AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (2)
- "Türkiye'ye çeşitli konularda ders vermeye kalkanların önce kendi demokrasilerini, kendi insan hakları yaklaşımlarını Akdeniz'in sularından çıkarmaları lazım"- "Türkiye, dost ve kardeş ülke olan Irak'ın toprak bütünlüğünü önemsemektedir. Fakat o topraklardan ülkemize dönük olarak yöneltilen terör saldırılarına da cevap vermek gibi meşru bir hakkımız vardır. Uluslararası hukuktan ve uluslararası anlaşmalardan doğan bir haktır bu"
ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye'ye çeşitli konularda ders vermeye kalkanların önce kendi demokrasilerini ve insan hakları yaklaşımlarını Akdeniz'in sularından çıkarması gerektiğini söyledi.
Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, milli güvenliği sağlamak, terör yapılarını tasfiye etmek amacıyla yürütülen operasyonlarda yeni bir aşamaya geçildiğini, 23 Nisan itibarıyla Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonlarının başlatıldığını hatırlattı.
Irak'ın kuzeyindeki Metina ve Avaşin-Basyan bölgelerinde terör örgütünün yoğunlaşması üzerine bu bölgelere yönelik başlatılan operasyonların güçlü şekilde devam ettiğini bildiren Çelik, hedefin PKK/KCK ile diğer terör örgütleri olduğunu, hava kuvvetleri ve kara atış desteğiyle bine yakın terör örgütü yapılanmasının hedef alındığını belirtti.
Operasyonlara yönelik eleştirilerin bir retorikten öteye geçmediğini söyleyen Çelik, terör örgütünün, sivillerin hedef alındığına dair, kaynağı belli olmayan odakların da tarihi eserlerin hedef alındığına yönelik propaganda yaptığını dile getirdi.
Çelik, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivillerin, tarihi yapıların, yerleşim yerlerinin hedef alınmaması konusunda en yüksek hassasiyete sahip orduların başında geldiğini vurguladı.
- "PKK terör örgütünün orada bulunması Irak'ın egemenliğine aykırıdır"
Irak'ın egemenliği konusunda da eleştirilerde bulunulduğunu anımsatan Çelik, şöyle devam etti:
"PKK terör örgütünün orada bulunması Irak Anayasası'na da Irak'ın egemenliğine de aykırıdır. Keşke Irak bunları oradan çıkarabilseydi o zaman bu operasyonları yapmaya gerek kalmayacaktı. Türkiye, dost ve kardeş ülke olan Irak'ın toprak bütünlüğünü önemsemektedir. Fakat o topraklardan ülkemize dönük olarak yöneltilen terör saldırılarına da cevap vermek gibi meşru bir hakkımız vardır. Uluslararası hukuktan ve uluslararası anlaşmalardan doğan bir haktır bu. Dolayısıyla hem Irak'ın egemenliğine saygı temelinde hem de kendi milli güvenliğimizi sağlama temelinde bu operasyonlar aynı şekilde sürecektir."
Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın toplantısında, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan'ın başkanlığındaki Çevre, Şehir ve Kültür Başkanlığının çalışmalarına da değindi.
Başkanlığın Türkiye'nin her tarafındaki çevre sorunlarıyla ilgilendiğini aktaran Çelik, partisinin çevre konusunda yüksek düzeyde bir hassasiyete sahip olduğunu, her türlü çevre kirliliğini doğaya yapılan bir işkence olarak gördüklerini ve bu konuda da "işkenceye sıfır tolerans" ilkesini işlettiklerini kaydetti.
Ömer Çelik, doğayı, "insanın mekanı" ve "kader arkadaşı" olarak nitelendirerek, doğaya işkencenin insana yapılmış sayılacağına işaret etti.
- "Türkiye'nin herhangi bir ovasının zehirlenmesine asla müsaade etmeyeceğiz"
Alman televizyon kanallarında ve BBC'de, çeşitli atıkların Adana-Çukurova bölgesine döküldüğü, Avrupa'nın çöpünün bu alana yığıldığı şeklinde yayınlar yapıldığını hatırlatan Ömer Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Karaaslan'ın harekete geçtiğini ve konuyla yakından ilgilendiklerini bildirdi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Bakan Kurum'un gönderdiği ekiplerle 26 işletme hakkında men kararı verildiğini, bu işletmelere 7 milyon lira ceza kesildiğini kaydetti.
Atıkları dökenlerle bereketli ovaları kirletenlerle yapılan ihanetle "işkenceye sıfır tolerans" ilkesi çerçevesinde mücadele edileceğini vurgulayan Çelik, Çukurova'nın ya da Türkiye'nin herhangi bir ovasının zehirlenmesine asla müsaade etmeyeceklerini söyledi.
- "Frontex'in ciddi bir soruşturmadan geçmesi lazım"
Düzensiz göçmenlerle ilgili "geri itme" vakalarına ilişkin de konuşan Ömer Çelik, AB Sınır Koruma Ajansının (Frontex), Ege'de ve Akdeniz'deki ölümlerden sorumlu olduğunu defalarca dile getirdiklerini aktardı.
Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da Avrupalı liderlerle görüşmelerinde, "geri itmelerin" insanlık dışı bir tutum olduğunu, Avrupa'nın, Yunanistan'ın ve Frontex'in yaptıklarına karşı güçlü tutum alması gerektiğini ifade ettiğini kaydetti.
Görüntülerin dünya televizyonlarında yayımlanmasına rağmen bazı liderlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaşananlardan haberleri olmadığını söylediğini aktaran Çelik, Erdoğan'ın gerekli bilgilendirmeleri yapmasına rağmen hiçbir liderin güçlü bir tutum almadığını belirtti.
Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda 29 Nisan'da yapılan oylamayla geri itmelerdeki rolü ve kayıt dışı lobilerle iş birliği çerçevesinde Frontex'in bütçesine onay verilmediğini ifade etti.
Avrupa Parlamentosu milletvekillerini gösterdikleri hassasiyet nedeniyle kutlayan Çelik, şunları kaydetti:
"Frontex Başkanı ne kadar başarılı olduklarına dair milletvekillerine, parlamentoya yazı yazdığında, verilen cevabının şu kavramı çok önemlidir, 'Frontex ahlaki bir başarısızlıkla suçlanmıştır.' Mesele, size verilen bütçeyi nasıl kullandığınız, kaç tane operasyon yaptığınız, ne kadar göçmenin Avrupa'ya girmesini engellediğiniz meselesi değil. Mesele usulle ilgili, bir insanlık usulüyle ilgili. Bunu nasıl yaptığınız önemli. 'Biz şu kadar operasyon yaptık, bu kadar göçmenin girmesini engelledik', peki siz kaç tane göçmeni ölüme gönderdiniz, kaç tane göçmenin Yunan Sahil Güvenliği tarafından ölümle tehdit edilmesi karşısında görmezden geldiniz, sırtınızı döndünüz? Bu ahlaki başarısızlık kavramı çok önemlidir. Frontex ahlaken başarısız olmuştur. Sadece bütçesine onay verilmesi konusundaki ret kararı yetmez, esasında Frontex'in ciddi bir soruşturmadan geçmesi lazım. Avrupa Parlamentosu'ndaki karar, Cumhurbaşkanımız bu bilgileri ilettiğinde 'haberimiz yok' diyenlerin de her şeyden haberleri olduğunu gösteriyor. Türkiye'ye çeşitli konularda ders vermeye kalkanların önce kendi demokrasilerini, kendi insan hakları yaklaşımlarını Akdeniz'in sularından çıkarmaları lazım. Çevre ve göçmenler konusundaki hassasiyetlerini Akdeniz'deki mezarlardan çıkarmaları lazım. Ondan sonra konuşmaları lazım. Umarız ki Frontex kararının arkası gelir, göçmenlerin botlarını şişleyenler, botları geri itenler, masum insanları ölüme terk edenler, başta Yunanistan'daki sahil güvenlik yetkilileri olmak üzere ciddi bir soruşturmayla karşı karşıya kalırlar."
(Sürecek)