CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur'da konuştu: (2)

- "Bilgiyi ve teknolojiyi sürekli izlemek, sürekli demokrasi kavramını geliştirmek, üretim zincirlerini gelişen dünyaya göre yenilemek ve sosyal devleti büyütmek zorundayız"- "Kimsenin aç ve açıkta kalmayacağı güçlü bir sosyal devleti inşa etmek zorundayız. Sosyal devlet demek, fakirin fukaranın yanında olan devlet demektir"- "Aklımızı Türkiye'nin çıkarları, insanımızın çıkarları için kullanacağız. Üretmek demek sadece fabrikada, tarlada değil, kültürel anlamda da üretmek zorundayız"

27.05.2021, 17:51 Genel
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur'da konuştu: (2)

BURDUR (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bilgiyi ve teknolojiyi sürekli izlemek, sürekli demokrasi kavramını geliştirmek, üretim zincirlerini gelişen dünyaya göre yenilemek ve sosyal devleti büyütmek zorundayız." dedi.

Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonu'nda muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kanaat önderleri ve bazı partilerin il temsilcilerinin de yer aldığı toplantıya katılan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin katma değeri yüksek ürün üretmesi gerektiğini söyledi.

Üniversitelerin gerçek bilgi üretmesi, sanayicilerin de bu bilgileri ürüne dönüştürmesinin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Üniversitesi bilgi üretmeyen bir ülkenin büyüme, demokratikleşme şansı yoktur. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılmak zorundadır. Üniversiteler aklın özgürce kullanılması demektir. Aklımızı Türkiye'nin çıkarları, insanımızın çıkarları için kullanacağız. Üretmek demek sadece fabrikada, tarlada değil, kültürel anlamda da üretmek zorundayız." diye konuştu.

Türkiye'nin edebiyatta, sinemada, sanatta, hizmet sektöründe her alanda üretmek zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, 10 milyonu aşkın işsiz bulunduğunu, bunların büyük bölümünün üniversite mezunu olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, aynı nüfusa sahip Almanya'nın dışarıdan işçi aldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Türkiye üretmediği, üretimden koparıldığı için gençler işsiz. Bu kimin stratejisidir? Vatanseverliğin ölçülerinden biri de o ülkede herkesin karnı doyuyorsa, herkesi huzur içinde yaşıyorsa bunu sağlayan iktidar vatanseverdir. Üniversiteyi, gıda bölümünü bitirip, evlerde temizliğe giden kadınlarla konuştuk. Diplomanın hiçbir işe yaramadığını, torpil olmadan işe girilemediğini gördüm. Bizim insanlarımız bunu hak ediyor mu? Üretirseniz istihdam yaratırsınız, aç ve açıkta kimse kalmaz, dünyada saygınlığınız artar. Ürettiğin fazlaysa Afrika'ya da Filistin'e de gönderirsiniz. Türkiye'nin itibarı artar. Dışarıya el avuç nereye kadar açacağız."

Demokrasiye, üretim politikasına odaklanmak gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 2006'da Tarım Kanunu çıkarıldığını, "her yıl milli gelirin en az yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilir" hükmü yer aldığını ancak bugüne kadar hiç verilmediğini anlattı.

- "Sosyal devlet kurmak zorundayız"

Üçüncü strateji olarak güçlü bir sosyal devlet kurmak zorunda olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kimsenin aç ve açıkta kalmayacağı güçlü bir sosyal devleti inşa etmek zorundayız. Sosyal devlet demek, fakirin fukaranın yanında olan devlet demektir. Türkçesi budur. Bir devlet fakirin fukaranın yanında değilse zaten ona sosyal devlet demiyoruz. İşsizliğin, yoksulluğun, sefaletin olduğu bir yerde huzur olmaz. Huzurun olması için herkesin karnının doyması lazım." dedi.

Kılıçdaroğlu, aile destekleri sigortası kanununun çıkarılması gerektiğini, bunu 50 yıl önce meclisin kabul ettiğini ancak aradan 50 yıl geçmesine rağmen günümüzde kabul edilmediğini belirtti.

Fakire fukara paket gönderilip bir de fotoğraf çektirildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gerektiğini, fakirin fukaranın onuru olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, dördüncü önemli ayağın da dünyanın hızla değiştiğini, teknoloji, demokrasi kavramının üretim zincirlerinin süratle değiştiğini ifade etti.

İnsanoğlunun tekerleği bir milyon yılın sonunda icat ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Şimdi her saniyede yüzlerce icat var. Siz bu kadar hızlı gelişen teknolojiyi, bilimi takip etmezseniz bir süre sonra tekrar geri kalırsınız. Osmanlı'nın batışı sanayi devrimini kaçırmasından olmuştur. Sanayi devrimini kaçırmıştır. Şimdi teknoloji devrimini kaçırırsak Türkiye çok ağır bir bedelle karşı karşıya kalabilir. Bilgiyi ve teknolojiyi sürekli izlemek, sürekli demokrasi kavramını geliştirmek, sürekli üretim gelişim zincirlerini gelişen dünyaya göre yenilemek ve sosyal devleti büyütmek zorundayız. Buna da sürdürülebilirlik deniyor. Her birimiz planlama yaparız, bütçeyi denk getirmeye çalışırız. Eskiden bu memlekette devlet planlama teşkilatı diye bir kurum, teşkilat vardı. Nerede bu, yok oldu. Elin oğlu 50 yılı, 100 yılı planlıyor biz yarın sabah ne olacağını bilmiyoruz."

- "Türkiye'nin zengin kaynağı var"

Devlette 27,5 yıl çalıştığını, nasıl israftan kaçınılır, tasarruflar, bütçe, harcama hasıl yapılır bunlarla uğraştığını aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin zengin olduğunu söyledi.

Ülke kaynağının nereye tahsis edileceğinin bir siyasi tercih olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Örneğin İstanbul'a, 'Kanal İstanbul'u yapalım.' diyorlar. 'Parayı oraya harcayacağız.' diyorlar. Kardeşim parayı oraya harcayacağına, burada Karacaören Barajı var. O parayla Bucak Ovası'nı sula. Bu tercih mi tercih ne olacak yeraltı suları yerinde kalacak. Burdur Gölü'nün suları yükselecek, eski konumuna gelecek. Harran Ovası'nı sula, duruyor orada Atatürk Barajı, dışarıdan ithal edeceğine oradaki çiftçi üretsin. Konya Ovası'nı sula, tüneli yap. Bunları yaparsa herkes iş bulacak. Bunları yaparsa dışarıdan tarım ürünü gelmeyecek, biz yapacağız. Dediğim gibi bu bir siyasi tercihtir, siyasi tercihi kimden yana kullanacaksınız. Kimin için siyasi tercihi kullanacaksınız. Londra'daki bir avuç tefeciye 183 milyar dolar veriyorsunuz, faiz ödüyorsunuz. 183 milyar doları bizim çiftçiye versen bırak Türkiye'yi, Ortadoğu'yu dünyayı besler. Demek ki bu çerçevede hareket etmek lazım. Bunları yapmak için en tepeden başlayarak aşağıya kadar devleti namuslu insanların yönetmesi lazım. Birileri rahatsız olabilir ama en tepeden başlayarak aşağıya kadar. Devlet dediğiniz kurumu namuslu insanların yönetmesi lazım. Boğazından aşağıya haram kokma inmemesi lazım, kul hakkı yenmemesi lazım, bir yere 5 kuruş harcıyorsa onun hesabını millete vermesi lazım. Devleti soyulacak bir organ gibi görüp sürekli siz ve yandaşlarınız zengin olur ve büyük paralar kazanırlarsa ve 'Ben bunun hesabını vermeyeceğim.' diye yola çıkılırsa kaybeden hepimiz, 83 milyon oluruz."

(Sürecek)


banner79
Yorumlar (0)