KOVİD-19 HASTALARI YAŞADIKLARINI ANLATIYOR - "O bir aylık süre bana belki 10 yıl diyebileceğim bir yorgunluk getirdi"
- Kovid-19'u yenen fakat aynı hastalık nedeniyle annesini kaybeden Gerede Devlet Hastanesi Başhekimi İrfan İlter:- "Hastalığa yakalandıktan sonra annemi yoğun bakımda bırakarak eve gitmek zorunda kaldım. Tedavime evde devam ettim. Annem yoğun bakımdan sonra palyatif servisine çıktı. O süreçte tekrar annemin yanına geçtim. 10 günü doldurmuştum ama hala şikayetlerim geçmemişti. Orada takiplerini yaparken annem tekrar kötüleşti. İkinci bir yoğun bakım süreci yaşandı. O süreçte sürekli yanındaydım"- "Kısıtlamalar, sınırlandırmalar kaldırıldığında halkımıza maalesef bir rehavet çöküyor. Bir rahatlık geliyor üzerlerine, sanki hastalık bitmiş gibi davranıyorlar. Bu moda girilmesin. Daha hastalık bitmedi, mücadele devam ediyor"
BOLU (AA) - ZAFER GÖDER - Bolu'da yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) yenen ancak annesini aynı hastalıktan kaybeden Gerede Devlet Hastanesi Başhekimi İrfan İlter, hastalık ve tedavi sürecinde yaşadıklarını anlattı.
Salgının ilk gününden itibaren özveriyle çalışan ve hastalığı yenerek görevinin başına dönen İlter'in İstanbul'da yaşayan anne ve babası geçen yıl kasım ayında Kovid-19'a yakalandı.
Bolu'ya getirilen anne ve babasının tedavisi sırasında yakalandığı Kovid-19'u atlatarak işinin başına dönen İlter, aynı hastalıktan annesini kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. Babası sağlığına kavuşan İlter, kontrollü normalleşme sürecinde kimsenin rehavete kapılmamasını istiyor.
Uzman doktor İrfan İlter, AA muhabirine, geçen yıl kasım ayında Kovid-19'a yakalanan İstanbul'daki anne ve babasının kendi isteği üzerine tedavi için Bolu'ya getirildiğini söyledi.
Anne ve babasının takip ve tedavilerini bizzat kendisinin yaptığını anlatan İlter, "O dönemde muayene etme ya da psikolojik destekte bulunmak amacıyla odaya sürekli girdim çıktım. Annemler ilk hafta hiçbir sıkıntı yaşamadı. Annem ikinci hafta kötüleşti. Onun kötüleşmesi üzerine ben 2-3 gün uykusuz kaldım, yorgun düştüm." diye konuştu.
İlter, bu süreçte kendisinin de hastalığa yakalandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Annemi, kötüleşmesi üzerine Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Servisine sevk etmek zorunda kaldık. Orada annemle ilgileniyorum, koşuşturuyorum. Yoğun bakıma girmiş, üzerimde stres var, endişe var. Kendimi hiç düşünmedim ama öyle bir halsizim ki... Sürekli oturma gereksinimi duyuyorum, elimi kolumu kaldıramıyorum ancak bunu Kovid-19'a yoramıyorum. Koşuşturma esnasında pozitif olabileceğimi düşünmedim. 3 gün uykusuz kaldım, yorgun düştüm. İstirahate çekildiğim zaman anladım ki bende bir sıkıntı var. Yatağa uzandım, baktım farklı bir durum var. Uzanmama rağmen üzerimde bir halsizlik var. Hafif hafif öksürük var ve bu değişik bir öksürük. Yaygın vücut ağrım var. Orada farkına vardım hasta olabileceğimin. Sonra acile inerek testlerimi verdim. Tomografimi çektiler. Tomografi sonucumda akciğerimde tutulumu kendi gözlerimle de gördüm. Yani pozitif olduğumu orada tespit ettim, sonrasında testim de pozitif çıktı.
Hastalığa yakalandıktan sonra annemi yoğun bakımda bırakarak eve gitmek zorunda kaldım. Tedavime evde devam ettim. Annem yoğun bakımdan sonra palyatif servisine çıktı. O süreçte tekrar annemin yanına geçtim. 10 günü doldurmuştum ama hala şikayetlerim geçmemişti. Orada takiplerini yaparken annem tekrar kötüleşti. İkinci bir yoğun bakım süreci yaşandı. O süreçte sürekli yanındaydım. Oradaki hastaları ve orada yaşananları gördüm, annemi de yoğun bakımda kaybettik."
Hem kendi hastalığı hem de annesinin yoğun bakım sürecinde psikolojik olarak zor anlar yaşadığını belirten İlter, "O bir aylık süreçte çok zorlandım. O bir aylık süre belki 10 yıl diyebileceğim bir yorgunluk getirdi bana. Daha yeni yeni üzerimden atıyorum. Çok şükür toparlayabildik." dedi.
İlter, annesinin tüm müdahalelere rağmen kurtaramadıklarını, babasının ise sağlığına kavuştuğunu kaydetti.
- "Kovid-19 ile mücadelede en önemli faktörler maske, mesafe ve hijyen"
Kovid-19 ile mücadelede en önemli faktörlerin maske, mesafe ve hijyen olduğunu vurgulayan İlter, "İnsanlar bu kurallara dikkat etsin. O en önemli nokta bu. Kısıtlamalar, sınırlandırmalar kaldırıldığında halkımıza maalesef bir rehavet çöküyor. Bir rahatlık geliyor üzerlerine, sanki hastalık bitmiş gibi davranıyorlar. Bu moda girilmesin. Daha hastalık bitmedi, mücadele devam ediyor. Hastalık bitmiş psikolojisine girmesinler. Kurallara riayet etsinler. Bilim Kurulunun belirlemiş olduğu kurallara harfiyen uysunlar." ifadelerini kullandı.