinliklerinin farklılaşmasına yol açabiliyor."
- "Yatırım teşviklerini bölgesel gelişmişlik farklarına göre revize ettik"
Varank, 2009'a kadar yatırım teşvik sisteminde bölgesel ayrımın olmadığını ve "genel teşvik" yaklaşımının hakim olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bu yaklaşım, yatırımların çoğunlukla belirli bölgelere yoğunlaşmasına neden oluyordu. Hükümetlerimiz döneminde bunu önce bölge, sonra il, en son da ilçe düzeyinde gelişmişlik farklarını dikkate alacak şekilde revize ettik. Kalkınmada öncelikli bölgelere daha cazip desteklerin sunulduğu yeni teşvik sistemi yatırımcılar nezdinde büyük bir karşılık buldu. Özel sektör yatırımları ülke sathına daha dengeli bir şekilde yayılmaya başladı. 2020'de 4, 5 ve 6'ncı bölgeler için düzenlediğimiz yatırım teşvik belgesi sayısı 2008'e göre 5 kat artarak 2 bin 679 oldu. Bu belgelerle öngörülen yatırım tutarı 13 kat artışla 54,7 milyar lira, istihdam ise 10 kat artışla 131 bine ulaştı. Mukayeseli olarak baktığımızda da kalkınmada öncelikli bölgelerdeki yatırım talebinin ilk 3 bölgeye göre daha hızlı geliştiğini görüyoruz."
Topyekun kalkınmada yerleşimlerin farklılaşan ihtiyaç ve potansiyellerini dikkate almanın önemine değinen Varank, "Bu bilinçle, hükümetlerimiz döneminde 'bölgesel kalkınma' yaklaşımını temel bir politika alanı olarak belirledik. Bölgelerimizin potansiyelini harekete geçirmek, rekabet güçlerini artırmak için yoğun bir mesai harcıyoruz. Gelişmişlik farklarını azaltmak için kamu yatırımlarından teşvik ve desteklere birçok alanda görece daha az gelişmiş bölgelere öncelik veriyoruz." ifadesini kullandı.
Varank, kalkınma ajansları ve bölge kalkınma idareleri aracılığıyla sayısız planlama ve analiz çalışması yaptıklarını, destek programları uyguladıklarını, tanıtım ve koordinasyon faaliyetleri yürüttüklerini anlattı.
Bu kapsamda yer alan, "Sosyal Gelişmeyi Destekleme (SOGEP)", "Cazibe Merkezlerini Destekleme" ve "Üreten Şehirler" gibi programlardan söz eden Varank, YER-SİS Araştırması'nın da bu ve benzeri bölgesel kalkınma politikalarının daha nitelikli ve detaylı bir şekilde planlanmasına imkan vereceğini bildirdi.
- "18 etki alanı bölgesi tespit ettik"
Varank, YER-SİS Araştırması'nın, yerleşimler arasındaki insan, mal, sermaye ve bilgi akışlarının analiz edildiği bir çalışma olarak tanımlanabileceğini belirterek, "Bu anlamda ülkemizde bugüne kadar yapılmış en kapsamlı coğrafi çalışma özelliğine sahip. Araştırmada öncelikle eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim, ticaret ve kargo boyutları itibarıyla Türkiye'deki tüm yerleşimler arasında gerçekleşen akışlar yani ilişkiler analiz edildi." dedi.
Araştırmada, yerleşimlerin birbirlerine hizmet verme büyüklükleri ve etki alanlarının da ortaya çıkarıldığını dile getiren Varank, şu bilgileri verdi:
"Etki alanı dediğimiz kavram, hizmet merkezi niteliğindeki bir yerleşim yerinin yoğun hizmet sunarak etkisi altına aldığı bölgeleri ifade ediyor. Türkiye genelinde 18 etki alanı bölgesi tespit ettik. Etki alanı yaklaşımı bize bir yerleşimin sadece kendisi olarak değil, etkileşim kurduğu yerleşimlerle birlikte değerlendirilmesi imkanını veriyor. Örneğin bölge merkezi konumunda olan Diyarbakır, Malatya, Erzurum ve Van gibi illere yapılan yatırımların etki alanlarında bulunan yerleşimlere etkisini ölçebilecek, bu illere yapılacak kamu yatırımlarının ölçeğini bu durumu göz önünde bulundurularak ayarlayabileceğiz. Böylece bu iller, metropollere olan göçün yavaşlatılmasında birer cazibe merkezi olarak değerlendirilebilecek. Çalışma sonuçları ayrıca kırsal kalkınma politikalarının tasarımından yerelde etkin hizmet sunumu planlamasına kadar çok geniş bir alanda katkılar sunuyor. Tüm planlamacı ve icracı kurumlarımızın bu çalışmadan istifade edeceğine inanıyoruz."
- "En güncel yöntemleri takip ettik"
Varank, Araştırmanın içeriği, kapsamı ve sonuçları itibarıyla da birçok yenilikçi özelliğe sahip olduğunu ifade ederek, bölgesel gelişme ve mekansal planlama literatüründeki en güncel yöntemlerle ülkedeki en küçük köylerden en büyük metropollere kadar tüm yerleşim yerlerinin Araştırma'nın kapsamına dahil edildiğini, yerleşimler arasındaki ilişkilerin çok boyutlu bir bakış açısıyla ortaya konulduğunu kaydetti.
Ayrıca, Araştırmaya özgü yöntem ve ölçütler geliştirerek literatüre katkı sağlayacak yenilikçi bir yaklaşım benimsediklerinden bahseden Varank, çalışmanın bir Ar-Ge Projesi niteliğine de sahip olduğunu söyledi.
Varank, Araştırmanın Türkiye'deki kırsal alanlara yönelik detaylı bir veri altyapısını geliştirdiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Proje kapsamında uygulanan saha çalışmasıyla yaklaşık 38 bin köy, kırsal mahalle ve beldede anket yapıldı. Bu yerleşim yerlerindeki sosyoekonomik duruma ilişkin detaylı veriler toplandı. Temel geçim kaynakları, üretim altyapısı ve nüfus hareketlilikleri veri topladığımız ana başlıklardan sadece birkaçı. Çalışmanın en önemli çıktılarından biriyse dijital dünyanın gerekliliklerine uygun olarak geliştirdiğimiz 'Karar Destek Portalı'. Bu sistemle, çalışmada kullanılan verilerden elde edilen sonuçları, coğrafi bilgi sistemi altyapısında görselleştirerek kamuoyuyla paylaşıyoruz. 'www.yersis.gov.tr' adresinden tüm sistemi inceleyebilir, istediğiniz veriye ulaşabilirsiniz. Karar destek sisteminin başta akademik çalışmalar olmak üzere bu alanda yapılacak yeni ve kapsamlı analizlere öncülük etmesini umuyoruz."
- "Bilimsel gerçeklik ve kanıt temel ilkemiz"
Bilimsel gerçeklik ve kanıtın 18 yıldır uyguladıkları politikalarda her zaman temel ilkeleri olduğunu hatırlatan Varank, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çağımızda en önemli yol göstericinin bilgi, bilginin kaynağının da doğru veri olduğunun bilincindeyiz. Sorun ve ihtiyaçlarımızın belirlenmesinden, bu sorunlara etkili çözümlerin geliştirilmesine, uygulama sonuçlarının değerlendirilerek gerekli düzeltmelerin yapılmasına kadar veriye erişimi ve doğru kullanımını çok önemsiyoruz. Bakanlığımız bünyesinde YER-SİS Araştırması'nın yanında Girişimci Bilgi Sistemi ve Sanayi Sicil Bilgi Sistemi gibi çok kıymetli veri altyapıları kurduk. Bu veri kaynaklarını hem kendi politika yapım süreçlerimizde etkin bir şekilde kullanıyoruz, hem de araştırmacıların erişimine açıyoruz. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programımız bu veri kaynaklarını kullanarak ve bilimsel yöntemlere dayanarak geliştirdiğimiz örnek bir program. Cari açığın azaltılması, karmaşıklık ve yoğunlaşma endeksleri, ileri-geri bağlantılar gibi birçok ölçütleri kullanarak yatırımı desteklenecek 919 ürünü adeta terzi usulüyle tespit ettik. İnşallah YER-SİS çalışması da kanıta dayalı bunun gibi bilimsel politika araçlarının geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacak."
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Barış Yeniçeri de seminerin açılışında konuştular.