Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (1)
- "Siyasi mücadelenin bir ahlakı olmalıdır. Siyasi mücadele dürüstçe, mertçe, adam gibi yapılmalıdır. Tarihin her devrinde, amaca giden her yolu meşru ve mubah görenler tehlike saçan irtibat ve iş birliği içine girmekten kaçınmamışlardır. Çünkü fazilet ve ferasetleri kuru, fikir ve fiilleri kördür"- "Türkiye'nin hakkını görmeyen, Türk milletinin haysiyetini gözetmeyen her teklife, her tertibe, her teşebbüse, her tefrikaya karşıyız, kapalıyız. Duymayan varsa tekrar edeyim, biz bu ülkeyi karşılıksız sevdik. Biz bu milleti canımızdan aziz bildik. Biz bu cennet vatanı namus belledik"- "Zillet partileri, kağıttan kaplan olmaları şöyle dursun, zalimlerin elindeki yedili kozdur. İkbal kaygıları her şeyin önündedir. Yeter ki ağızlarına bir parmak bal sürülsün, her yeri içi boşaltılacak arı kovanı zannederler"
TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Siyasi mücadelenin bir ahlakı olmalıdır. Siyasi mücadele dürüstçe, mertçe, adam gibi yapılmalıdır. Tarihin her devrinde, amaca giden her yolu meşru ve mubah görenler tehlike saçan irtibat ve iş birliği içine girmekten kaçınmamışlardır. Çünkü fazilet ve ferasetleri kuru, fikir ve fiilleri kördür." dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 27 Mayıs Ülkücü Şehitleri Anma Günü'nde il başkanlarıyla özlem giderdiklerini, ardından Merkez Yönetim Kurulu ile Merkez Disiplin Kurulu'nun ortak toplantısını gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Bir gün sonra da belediye başkanlarıyla bir araya gelerek içinden geçilen siyasi süreci ve belediyelerin ana meselelerini ele aldıklarını ifade eden Bahçeli, "Teşkilatlarımız diridir, dengelidir, dava mücadelesini yurdumuzun her köşesinde şevkle, heyecanla, inanmışlıkla ve ağız birliği içinde ifa etmektedir." diye konuştu.
Bahçeli, partisinin diğer yetkili kurullarının faaliyetlerini azimle ve istikrarla sürdürdüğünü belirterek, şöyle konuştu:
"Kalpleri mühürlü olanlar görmese de çalışıyoruz, çabalıyoruz, milletimize hizmetkarlıkta canımızı dişimize takıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışının rehberliğinde duruş göstermektedir. İstiyoruz ki, istiklal için birlik olalım. Diliyoruz ki, istikbal için dirlik içinde hareket edelim. Nihayetinde diyoruz ki, kazanan Türkiye, kazançlı çıkan Türk milleti olsun.
Ne gidilecek bir yerimiz ne de terk edilecek bir toprağımız vardır. Ne sırt dönülecek bir insanımız ne de sırça köşklere değişilecek bir ülkemiz söz konusudur. Geleceğe umutla bakıyoruz, gelişmeleri ufuk derinliğiyle kavrıyoruz.
Türkiye'nin hakkını görmeyen, Türk milletinin haysiyetini gözetmeyen her teklife, her tertibe, her teşebbüse, her tefrikaya karşıyız, kapalıyız. Duymayan varsa tekrar edeyim, biz bu ülkeyi karşılıksız sevdik. Biz bu milleti canımızdan aziz bildik. Biz bu cennet vatanı namus belledik."
Türkiye'yi meşgul eden her sorunla ilgili düşüncelerinin, yapıcı önerilerinin MHP muhaliflerinin dahi bildiği ve tasdik ettiği bir gerçek olarak meydanda bulunduğunu aktaran Bahçeli, "MHP Milliyetçi Hareket Partisi olarak kendimize güveniyoruz, milletimize inanıyoruz." dedi.
Türkiye'yi kötüleme yarışı içine girenlerin milli özgüveni aşındırmak isteyen "çorak zihniyetlerden" başkası olmadığını ifade eden Bahçeli, "Öldük, bittik, tükendik, mahvolduk, bizden bir şey olmaz teranelerine hapsolan süfli çevrelerin bizatihi Türk milletiyle ilgili sorun ve sıkıntıları olduğunu görmek ve deşifre etmek lazımdır. Bugünkü siyasi panoramadan bakınca zillet ittifakının çatısı altında buluşan partilerin içine düştükleri zaaf ve açmazların temelinde objektif bir değerlendirmeyle söylersek bu tespitimizin yattığı görülecektir." değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Siyasi mücadelenin bir ahlakı olmalıdır. Siyasi mücadele dürüstçe, mertçe, adam gibi yapılmalıdır. Tarihin her devrinde, amaca giden her yolu meşru ve mubah görenler tehlike saçan irtibat ve iş birliği içine girmekten kaçınmamışlardır. Çünkü fazilet ve ferasetleri kuru, fikir ve fiilleri kördür. İlkesizlerin bağımsız bir iradesi olamaz. İradesi esir düşenler için ülke ve ülkü diye bir meselenin esamisi okunamaz. Bu eyyamcı tipler gelene ağam gidene paşam diyecek kadar çıkarlarına düşkündür. Bunları kimler kafa kola almışsa, onlarla ahbap çavuş ilişkisine girerler.
Zillet partileri, kağıttan kaplan olmaları şöyle dursun, zalimlerin elindeki yedili kozdur. İkbal kaygıları her şeyin önündedir. Yeter ki ağızlarına bir parmak bal sürülsün, her yeri içi boşaltılacak arı kovanı zannederler. Kapan üstünde peynir bile görseler, akara kokara bakmazlar, midelerine girecek bir lokmanın peşine düşerler. Sinek gibidirler, pekmezciyi hemen tanırlar. Kümesi iyi biliyor diye tilkiyi bekçi yapmaya kalkarlar. Gavurun ekmeğini yediler mi, kılıcını sallamaya başlarlar. Bunlara göre etek öpmekle dudak kirlenmez, eğilip diz çökmekle onur elden gitmez. Çobanla bir olup kuzuyu yerler, sonra da dönüp sahibiyle birlikte yas tutarlar. Hz. Ali'nin katili İbn-i Mülcem gibi ikiyüzlüdürler. Mescid-i Dırar'ın müdavimleri kadar fitnecidirler. Suret-i haktan görünseler de siret-i hakikatleri felakettir. Türkiye işte böylesi bir muhalefet yozlaşmasına alarm verici ölçüde maruzdur."
(Sürecek)