Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, canlı yayında soruları yanıtladı: (2)

- "Kanal İstanbul Projesi, İstanbul'un marka değerine değer katacak, Türkiye'yi de dünyada lider ülke yapacak bir projedir. Bu çerçevede projemizi yürütüyoruz, yapıldığı zaman İstanbul'un deprem ile mücadelesine çok önemli katkılar sağlayacak. İstihdama ve ülke ekonomisine çok ciddi katkılar sağlayacak vizyon bir projedir"- "Proje sayesinde oluşan bu cazibeden devletimiz ve milletimiz faydalanacak. Bir taraftan Boğaz'ımız kurtarılacak. Ortaya konulan eleştirilere ilişkin bilimsel raporlarımızla cevaplarımızı verdik. Sadece bir karşı duruşla bakmak doğru değil. Biz vatandaşımıza rağmen hiçbir iş yapmadık"- "(Ayder Yaylası) Otoparkımız tamamen yerin altında o doğal dokuya zarar vermeyecek şekilde, orada katlı otopark beton görmeyeceksiniz. Vatandaşımız, turistimiz yaylanın dışında araçlarını bırakacak, oradan ring servislerle birlikte yaylamızda, kaplıcamızda o doğal güzelliklerden istifade edecek"- "(Salda Gölü) Binaları, yapılaşmayı kıyıdan 500-600 metre geriye çekecek ve orada sadece gelen insanların ihtiyaçlarını karşılayacak üniteler yapacağız. İnsanların temel ihtiyaçlarını giderecekleri, tuvaletler, çay-kahve içeceği, kumlara ayak basmadan ahşap zemin üzerinde yürüyeceği, teraslardan o doğal güzellikten istifade edecekleri proje haline getirdik"

02.03.2021, 23:55 Genel
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, canlı yayında soruları yanıtladı: (2)

İSTANBUL (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul Projesi'nin İstanbul'un marka değerine değer katacağını belirterek, "Türkiye'yi de dünyada lider ülke yapacak bir projedir. Bu çerçevede projemizi yürütüyoruz, yapıldığı zaman İstanbul'un deprem ile mücadelesine çok önemli katkılar sağlayacak. İstihdama ve ülke ekonomisine çok ciddi katkılar sağlayacak vizyon bir projedir." dedi.

Kurum, Haber Global'de Candaş Tolga Işık'ın sunduğu "Az Önce Konuştum" programında canlı yayında soruları yanıtladı.

Deprem vergisi ile ilgili soru üzerine Kurum, konunun CHP tarafından temcit pilavı gibi sürekli gündeme getirildiğini oysa toplanan verginin katbekat fazlasının sahada harcandığını söyledi.

Bakan Kurum, sahaya gidip yapılması gerekenleri bir program dahilinde hayata geçirdiklerini aktararak, "Sadece riskli alanların dönüşümünü yapmıyoruz. İzmir’de 5 bin konutun temellerini attık. Yatay mimari tarzında ve mahalle kültürünü yaşatacak projeleri yapacağız. Yeni Dereli’yi inşa ediyoruz, Giresun’a yakışan bir şekilde. Biz her yerde vatandaşlarımızla beraberiz. Yapılması gerekeni, vatandaşlarımızı mağdur etmeden süreci yürütüyoruz. Bu konuya da siyaset üstü bakılması gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.

Siyaset üstü bir mesele olan kentsel dönüşüme böyle bakılmadığının altını çizen Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün belediye başkanlarımızla bir toplantı gerçekleştirdik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Valimiz ve ilçe başkanlarımız hepsi vardı toplantıda. Biz onlardan Bakanlık olarak kentsel dönüşüm stratejilerini ilçe bazında istedik ve 'Yardıma hazırız.' dedik. Bizim başkanlığımızda bir çalışma grubumuz var. Kimse bize, 'Bakanlıktan şöyle bir destek istedik de alamadık.' diyemez. Bu süreci birlikte yürütmeye devam ediyoruz. Gerek büyükşehir gerekse diğer ilçe belediyelerinden gelen talep üzerine bu komisyon toplanmaktadır. Verilebilecek her türlü destek de verilmektedir."

- "Kanal İstanbul, İstanbul'u koruma, kurtarma, özgürlük projesidir"

Bakan Kurum, Kanal İstanbul Projesi için "İstanbul'u koruma, kurtarma, özgürlük projesi" dediklerini aktararak, şu değerlendirmede bulundu:

"Boğaz'dan yılda ortalama 50 bin gemi geçiyor. Boğaz'da bu zamana kadar birçok can ve mal kayıplarımız olmuş. Ülkemizin geleceğini planlıyoruz, Kanal İstanbul Projesi de bizim Boğaz'ımızı kurtarma, özgürleştirme projesidir. Buradaki vatandaşımızın can ve mal güvenliğini teminat altına alma projesidir. 'Kanal İstanbul deprem etkisini artırır.' diyorlar, 21 metre derinliğindeki bir kanal nasıl olur da İstanbul'da depremselliği artırır? Artırmaz, bunu bilimsel olarak açıkladık, hocalarımızla ispat ettik. 'Su kaynaklarının yüzde 3'ü gider.' denildi. Biz yapmış olduğumuz planlamada buraya ilave bir nüfus getirmiyoruz. Dünyaya örnek gösterilecek şehircilik ilkeleriyle burayı planlıyoruz. Arazinin yüzde 52'sini donatılara terk ediyoruz. Yeşil alanlar, Ar-Ge merkezleri, spor sahaları, millet bahçeleri yapıyoruz. Yatay mimarinin öne çıktığı örnek bir yaşam alanı ve cazibe merkezi oluşturuyoruz. Bunu yaparken biz, 'Dediğimiz dedik.' demiyoruz ki. Bir ÇED raporu hazırladık, 56 kurum ve kuruluştan görüş aldık, 200 bilim insanımız bu ÇED raporunda çalıştı. İstanbul depremi için rezerv alan gerekmiyor mu? 1,5 milyon konutun dönüşmesi gerekir diyoruz. Biz burada 40 milyon metrekarelik bir rezerv alan yönetiyoruz."

- "Ya kanal ya İstanbul bakış açısı tamamen kör bir anlayıştır"

Kurum, Melen Projesi sayesinde mevcut su kaynağının 34 kat fazlasının İstanbul'a geleceğine işaret ederek, "Kaybolan su kaynaklarının katbekat fazlasını 3 baraj projesi bittiğinde kazandırmış olacağız. Her projeyi sadece eleştirmek değil ki görevimiz, doğru olanı da söylemek gerekiyor. 'Ya kanal ya İstanbul' bakış açısı tamamen kör bir anlayıştır. Bu anlayışla bakmanın da kimseye bir faydası yok. Biz burada, kamu kaynağını kullanmıyoruz ki, zaten bir yap-işlet-devret modelimiz var. Ürettiğimiz cazibe merkezlerinden elde edeceğimiz bir alan var." ifadelerini kullandı.

Kanal İstanbul sayesinde oluşacak cazibeden devletin ve milletin faydalanacağının altını çizen Kurum, şöyle devam etti:

"Bir taraftan Boğaz'ımız kurtarılacak. Ortaya konulan eleştirilere ilişkin bilimsel raporlarımızla cevaplarımızı verdik. Sadece bir karşı duruşla bakmak doğru değil. Biz vatandaşımıza rağmen hiçbir iş yapmadık. Bu proje İstanbul'un marka değerine değer katacak, Türkiye'yi de dünyada lider ülke yapacak bir projedir. Bu çerçevede projemizi yürütüyoruz, yapıldığı zaman İstanbul'un deprem ile mücadelesine çok önemli katkılar sağlayacak. İstihdama ve ülke ekonomisine çok ciddi katkılar sağlayacak vizyon bir projedir. Bilimsellikten uzak eleştiriler yapmak yerine projede doğru olanları konuşmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum."

- Ayder Yaylası

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Ayder'de dağın içine katlı otopark yapılacağı iddialarına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

"Sadece Ayder'de ve Uzungöl'de değil, tarihi mekanlarımızda çok önemli projeler yürütüyoruz. Konya Mevlana Meydanı'na bir yıl sonra gittiğinizde farklı bir görüntü göreceksiniz. Ankara Hergelen Meydanı'na gittiğinizde oradaki tarihi yapıların gün yüzüne çıktığını göreceksiniz. Erzurum Hacı Cuma'da Ulu Cami etrafında, Kayseri'de, Yozgat'ta, Tokat'ta, hemen hemen ülkemizin tarihi alanlarında... Bursa Ulu Cami etrafını boşaltıyoruz. Ulu Cami'de o hanlar bölgesinde ne kadar çarpık yapı varsa, tarihi eserlerin siluetine zarar veren ne kadar bina varsa, onları kaldırarak, oraları meydanlaştırıyoruz, yayalaştırıyoruz. Bu projeleri ülkemizin hemen hemen her yerinde yürütmeye gayret gösteriyoruz."

Kurum, Ayder'in eşsiz bir yer olduğuna vurgu yaparak, şu görüşleri dile getirdi:

"Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Ayder Yaylası'nda koruma kurtarma projesi gerçekleştiriyoruz. Orada salıncaklar vardı, etkinliklerin yapıldığı bir alanda, bu salıncakları kaldırarak oradaki görüntü kirliliğini bitirdik. Orayı kamu alanı haline getirip, etkinliklerin, şenliklerin yapılabileceği bir alan haline getirdik. Ayder Yaylası'nı bu doğal güzellikleri koruyarak en güzel haliyle gelecek nesillere emanet etmek zorundayız. Ayder'de çok önemli bir doğa projesi gerçekleştiriyoruz. Doğanın sahip çıkıldığı, çarpık, doğaya ve bölgeye zarar veren yapılaşmanın ortadan kaldırılacağı proje gerçekleştiriyoruz. Tüm altyapıyı yeniledik. 50 milyon lira burada sadece altyapıya... Arıtma tesisi yoktu, tamamladık. Kanalizasyonu, içme suyunu, elektrik hatlarını, yolların kenarlarındaki istinat duvarlarını doğal dokuya zarar vermeden bitirdik."

Ayder'de özellikle yaz aylarında ciddi bir araç yoğunluğu olduğunu dile getiren Kurum, yapılacak otopark hakkında şu bilgileri verdi:

"Gerek vatandaşımızdan gerekse de bölgeden gelen talepler doğrultusunda bu doğal güzelliğe zarar vermeyecek şekliyle bir otopark ihtiyacının olduğundan bahsettiler. Bu çerçevede biz de çalışmalarımızı başlattık. Yaklaşık 1800-1900 araç kapasiteli bir otopark inşaatı ki o doğal güzelliğe zarar vermeyecek şekliyle tamamen yerin altında gözükmeyecek ve Ayder'in girişinde, yaylada değil, araçların otoparka bırakıldığı oradan ringle beraber... Otoparkımız tamamen yerin altında, o doğal dokuya zarar vermeyecek şekilde. Orada katlı otopark, beton görmeyeceksiniz. Tamamen yerin altında, kapalı. Vatandaşımız, turistimiz yaylanın dışında araçlarını bırakacak, oradan ring servislerle yaylamızda, kaplıcamızda o doğal güzelliklerden istifade edecek."

Kurum, Ayder'deki termal otelin yenileneceğini, tamamen ahşap ve doğal taş malzemeden 76 odalı termal tesis haline geleceğini söyledi.

Burada 52 odalı apart ünite üretildiğini de anlatan Kurum, şunları kaydetti:

"Bunlarla, termal otelle o bölgede çarpık dediğimiz, yıkılması gereken binalara ilişkin tespitlerimizi vatandaşımızla beraber yapıyoruz. Onların rızası çerçevesinde yapıyoruz. 'Siz bu doğal dokuya zarar vermeyen şu binalara geçin, burada Ayder'in siluetine zarar veren bu yapıları buradan kaldırıyoruz, sizi de mağdur etmeden bu alanlara taşıyoruz.' diyerek bir proje yürütüyoruz. Burada 264 yapı tespit ettik imara aykırı, 46'sının da yıkımını gerçekleştirdik. Yenileme, koruma projemizi kararlı şekilde hassas yürütüyoruz. Doğal dokuya zarar vermeyecek şekilde, Salda'da Uzungöl'de nasılsa burada da aynı şekilde aynı anlayışla projemizi yürütüyoruz. Ayder'de toplamda 21 bin metrekare alanı hassas alan ilan ettik. Burada yapılaşma yapılmaz."

Ayder'e gelenlerin otoparktan elektrikli araçlarla taşınacağını belirterek, bu konuda da çalışmalarının sürdüğünü aktardı.

- Salda Gölü

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "Salda Gölü'nden ev fotoğrafları geldi, onlar da oranın görüntüsüyle alakalı değildi." şeklindeki iddialar üzerine yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Çalışmalara ilişkin görselleri paylaşan Kurum, şunlar söyledi:

"Binaları, yapılaşmayı kıyıdan 500-600 metre geriye çekecek ve orada sadece gelen insanların ihtiyaçlarını karşılayacak üniteler yapacağız. İnsanların temel ihtiyaçlarını giderecekleri, tuvaletler, çay-kahve içeceği, kumlara ayak basmadan ahşap zemin üzerinde yürüyeceği, teraslardan o doğal güzellikten istifade edecekleri proje haline getirdik. 7 gün 24 saat bu alanı kamerayla izliyoruz. Dumansız hava sahası ilan ettik. İki önemli alan var. Bir beyaz adalar, diğeri de plaj bölgesi. Beyaz adalar bölgesinde göle girmeyi yasakladık. Ahşap yapıların da gölden ne kadar uzak olduğunu, beton malzemenin de kullanılmadığını net bir şekilde görüyoruz."

(Bitti)

Yorumlar (0)