"Hayat seni bırakmayacağım" deyip kanseri 17 yılda 4 kez alt etti
- Kanserle mücadelesine 2004'te başlayan ve inatçı kanser hücrelerini 17 yılda 4 kez yenen Zuhal Öztürk Satılmış:- "Kolumdaki lenfler alındığı için kol ağrısı çekiyordum. Yine ağrıdan uyuyamadığım bir gece egzersiz yaparak olumlamalar yapıyor, hayatı kendime çekiyordum. 'Hayat seni bırakmayacağım, mücadele edeceğim' dedim. O günden sonra farklı bakmaya başladım. Hala bu inançla yoluma devam ediyorum"- "Kanser kötü değil, bizim ona bakış açımız önemli olan. İnsanlar kanserle mücadele etsinler ama savaşmak anlamında cebelleşmesinler. Onu içsel olarak ne kadar kötülersek o daha çok bizi yıkıyor ve üzüyor"- "Hastanın doktoruna güvenmesi önemli. Güvensizlik bu hastalıkta hastayı daha çok zorlayan bir nokta. Her ilaç şişede değil, bazen doktorun yaklaşımında, bir gülüşünde, hemşirenin dokunuşunda. Bunlar çok önemli biz kanser hastaları için"
İSTANBUL (AA) - ANDAÇ HONGUR - Dönem dönem vücudunda kendilerini hatırlatan kanser hücreleriyle ilk tanı aldığı 2004'ten bu yana baş eden ve 4 kez kanseri yenen Zuhal Öztürk Satılmış, "Hayat seni bırakmayacağım" diyerek mücadelesini sürdürüyor.
Bir kamu kurumunda memur olarak çalışan Satılmış, 40 yaşındayken meme kanseri tanısı aldı. Ameliyatın ardından kemoterapi ve radyoterapi tedavileriyle sağlığına kavuşan Satılmış'ın vücudunda 9 yıl sonra metastaz fark edildi. Uygulanan ilk tedaviye vücudu bir süre yanıt vermese de hormonal tedavi sonrası Satılmış, eski günlerine döndü.
Kanser hücrelerinin 2015'te tekrar hareketlenmesiyle ameliyat ve kemoterapi, radyoterapi tedavileri hayatına geri geldi. Tedavi tamamlanıp "Artık bitti" dediği anda bu kez kanser hücreleri cilt üzerinde kendisini gösterdi. Tedavilere vücut olumlu yanıt vermedi, ancak kanser hücrelerinin yanı sıra önerilen akıllı ilacı almak için de mücadele veren Satılmış, her iki mücadeleyi de kazanarak hayata tutunmaya devam etti. Satılmış'ın 2019'da yeniden vücudunun farklı bölgelerinde ortaya çıkan kanser hücreleriyle mücadelesi eşi ve kızının desteğiyle sürüyor.
Zuhal Öztürk Satılmış, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, tanı aldığında yaşadıklarını şöyle anlattı:
"O gün beni hastaneye eşim bırakmıştı. 'Geleyim mi?' diye sorduğunda, 'Ben hallederim, raporu gösterip çıkacağım.' dedim. MR çekilirken rapordaki 'karsinom' ifadesi beni bir anda dalgalandırdı. Sonucu okuduğumda şaşırdım, beklemediğim bir şeydi. Doktorum 'Siz güçlü birisiniz, şimdi gidin bir çay, kahve için, öğleden sonra tekrar görüşelim. Ameliyat edip onu alacağız oradan, tedavilerinizi olacaksınız ve iyileşeceksiniz." dedi. Eşimi aradım sadece 'Yanıma gelir misin?' dedim. Hastane dışında kafeteryada oturdum, eşim ağlayarak geldi. 'Ağlama lütfen, sen ağlarsan ben de ağlarım.' dedim. Sonrasında doktor görüşmeleri, hastaneye yatış süreçleri, tetkikler. Yine de ilk etapta, '1 ay içerisinde fark ettim tamamı alınmaz.' diye umudum vardı, ama dağınık ve küçük hücrelerin yanı sıra koltuk altında metastaz nedeniyle sol memenin tamamı alındı."
Ameliyat sonrası ruhsal bir çöküş yaşadığını ifade eden Satılmış, "Kızım 11 yaşındaydı, benim en büyük fobim kızımın üvey annesinin olmasıydı. Bunu duygu olarak içimde yaşıyordum, dışa vuramıyordum. Birden kilo verdim, hiçbir şey yiyip içemedim. Çalışan bir anneydim ve kızımı okuldan eve geldiğinde karşılayamamıştım. O dönem kızım okuldan geldiğinde ağlamaya başlıyordum. Kızım sorduğunda da 'Seni okuldan gelince karşıladığım için duygulanıyorum, sevinç gözyaşı bu.' diye yansıtmaya çalışıyordum." diye konuştu.
Zuhal Öztürk Satılmış, psikolojik destek aldığını dile getirerek, "Kolumdaki lenfler alındığı için kol ağrısı çekiyordum. Yine ağrıdan uyuyamadığım bir gece egzersiz yaparak olumlamalar yapıyor, hayatı kendime çekiyordum. 'Hayat seni bırakmayacağım, mücadele edeceğim.' dedim. 'Hayat seni bırakmayacağım, Çağlasu seni bırakmayacağım, Turgut seni bırakmayacağım.' O günden sonra farklı bakmaya başladım. Hala bu inançla yoluma devam ediyorum. Hayatta her şeyin bir çözümü vardır. Bu, benim için hayat felsefesiydi. İnsan bir şeyi bilmezse onun için mücadele edemez." dedi.
- "9 yıla geldik, başardık" sevincini yaşarken...
Ameliyatın ardından 8 kür kemoterapi ve 33 seans radyoterapi aldığını, tedavisinin Mayıs 2005'te bittiğini kaydeden Satılmış, şöyle devam etti:
"Rutin kontrollerde herhangi bir şey çıkmadı, hormonal tedavi de uygulandı. '9 yıla geldik, başardık' sevincini yaşarken, bende bir şeyler ters gitmeye başladı. Göğüs kafesinde, koltuk altında, şah damarına yakın bir yerde ve sağ göğsün içinde metastazlar fark edildi. Tedaviler yaklaşık 1 yıl devam etti. İlk 6 ayda yanıt alınamadı ama sonrasında yanıt almaya başlandı. İlave tedavi olarak bir hormonal iğne vardı. Onu oldum ve her şey silindi, hiçbir şey kalmadı. 2015'te tekrar bir hareketlenme başladı. Biyopsi sonrası birtakım tedaviler uygulandı. Mart 2016'da sağ göğsüm ve koltuk altından lenf bezleri alındı. Kemoterapi ve radyoterapi aldım. Ameliyat sırasında sol silikonun altında kanser hücrelerine rastlandı. Heyet kararıyla 2017'nin başında da sağdaki ve soldaki silikonlar çıkarıldı. Ameliyat yerleri kapanmadığı ve dikişlerde sıkıntı olduğu için yaklaşık 6 ay tedavi görmek durumunda kaldım. Bütün tedaviler uygulandı ve en sonunda iltihabı çeken bir makinayla dolaşmaya başladım. Bunlar bittikten sonra 'Tamam artık bitti' derken, doktoruma göğsümün üstünde elime minik parçalar geldiğini söyledim. Biyopsi yapıldı ve onların da kanserli olduğu, cilt üzerinde ilerlemeye başladığı anlaşıldı. Kemoterapi uygulandı ama istediğimiz sonuçları alamadık. Doktorlarım günlük ağızdan alınan akıllı bir ilaç kullanmamı istedi ama ilacın maliyeti yüksekti. Heyetten 'Bu hasta bir sürü kemoterapi almıştır, onun için bu ilacı veremeyiz.' gibi bir açıklama yapıldı. İlk etapta kendi imkanlarımız, daha sonra dayanışma halinde olduğumuz arkadaşlarımızın desteğiyle 5 ay temin edip kullanabildim ilacı. CİMER ve BİMER'e sağlık göstergelerine göre ilacın bana iyi geldiğini yazdım. 5'inci ayın sonunda kabul gördü ve ben bu ilacı 20 ay kullandım."
Zuhal Öztürk Satılmış, tedavinin ardından sağlığına kavuştuğunu ve işine gidip gelmeye başladığını söyledi.
Yıllık izne çıkmaya hazırlandığı Ağustos 2019'da cilt üzerindeki hareketlenmeye yönelik kontrollerinin ardından yeniden kemoterapiye başladığını belirten Satılmış, "Başka metastazlar da gelişti. Cilt üzerindeki hücreler için kemoterapiden sonra radyoterapi aldım. Cilt üzerinde istediğimiz sonuca ulaştık. Bunun yanı sıra mesanede, böbreklerde sıkıntı oldu. Süreç devam ediyor." dedi.
- "Hasta olup bu mücadeleyi verdiğimde zafer kazanmış komutan gibi hissediyorum"
Zuhal Öztürk Satılmış, hastalığa "Niye bana oldu?" diye değil, "Bu bir süreç, bir önceki de geçti. Bu aşamaya geldik." şeklinde yaklaştığını belirterek, " Onunla barışığım ben. Kanser kötü değil, bizim ona bakış açımız önemli olan. Tedaviler sırasında zorlanıyorum dönem dönem ama 'Kendimi şarj ediyorum.' diyorum, sonrasında iyi hissettiğim zaman yapmak istediklerimi yapıyorum. İnsanlar kanserle mücadele etsinler ama savaşmak anlamında cebelleşmesinler. Onu içsel olarak ne kadar içsel kötülersek, o daha çok bizi yıkıyor ve üzüyor." diye konuştu.
Kanser tedavisinde pek çok alternatif yöntem olduğuna işaret eden Satılmış, şunları söyledi:
"Akıllı ilaçlar ve yeni tedavi yöntemleri gelişiyor ama hastanın ilaca erişim hakkı çok önemli. Ben bir şekilde CİMER'e, BİMER'e yazıp bunun mücadelesini verdim, ancak bunu yapamayanlar var. Hastayı yormayan şeyler olması gerekiyor. Hem hasta olup hem bu mücadeleyi verdiğimde zafer kazanmış komutan gibi hissediyorum. İlaç benim omuzlarımda öyle bir yük ki 'Olmazsa ne yapacağım' diye düşünmek kaygı düzeyimi artırıyor."
- "Her ilaç şişede değil"
Zuhal Öztürk Satılmış, kanser tedavisinde hasta doktor ilişkisinin öneminin altını çizerek, şunları anlattı:
"Hastanın doktoruna güvenmesi önemli. Güvensizlik bu hastalıkta hastayı daha çok zorlayan bir nokta. Doktoruna güvenmek, onun sizin için uygulayacaklarını sorgulamamak daha iyi yol almayı getiriyor. Her ilaç şişede değil, bazen doktorun bir yaklaşımında, bir gülüşünde, hemşirenin bir dokunuşunda. Bunlar çok önemli biz kanser hastaları için. 2016'da ameliyat olduğum dönemde çok yakın bir arkadaşımızı kanserden kaybetmiştik. Onun travmasının üstüne benim ameliyatım geldi. Ameliyat sonrasında patoloji raporunu doktorumla görüşmek için gittiğimizde, doktorum lenf bezinde 26 tane tutulum olduğunu söylediğinde eşim ağlamaya başladı ve odadan çıktı. Doktor 'Ne oldu?' diye sordu. 'Artık duyduklarına dayanamıyor.' dedim. Doktor ayağa kalktı benim omuzlarımdan tuttu, beni sarstı ve '19 taneyi nasıl gönderdik, 26 taneyi de göndeririz, yeter ki sen kendini bırakmayacaksın.' dedi. Dışarı çıktığımda eşim ağlıyordu, doktor onu da teselli etti. Bunlar çok önemli şeyler biz hastalar için."
Europa Donna Türkiye'de, (Meme Hastalıkları Koalisyonu Derneği) kendisiyle aynı süreçleri yaşayan kişilerle bir arada olmaktan mutlu olduğunu ifade eden Satılmış, "Biz duygu olarak birbirimizi o kadar iyi anlıyoruz ki bu da sosyal açıdan iyi geliyor. Ayrıca uzmanlar tarafından hasta ve ailesine hastalık, tedavi süreci ve tedavi sonuçlarına ilişkin bilgi verilmesi de büyük önem taşıyor." dedi.
Zuhal Öztürk Satılmış, kanserde erken tanıyla tedavi olanağının artığına ve hastalığın ilerlemeden önlenebileceğine işaret etti.