Yemen'de barışın sağlanması için Husilere baskı yapılması ve diyaloğa zorlanması gerektiği belirtiliyor
- BM Temsilcisi Griffiths'in Husiler tarafından reddedilmesi, ülkedeki iç savaşı sonlandırmak için yürütülen uluslararası çabaların önünde "gerçek bir engel" olarak yorumlanıyor- Bazı uzmanlar, uluslararası vaatlerin bir çoğunun, Suudi Arabistan ile İran gibi savaşa vekaleten katılan ülkelerin çıkarları üzerine kurulu olduğunu ve bu vaatlerin basına yapılan açıklamalardan öteye gitmediğini savunuyor
ADEN (AA) - MUHAMMED ES-SAMİİ - Diplomatik çabaların sonuçsuz kaldığı Yemen'de barışın sağlanması için Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası güçlerin, Husilere karşı etkin ve baskı oluşturacak kartları masaya sunması ve diyaloğa zorlaması gerektiği ifade ediliyor.
BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths başta olmak üzere uluslararası tarafların diplomatik girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığı Yemen'de, uluslararası vaatlerin bir çoğunun, Suudi Arabistan ile İran gibi savaşa vekaleten katılan ülkelerin çıkarları üzerine kurulu olduğu ve bu vaatlerin basındaki açıklamalardan öteye gitmediği yorumu yapılıyor.
Yemen'de yaklaşık 7 yıldır devam eden iç savaşın son bulması için son aylarda yürütülen uluslararası çabaların sonuçsuz kalmasının ardından Yemenli taraflar arasında tansiyon yeniden yükseliyor.
BM'nin yanı sıra Yemen dosyasına aktif bir şekilde müdahil olan ABD'nin de arasında olduğu bazı ülkelerin girişimlerine rağmen Yemen krizinin çözümünde şu ana kadar müsbet bir ilerleme kaydedilemiyor.
Husiler, BM Yemen Özel Temsilcisi Griffiths'i Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerine taraf olmakla suçlayarak kendisiyle görüşmeyi kabul etmiyor.
- Griffiths'in Husiler tarafından reddedilmesi, barış önünde gerçek bir engel
Griffiths'in Husiler tarafından reddedilmesi, ülkedeki iç savaşı sonlandırmak için yürütülen uluslararası çabaların önünde "gerçek bir engel" olarak yorumlanırken, Husilerin bu tutumunun büyük insani krize yol açan çatışmaların sürmesine neden olabileceği ifade ediliyor.
Gözlemcilere göre, İran ve Suudi Arabistan arasındaki vekalet savaşının bedelini, açlığın eşiğindeki milyonlarca Yemenli ödüyor. Çatışmaların çözümünde aktif rol alan ülkeler ise çıkarları söz konusu olduğunda savaşı sona erdirme konusunda çok istekli görünmüyor.
Suudi Arabistan, 22 Mart'ta Yemen'deki krize çözüm bulunması için "BM gözetiminde kapsamlı ateşkese varılması, Hudeyde Limanı'ndan elde edilen gelirlerin Merkez Bankasındaki ortak hesaba aktarılması, Uluslararası Sana Havalimanı'nın bazı uçuşlara açılması ve BM gözetiminde taraflar arasında müzakerelere başlanması" konularını içeren bir barış girişimi başlattıklarını duyurdu.
Yemen'deki İran destekli Husiler, Suudi Arabistan'ın duyurduğu "barış" girişimini reddederken, Griffiths ile de görüşme yapmayı kabul etmediklerini açıkladı.
Söz konusu girişim, Yemen hükümeti tarafından memnuniyetle karşılanırken, Husiler girişimin yeni bir şey getirmediğini savundu.
Griffiths'in, bu tarihten bir süre sonra krizin çözümü için Ürdün, Suudi Arabistan ve Umman'da yaptığı görüşmeler de dahil bu yılın başından itibaren harcadığı tüm diplomatik çabalar akim kaldı.
BM Özel Temsilcisi Ürdün, Suudi Arabistan ve Umman'da yaklaşık bir hafta süren temaslarının ardından 5 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, "Yemen'de bir anlaşmaya varılması konusunda olmak istediğimiz noktada değiliz. Savaş acımasızca devam etti ve sivillerin büyük acılar çekmesine neden oldu." ifadelerini kullandı.
Yemenli yetkililerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası isimlerle yapılan görüşmelerin, Husilerin bir yıldan fazladır Marib'e yönelik saldırılarını durdurmak da dahil olmak üzere Yemen'de sivillerin hayatını tehdit eden riskleri azaltmak amacıyla ülke çapında ateşkese varılması çerçevesinde geliştiğini kaydeden Griffiths, ülkenin batısındaki Hudeyde limanlarına yönelik kısıtlamaların kaldırılması ve kötüleşen insani durumu hafifletmek için Sana Havalimanı'nın açılması yönündeki çabalarının da devam ettiğini belirtti.
Husilerin, BM Özel Temsilcisi Griffiths ile Umman'da görüşmeyi reddetmesi ABD tarafını da rahatsız etti.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Maskat'ta BM temsilcisiyle görüşmeyi reddeden Husilerin, barışa olan bağlılıklarını gösterme konusunda "büyük bir fırsatı" kaçırmış olduklarını belirterek, Marib'e saldırıların devam etmesi ve ülkedeki insani krizin büyümesinin sorumluluğunun Husilere ait olduğunu kaydetti.
ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking de Husilerin bazı çevrelerce "katı ve inatçı" olarak tanımlanan bu tutumlarına ilişkin, Yemen'in geleceğinin Husiler tarafından rehin alındığını belirterek, Husilerin diyalog sürecine dahil olmaları gerektiğini bildirmişti.
Griffiths, son olarak BM Güvenlik Konseyine Yemen'de çatışan tarafları müzakere masasına oturtamadığını iletti.
- Yemen'de barış, Husilere baskıyla mümkün
ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Lenderking ülkenin geleceğini Husilerin rehin aldığını savunmasına karşın bazı gözlemciler, Yemen'de barışın sağlanmasının, BM ve uluslararası tarafların Husilere baskı yapması ve diyaloğa zorlamasıyla mümkün olabileceğini öngörüyor.
Siyasi analist Yakub el-Atvani, Griffiths'in Umman'daki son girişimlerinin, BM'nin ateşkes çabalarındaki büyük eksikliğini ortaya çıkardığını savundu.
Husilerin diplomatik çabaları reddetmeyi sürdürdüğüne dikkati çeken Atvani, "Husilerin bu inatlaşma halinin, gerçek anlamda uluslararası bir baskı olarak kendilerine dönüp dönmeyeceği konusunun ise belirsiz olduğunu" söyledi.
Atvani, "Yemen'de barış, Yemen tarafının ve savaşın son bulması çağrısında bulunan uluslararası güçlerin, Husilere karşı etkin ve baskı oluşturacak kartları masaya sunmasıyla mümkün." dedi.
Genel olarak olayların tırmanmaya müsait olduğuna işaret eden Atvani, iç savaşın başında olduğu gibi şuanda da diplomatik çözümün uzak bir ihtimal olduğunu söyledi.
- Uluslararası vaatlerin çoğu, vekalet savaşı yürüten güçlerin çıkarları üzerine kurulu
Yemenli gazeteci Muhammed Abdulmelik, "Yemen'de üç BM temsilcisinin görev yaptığı iç savaş boyunca ve son olarak Joe Biden başkanlığındaki yeni ABD yönetimi ve verdiği tüm sözlere rağmen, savaşın son bulması için uluslararası isteğin mevcut olmadığı açıkça ortaya çıktı." dedi.
"Uluslararası vaatlerin bir çoğu, basına yapılan açıklamalardan öteye gitmiyor. Bu vaatler, Suudi Arabistan ile İran gibi savaşa vekaleten katılan ülkelerin çıkarları üzerine kurulu." diyen Abdulmelik, buna karşılık Yemen diplomasisinin, uluslararası toplumu ikna etmekten aciz olduğunu, cumhurbaşkanlığı ve hükümet hiyerarşisinde büyük bir aksaklık yaşandığını ve bunun savaşın başından bu yana değişen üç dışişleri bakanıyla kendini gösterdiğini kaydetti.
Abdulmelik, Yemen'deki krizde tansiyonun yükseldiğini ve şu anlık ufukta barışa katkı sağlayacak siyasi bir atılım görünmediğini dile getirdi.
- Askeri alanda tansiyon yükseliyor
Husiler, son zamanlarda Yemen hükümetinin en önemli kalelerinden biri olan, ülkenin doğu kesimindeki Marib'e saldırılarını arttırdı.
Diplomatik çabaların başarısızlığa uğramasıyla "sağduyu" çağrılarına rağmen sahadaki askeri çatışmalar hız kazandı.
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, Ramazan Bayramı'nın ilk günü Yemen'deki Husilerin Suudi Arabistan'a gönderdiği patlayıcı yüklü 8 insansız hava aracı (İHA) ile 3 balistik füzenin imha edildiğini duyurdu.
Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya es-Seri de Husilere bağlı hava güçlerinin, Suudi Arabistan'ın petrol şirketi Saudi Aramco'nun ve Necran Havaalimanı'nın hedef alındığını, saldırıların hedeflerini bulduğunu iddia etti.
Taiz kentinde haftalardır devam eden kısmi sükunet te Ramazan Bayramı'nda yerini onlarca ölü ve yaralıyla sonuçlanan çatışmalara bıraktı.
BM arabuluculuğundaki ateşkese anlaşmasına rağmen Hudeyde ve Marib ilindeki çatışmalar da tüm hızıyla devam ediyor.
- Yemen'deki insani kriz korkunç boyutlara ulaştı
Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Yemen, İran destekli Husiler ile hükümete bağlı güçler arasında çatışmalara sahne oluyor.
Yemen'de Husiler Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı kentlerin kontrolünü elinde bulunduruyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri de Mart 2015'ten beri Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.
Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Yemen'de iç savaş nedeniyle büyüyen insani kriz korkunç boyutlara ulaştı. BM'ye göre, dünyanın en büyük insani krizlerinden birinin yaşandığı Yemen'de, nüfusun yüzde 80'i insani yardıma ve korunmaya ihtiyaç duyuyor.
Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Yemen'de, İran destekli Husiler ile hükümete bağlı güçler arasında çatışmalar yaşanıyor. Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulundururken Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten beri Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.
Ülkede yaklaşık 6 yıldır süren çatışmalarda binlerce kişi yaşamını yitirdi.