CHP Sözcüsü Öztrak, MYK toplantısına ilişkin açıklama yaptı:
- "Biz de lebalep dolu, kapalı salonlarda kurultay yapmayı bilirdik. Ama biz milletimizin sağlığını düşündük. Kurultayımızı seyircisiz ve açık alanda yaptık"- "(Aşıların etkinliğinin düşük olduğu açıklaması) Çinli yetkililerin açıklamalarıyla ilgili olarak, Sağlık Bakanlığı ve görüşlerini kamuoyuyla paylaşmayan Bilim Kurulu'ndan mutlaka kapsamlı bir izahat bekliyoruz"- "Emekli amiralleri bir gecede gözaltına aldıran savcılar, sarıklı amiralin, silahlı kuvvetlerde elini kolunu sallayarak hala dolaşmasına göz yumuyorsa bu haksızlığın, adaletsizliğin daniskasıdır"
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Biz de lebalep dolu, kapalı salonlarda kurultay yapmayı bilirdik. Ama biz milletimizin sağlığını düşündük. Kurultayımızı seyircisiz ve açık alanda yaptık." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, parti yöneticileri ve milletvekillerinin ülkenin dört bir yanını dolaşmaya devam ettiğini belirtti.
Gittikleri yerlerde milletin ramazan ayına, hak etmediği bir çaresizlik duygusu içinde girdiğini dile getiren Öztrak, hükümetin gündemiyle milletin gündeminin farklı olduğunu savundu.
Öztrak, hükümetin Kovid-19 salgınında, "yetersiz destekler verdiğini, işsizliğin arttığını, vatandaşların gelecek kaygısı içinde olduğunu" öne sürdü. Öztrak, hükümetin muhalefete ağır hakaretler ederek, suçunu ve sorumluluğunu gizlemeye çalıştığını da iddia etti.
Salgın nedeniyle günlük vaka sayılarının 50-55 bin civarına yerleştiğini, her gün yaklaşık 250 vatandaşın hayatını kaybettiğini ifade eden Öztrak, vefat ve ağır hasta oranlarının rekor kırdığını, hastanelerde her 100 ağır hastadan neredeyse 10'unun yitirildiğini söyledi.
Öztrak, salgının başından beri bu oranların ilk kez görüldüğünü, yakın çevrelerden vefat rakamlarının karartılmaya başlandığını duyduklarını aktardı.
"Hastanelerde yoğun bakım servislerinin alarm verdiğini, salgında üçüncü dalgayla karşı karşıya olunduğunu" belirten Öztrak, ilk iki dalganın sağlık çalışanlarının olağanüstü gayretleriyle göğüslendiğini, bu son dalganın "yorgun bir sağlık ordusuyla karşılandığını" ifade etti.
Sağlık Bakanının "Vaka sayılarındaki ciddi artışı, sadece mutasyonla açıklayamayız. Önlemleri gevşettik maalesef." açıklaması yaptığını aktaran Öztrak, şöyle devam etti:
"Önlemleri kim gevşetti Sayın Bakan? Bu acı tablonun sorumlusu kim? Siz bu sorulara cevap veremezsiniz. Cevabı biz verelim. Bu acı tablonun sorumlusu, siyasi iflasının üstünü örtmek için lebalep parti kongreleri yapan Erdoğan'dır. Sorumlu, tedbirleri zamanında ve tam almayan, kendi koyduğu kurallara kendi uymayan Erdoğan'dır."
- "Siyasi korkuları, milletin can güvenliğinin önüne geçti"
AK Parti'nin kongresini yapmasının üzerinden 18 gün geçtiğini, bu sürede virüs yüzünden 3 bin 477 vatandaşın hayatını kaybettiğini öne süren Öztrak, "Biz de lebalep dolu, kapalı salonlarda kurultay yapmayı bilirdik. Ama biz, milletimizin sağlığını düşündük. Kurultayımızı seyircisiz ve açık alanda yaptık. Kimsenin sağlığını riske atmak istemedik. Ama aynı ciddiyet ve sorumluluğu Erdoğan ve onun şahsım hükümeti göstermedi. Siyasi korkuları, milletin can güvenliğinin önüne geçti." diye konuştu.
Çinli yetkililerin dün, "aşılarının etkinliğinin düşük olduğunu ve bunun bir sorun olduğunu" açıkladığını aktaran Öztrak, Çin aşılarını, Türkiye dahil 22 ülkenin kullandığını söyledi.
Öztrak, bu aşılar için bugüne kadar Brezilya'nın yüzde 50,4, Endonezya'nın yüzde 65,3, Türkiye'nin ise yüzde 83,5 etkinlik oranı açıkladığını hatırlattı. Faik Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çinli yetkililerin açıklamalarıyla ilgili olarak, Sağlık Bakanlığı ve görüşlerini kamuoyuyla paylaşmayan Bilim Kurulu'ndan mutlaka kapsamlı bir izahat bekliyoruz. Biz tek aşıya bağımlı kalmanın riskini gördüğümüz için aşı tedarikinde kaynak çeşitliliğinin gerekliliğini ısrarla vurgulamıştık. Bugün Bilim Kurulu toplanıyor. Bilim Kurulu ne önerdi, hükümet bunların hangilerini kabul etti, bunları yine öğrenemeyeceğiz. Çünkü salgının başında gündeme getirdiğimiz, 'Bilim Kurulu'nun kendi sözcüsü olsun, tavsiye edilen kararları da o açıklasın' önerimizi, Erdoğan şahsım hükümeti kulak arkası etti. Erdoğan şahsım hükümeti, Bilim Kurulu'nu, siyasi ihtiraslarına dekor yaptı. Ramazan ayı başlıyor, Erdoğan şahsım hükümeti hangi kararları alacak göreceğiz."
Hükümetin önce kendi ikbalini düşüneceğini ileri süren Öztrak, kapanma kararının, vatandaşın sağlığı düşünülerek değil, turizm sezonuna, "az vaka, kontrollü pandemi" reklamıyla, turist getirebilmek için alınacağını iddia etti.
CHP Sözcüsü Öztrak, "Kapanma kararı alınırsa, 'Milletimiz canı ile cüzdanı arasına sıkışmasın, Ramazan'da yüzü gülsün' diyerek, ek bir destek verilecek mi? Kapanma kararı, yine doların yeşili için mi alınacak yoksa millet için mi alınacak, göreceğiz." ifadesini kullandı.
- "Savcı ve valiler, leb demeden leblebiyi nasıl da anlamış?"
Faik Öztrak, "Bu ülkede, milletin dolarının, yeşilinin hesabını sormak, Merkez Bankası kasasından buharlaşan 128 milyar doların akıbetini öğrenmeye çalışmak 'Cumhurbaşkanına hakaret suçu' oluyor." dedi.
CHP örgütlerinin, Türkiye'nin dört bir yanına "128 milyar dolar nerede?" afişleri astırdığını dile getiren Öztrak, şunları kaydetti:
"Bu afişler, Erdoğan şahsım hükümetinin savcıları ve valileri tarafından toplatılıyor. Gerekçe, 'Cumhurbaşkanına hakaret.' Savcı ve valiler, leb demeden leblebiyi nasıl da anlamış, 'kayıp 128 milyar dolar' ile 'Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısını' ne kadar çabuk kurabilmişler? Doğrusu biz de merak ediyoruz. Türk Dil Kurumu'na göre 'hakaret' kelimesinin iki anlamı var, ilki, 'onur kırma, onura dokunma', ikincisi 'küçültücü söz veya davranış.' Bu afişin neresinde, onur kıracak, onura dokunacak, küçültücü bir söz veya davranış var? CHP olarak biz ve örgütlerimiz çok basit bir soru soruyoruz. 128 milyar dolar nerede? Bu soruyu kime soruyoruz? Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan, şahsım hükümetinin başına soruyoruz. Neden soruyoruz? Çünkü mevcut sistemde hükümetin ve yürütmenin başı o."
- "Propaganda hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor"
Döviz rezervlerinin millete ait olduğunu, bunların akıbetini sorgulamanın ana muhalefet partisi olarak görevleri olduğunu dile getiren Öztrak, şu görüşleri savundu:
"Erdoğan bugün, savcıları ve valileri eliyle milli iradenin bize verdiği milletin hakkını arama görevini yerine getirmemizi engelliyor. Propaganda hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Erdoğan şahsım hükümeti, sadece Merkez Bankası kasasına darbe yapmakla kalmıyor, hukuka ve demokrasimize de darbe yapıyor. 12 Eylül'ün darbeci generallerini bile solluyor."
- "Kasa 45 milyar dolar açık veriyor"
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, 2019'un başında, Merkez Bankası'nın kasasında, kısa vadeli borçlanmalar dahil döviz borçları ayıklandığında net 54 milyar dolar rezerv olduğunu belirterek, "Yani kasada döviz fazlası vardı. Bugün aynı kasa 45 milyar dolar açık veriyor. Yarın kapıya alacaklılar gelse, kasada para yok. İşte bugün Türkiye, dünyanın en kırılgan ekonomileri arasında başa güreşiyorsa, sebebi tam da budur. Böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadık." diye konuştu.
Öztrak, iktidara gelir gelmez ilk işlerinin, 128 milyar doların akıbetini hukuk çerçevesinde sormak olacağını söyledi.
Salgın döneminde millete 52 milyar 720 milyon lira destek verildiğini dile getiren Öztrak, bunun da sadece 6,5 milyar lirasının bütçeden, geriye kalanının İşsizlik Sigortası Fonu ve milletin yaptığı bağışlardan karşılandığını öne sürdü.
Millete verilen tüm desteğin, bugünkü kurdan dolara çevrildiğinde 6,5 milyar dolar ettiğini aktaran Öztrak, "Yani buharlaşan rezerv, salgın döneminde millete bütçeden verilen desteğin 20 katı. Esnafımız, çiftçilerimiz, işçilerimiz, işsizlerimiz bu rezervin tek bir sentini görmedi. Görselerdi bugün hiçbir vatandaşımız, çaresizlik ve umutsuzluk girdabına kapılmaz, yaşamlarına son vermezdi." ifadelerini kullandı.
Çiftçinin elinde kalan patates ve soğanın muhtaç ailelere dağıtılacağının açıklandığını hatırlatan Öztrak, CHP'li belediyelerin üreticilerin elinde kalan patates ve soğanları aylardır alıp ihtiyaç sahiplerine dağıttığını kaydetti.
Faik Öztrak, emekli ikramiyelerine yapılacak artışa ilişkin de "Erdoğan, emekli ikramiyelerine, enflasyon nispetinde artış yapılacağını, ilkinin de mayıs ayında ödeneceğini söylemek zorunda kaldı. Bir tartışma var, yüzde 8 mi yüzde 3 mü yüzde 15 mi olsun. Üç yıllık enflasyon yüzde 50. Sayın Erdoğan, eğer yüzde 50'nin altında artırırsanız, emeklinin ikramiyesini enflasyona ezdirmiş olursunuz. Tüm emeklilerimize 1500 liralık emekli ikramiyesi şimdiden helali hoş olsun. Bunun altındaki hiçbir rakamı kabul etmesin." değerlendirmesini yaptı.
- "Çalışanların sayısı 25 milyon 86 bine inmiş"
İş gücü ve istihdam şubat ayı verilerinin bugün açıklandığını hatırlatan Öztrak, yeni verilerle iş gücü piyasasına ilişkin bazı bilgilere ulaşmanın güçleştiğini söyledi.
TÜİK'in, gerçekten işsiz olanlara "işsiz" diyemediğini, onun yerine "atıl iş gücü" dediğini ileri süren Öztrak, şöyle devam etti:
"Haftada 40 saatten az çalışan ama bir işi var görünenleri, çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayanları da içeren gerçek işsiz sayısı son bir yılda 2 milyon 918 bin kişi artarak 10 milyon 219 bine çıktı. TÜİK, bu rakamları nedense kendisi açıklamıyor. Verdiği oranlardan, bunları biz hesaplamak zorunda kalıyoruz. Rakamlara bu kadar takla attırmaya, gerçekleri karartmaya ne gerek var. Oran veriyorsanız, o oranların altındaki rakamları gizlemeyin. Yine karartılan verilerden, gerçekten çalışan sayısını, yani haftada 40 saatten fazla çalışanların sayısını hesapladığımızda felaket bir durumla karşı karşıyayız. Gerçekten işi olanların sayısı, son bir yılda 1 milyon 254 bin kişi azalmış, yani işini kaybetmiş. Çalışanların sayısı 25 milyon 86 bine inmiş."
Öztrak, her 100 gençten 27'sinin işsiz olduğunu, bu rakamın tüm şubat ayları itibarıyla en yüksek genç işsizlik oranı olduğunu ileri sürdü. Faik Öztrak, "Saray sosyetesi bürokratlarına, üç ayrı yerden 85 bin lira aylık maaş verilirken, bugün 10 milyon yurttaşımız asgari ücret civarında bir ücrete yani 2 bin 825 liraya talim ediyor." dedi.
- "Ucu sarayın dehlizlerine çıkan, FETÖ tarzı bir kumpas"
Emekli amirallerin açıklamasıyla ilgili yürütülen soruşturmaya da değinen Öztrak, "hükümetin, amirallerden darbeci çıkarmaya çalışarak, milletin aklıyla alay etmeye kalktığını" iddia etti.
CHP'li Öztrak, şunları kaydetti:
"Emekli amirallerin duyurusunu, basına sızdıran hükümete yakın bir gazeteci, bu duyurunun yayımlanmadan önce Erdoğan'ın bir bakanının elinde olduğunu itiraf etti. Amiraller bu açıklamanın başına, 'bildiri' kelimesini kendilerinin koymadığını söylüyorlar. Anlaşılan, emekli amirallerin açıklamasına 'muhtıra' görünümü vermek için bir el sabaha kadar uğraşmış. Ortada, ucu sarayın dehlizlerine çıkan, FETÖ tarzı bir kumpas olduğu açık. Bu kumpas, bir bakanın koltuğunu korumak için mi tezgahlandı? Yoksa işin içinde başka saray entrikaları da var mı? Bunlar da günü gelince ortaya çıkar."
Amirallerin ifadesinin bir haftadır alınamadığını ve gözaltında tutulduklarını belirten Öztrak, bunun adının "işkence, zulüm" olduğunu savundu. Öztrak, "Emekli amiralleri bir gecede gözaltına aldıran savcılar, sarıklı amiralin, silahlı kuvvetlerde elini kolunu sallayarak hala dolaşmasına göz yumuyorsa bu haksızlığın, adaletsizliğin daniskasıdır." dedi.
- "İnsanları kimlikleri üzerinden ayrıştırmanın kimseye faydası yok"
CHP Sözcüsü Öztrak, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Ramazanda koronavirüs önlemleri çerçevesinde il gezilerine kısıtlama getirecek misiniz?" sorusu üzerine Öztrak, bu konu üzerinde durduklarını söyledi.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan 'gavurun kılıcı ve muhalefet' kelimelerini aynı cümlede kullandı. Siz bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Öztrak, şu yanıtı verdi:
"Erdoğan ne düşünürse düşünsün, bizim içimizden Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı çıkmaz, emperyalizmin kılıcını Müslüman aleminin üzerine savuran çıkmaz. Bizim kılıcımız barışçıdır, yerlidir, millidir. Kuvayımilliye kılıcıdır. O kılıcın milletten başka da bir sahibi yoktur. Bu ayrıştırıcı söylemler, popülizmin en vıcık vıcık örnekleridir biraz önce bahsettiğim. İnsanları kimlikleri üzerinden ayrıştırmanın hiç kimseye bir faydası yoktur."
Faik Öztrak, "Polis, CHP teşkilatlarının astığı '128 milyar dolar nerede' afişlerini toplatıyor. Savcılık, Cumhurbaşkanı'na hakaretten soruşturma açıyor. Savcılık bu sorunun Cumhurbaşkanı ile ilgisi olduğuna nasıl karar vermiş olabilir? Soru ile gündeme getirdiğiniz süreci devam ettirmek için başka planlarınız da olacak mı?" sorusu üzerine, savcılığın bu karara nasıl vardığının kendileri için de şaşırtıcı olduğunu söyledi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, şöyle devam etti:
"Bu olay, Anayasamızda belirtilen siyasi partilerin rolüne ve siyasi partiler kanununda belirtilen, siyasi partilerin açık propaganda yapma hakkına aykırıdır. Hukuka, anayasaya aykırıdır. Bu hukuka, Anayasaya aykırı girişimle, müdahaleyle ilgili olarak Grup Başkanvekillerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bir genel görüşme önergesi vermiştir. Bu önergenin bir an önce gündeme alınmasını bekliyoruz."