Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısında konuştu: (3)
- "Yargı reformlarının konuşulduğu, dördüncü yargı paketinin gündeme geldiği bir dönemde FETÖ ve PKK'yı kapsamına alan adli süreçlerin bitirilmesi, kimin suçlu kimin masum olduğunun tayin ve tefriki süratle temin edilmelidir"- "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e tahammülsüzlük, lamı cimi yok Türkiye Cumhuriyeti'ne tahammülsüzlüktür"- "Bugün varsak, bugün hayattaysak bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan aziz Atatürk'ündür. İdeolojik dogmalarla, ilkel bir taassupla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir"
TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yargı reformlarının konuşulduğu, dördüncü yargı paketinin gündeme geldiği bir dönemde FETÖ ve PKK'yı kapsamına alan adli süreçlerin bitirilmesi, kimin suçlu kimin masum olduğunun tayin ve tefriki süratle temin edilmelidir." dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terörle mücadele alanında gösterilen başarıların milleti haklı olarak sevindirdiğini ifade etti.
1 Ocak 2021'den bugüne kadar yapılan 181 operasyonda toplam 1162 teröristin etkisiz hale getirildiğini, ihanetin bedelinin taksit taksit hainlere ödettirildiğini belirten Bahçeli, "Bu ülkeye kastetmek, milli güvenliğimize suikast düzenlemek için elleri tetikte gezen canilerin sonu hüsrandır. PKK/YPG'nin beli kırılmıştır. Hem vatan topraklarımızdan hem de mücavir bölgelerden teröristlerin temizlenmesi konusunda üstün ve fedakarca bir mücadele yürütülmektedir." diye konuştu.
Terör örgütü PKK'nın ihanetle açtığı kanlı sayfanın muhakkak surette kapatılacağını, FETÖ'nün kalıntıları, elebaşları ve kripto elemanlarının yakalanıp cezalandırılacağını dile getiren Bahçeli, "Bu devran böyle gitmemelidir, gitmeyecektir. Hain teröristbaşı Gülen'in yeğeni olduğu iddia edilen Selahaddin Gülen, başarılı bir operasyonla yurt dışından Türkiye'ye getirilmiştir. Vakit adaletin karşısında hesap verme vaktidir. Bu aşamada, darısı diğer FETÖ'cülerle PKK'lı alçakların başına olsun demek boynumuzun borcudur." ifadesini kullandı.
FETÖ'cülerle PKK'lılar hakkında süren davaların bağımsız ve tarafsız Türk mahkemeleri tarafından bir an önce sonlandırması gerektiğini belirten Bahçeli, "Yaklaşık 1780 gündür süren mahkemelerin maşeri vicdanı rahatsız ettiğini açıklıkla ve ikazen söylemek isterim. Adalet kurumları son kararlarını vermekte geciktikçe dipsiz tartışmalar, ipe sapa gelmez polemikler, bilhassa dış tahrikler artış göstermektedir. Yargı reformlarının konuşulduğu, dördüncü yargı paketinin gündeme geldiği bir dönemde FETÖ ve PKK'yı kapsamına alan adli süreçlerin bitirilmesi, kimin suçlu kimin masum olduğunun tayin ve tefriki süratle temin edilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, mahkemelerin uzamaya devam etmesi halinde Türkiye'nin uluslararası çevrelerce istismarına zımnen göz yumulmuş olacağını ifade ederek, "Takdir edeceğiniz üzere, buna da hiç birimizin, hiç kimsenin hakkı yoktur. Terörle mücadele hukuk sınırlarına bağlı kalarak icra edilmektedir. Bir devletin hükmü adaletidir." şeklinde konuştu.
- "Kara propagandaların garsonluğunu yapmak doğru değil"
"Bugün mutfak yanıyorsa yarın söndürürüz, daha çok iş, daha çok aş üretiriz. El birliği yaparız, güç birliği yaparız, bir çalışıyorsak yüz çalışırız, ekonomideki ağırlıkları birer birer söküp atarız. Dün yaptık, gene altından kalkarız. Ancak vatan yanarsa, ülke ateşe verilirse, ne yanmış veya dolmuş bir mutfak ne de karnımızı doyuracak bir sofra bulabiliriz." diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Amacımız bellidir; Türkiye aç hürler, tok esirler ülkesi olmayacaktır. Terörle mücadele cephesini sağlam tuttuğumuz kadar sosyal ve ekonomik kalkınmışlığı da hedeflemeliyiz. Fakat salgın döneminde dünyanın bile içine gömüldüğü ekonomik şikayetleri siyasal itiraza dönüştürüp kara propagandaların garsonluğunu yapmak doğru değildir, samimi değildir, vatan ve millet sevgisiyle de bağdaşmayacaktır.
Mesela domates, patlıcan, soğan yiyemiyoruz itirazını seslendirirken birdenbire hain kurşunları yersek, ülkemizi yemeye çalışanlara gözümüzü ve vicdanımızı kapatırsak tarihi varlığımızı nasıl koruyabiliriz? CHP yönetimi, bağımsızlık ve bekamız risk ve tehdit altındayken hangi yangından, neyin yenilip yenilmediğinden söz açıyor? Bakınız, Suriye yaklaşık 10 yıldır iç savaş tünelindedir. Ülke topraklarının üçte biri kontrol dışıdır. Üstelik geçen hafta trajikomik demokrasi ihlallerinin tescillendiği bir başkanlık seçimine sahne olmuştur. Esad 2014'te yüzde 88 olan oyunu, seçimlerin yapıldığı coğrafi alanlarda yüzde 95,1'e çıkarmıştır. Şam'da halk sabaha kadar kutlama yapmıştır. Göstermelik diğer iki başkan adayı da beklendiği üzere havalarını almıştır. İç savaşın Suriye ekonomisine maliyeti 1 trilyon 200 milyar dolardır. Halk yoksul ve açtır, sefalet diz boyudur. İç savaş olmasaydı, Suriye barış ve huzur içinde yaşasaydı, dahası 1 trilyon 200 milyar dolar da Suriyelilerin hizmetine harcansaydı bugünkü kara tabloya mahkum olurlar mıydı?
YPG terör örgütünün kendi vatanını koruduğunu, bize de saldırmayacağını acayip ve acıklı çürük bir mantıkla açıklayan Kılıçdaroğlu ve yakın ekibi, Suriye trajedisinden hiç mi ders çıkarmıyorlar? Türkiye'yi Suriye'ye çevirmek için yazılan ve uygulanması için fırsat kollanan rezil senaryoları da mı görmüyorlar? Ülkesine yabancılaşmış, milletiyle gece gündüz misali ters düşmüş bir CHP zihniyetinin yatıp kalkıp mutfak demesi, yaygınlaşan tehlikeleri hafife alması nasıl bir körlük, nasıl bir kütüklüktür? Yabancı gazeteleri okuyun, sivil toplum kuruluşlarının ve düşünce kuruluşlarının raporlarını inceleyin, CHP'nin siyasi üslubuyla benzerliği hemen fark edeceksiniz."
- "Herkes eşittir Türkiye'dir"
Devlet Bahçeli, Joe Biden'ın ABD Başkanı olmadan önce 17 Ocak 2020'de, The New York Times gazetesine verdiği demeçte, Türkiye'deki muhalefeti desteklemeleri gerektiğini ifade etmesinin "zillet ittifakına atılmış pas" olduğunu söyleyerek, "Kılıçdaroğlu bu pası almış, Türkiye'nin kalesine gol atmak için sahaya inmiştir. Onun için Türkiye'nin terörle mücadelesi, sınır ötesindeki kahramanca faaliyetleri önemsiz, ihmal edilmesi gereken küçük bir ayrıntıdır." görüşünü dile getirdi.
ABD'nin 2022 bütçesinde, savunma harcamaları kaleminde terör örgütü PKK/YPG'nin dahil olduğu eğit-donat programı için 522 milyon dolarlık fon ayrılmasının müttefiklik hukukuna ve bu ülkenin Dışişleri Bakan Yardımcısıyla geçen hafta teyidi yapılan stratejik ilişkiye müzahir şerefli bir tavır olup olmadığını soran Bahçeli, "Bize göre, şerefli bir tavır değildir ama Kılıçdaroğlu'na sorsanız, yalnızca sönmeye yüz tutmuş mutfaktaki yangını söyler, takılmış plak gibi ezberlerini tekrar eder." diye konuştu.
Kaygıları, sorumlulukları bulunduğunu, tarihe ve millete karşı görevlerinin tartışmasız seviyede olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Zillet ittifakına göre, devletin ve milletin hakkını savunmak gibi bir gündem söz konusu değildir. Ama biz öyle değiliz, olamayız; çünkü bu devlet bizimdir, bu ülke bizimdir, bu millet de doğudan batıya, güneyden kuzeye hepimizdir. Herkes eşittir Türkiye'dir." değerlendirmesini yaptı.
- "Atatürk Türkiye'dir, Atatürk Cumhuriyettir"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Ayasofya-i Kebir Camisi'ndeki vaazda Atatürk hakkında söylenen sözlere değinerek, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e tahammülsüzlük, lamı cimi yok Türkiye Cumhuriyeti'ne tahammülsüzlüktür. Bugün varsak, bugün hayattaysak, bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan aziz Atatürk'ündür. İdeolojik dogmalarla, ilkel bir taassupla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir." dedi.
"Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi açılmışken, büyük bir özlem olan Taksim Camisi'nin manevi hayatımıza kazandırılması, Müslüman gönüllerle buluşturulması sağlanmışken nükseden Atatürk alerjisinin esas gerekçesini nasıl okumalı, nasıl anlamalıyız?" sorusunu yönelten Bahçeli, şunları kaydetti:
"İktidarın millete mal olmuş muhterem eserlerini gölgelemeye, kutuplaşmayı teşvik etmeye kimin ne hakkı vardır? Her güzel ve memnuniyet verici gelişmelerin yaşandığı bir dönemde suyu bulandıran, ortamı kızıştıran, bunu da Müslüman kisvesi altında yapan kişilerin Türkiye'nin huzuruyla oynamaları provokasyondur. Bunlar iyi araştırılmalıdır, maksatları derinlemesine tahlil edilmelidir. Gizli FETÖ'cü olup olmadıkları mutlaka incelenmelidir. Vaazlarıyla milli birliğimizi yaralamaya, tarihi şahsiyetlerimizi kötülemeye hiç kimse cüret etmemelidir.
İnanç sahibi insanlarımızı üzmek, özellikle de bugünkü AK Parti hükümetini töhmet altında bırakmak, yapılan muhteşem hizmetleri söz ve fiillerle karalamak temiz bir mizacın, ihlaslı bir kalbin sonucu değildir. Herkes uyanık olmak zorundadır. İslam adına İslam'ın temel değerlerini, kutlu çağrılarını hamasetle tartışmaya açmak ahlaken sorunludur. Sorumsuz ve şuursuz konuşmaların, temelsiz ve mesnetsiz ithamların hiç kimseye faydası yoktur. Atatürk'e bühtan edenlerin milletimizin gözünde zerre değeri olmayacaktır."
Bahçeli, Atatürk'ün milli birliğin ortak paydası olduğunun altını çizerek, "Kim Gazi Paşa'ya saldırıyorsa, kimin Gazi Paşa'ya kötü sözü dokunmuşsa ya soy kütüğünde bir karanlık nokta ya da mazisinde yüzünü kara çıkaracak bir mahcubiyeti vardır. Atatürk'ün manevi hatırasını hezeyanla ilzam etmek İslam'a katkı mıdır? Mukaddesatımıza sahip çıkmak, ona refik olanlara, ona refakat edenlere sahip çıkmaktır." ifadelerini kullandı.
Atatürk'e hakaret etmenin mukadderata da husumet anlamına geldiğini dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Allah için söyleyiniz, Atatürk'e dil uzatanlar daha iyi Müslüman olduklarını mı sanıyorlar? Atatürk'e en ağır sözleri reva görenler Türk milletinin ruhunu okşadıklarını mı düşünüyorlar? Ey kendini bilmez akılsızlar, Atatürk'ümüzden ne istiyorsunuz? O tarih sahnesine çıkmasaydı, Türklüğün kıvancı, İslam'ın bekçisi olmasaydı, doğduğunuzda kulağınıza ezan mı okunur, yoksa bir kilisede vaftiz mi edilirdiniz? Atatürk'ün hatıralarına ve heykellerine saldıran zavallılar, sizin yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot'tan, yancısı Sanço Panço'dan ne farkınız vardır?
Yüce dinimizde, açıkça haram işleyen bir günahkara bile hakaret uygun bulunmamıştır. Dirilere olduğu gibi ölülere sövmek de Hz. Peygamber tarafından kesinlikle yasaklanmıştır. Bu yüzden ölülerin arkasından kötü konuşmamak ve onları hayırla yad etmek Müslümanların yaşattığı güzel geleneklerden birisidir. Kafirlik ve zalimlik Türk milletinin sinesinden çıkan hiçbir vatan ve millet kahramanına layık görülemez. Herkes bilsin ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizim ve milletimizin kırmızı çizgisidir. İlk Cumhurbaşkanı'mız ve Milli Mücadele'nin yol başçısıdır. İman ve insaf sahibi herkes ona hürmetle mükelleftir.
Yüce Allah'ın Bakara Suresi'nin 204'üncü ayetinde tıpkısının aynısıyla buyurduğu şudur: 'İnsanlardan öylesi vardır ki onun dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. O, kalbinde olmayana Allah'ı şahit tutar. Oysa ki düşmanların en amansızıdır.'
Atatürk Türkiye'dir. Atatürk Cumhuriyettir. Atatürk maşeri vicdana altın harflerle kazınmış 'Ne Mutlu Türküm Diyene' seslenişinin mimar başıdır. Onu rahmetle anmak, ona saygı duymak, onun eserlerine sadık kalmak her nesil, her Türk evladı için ödevdir. Emel sahiplerini uyarıyorum, Atatürk'ten elinizi çekin, isnatlarınızı kesin, dilinizi susturun. Fani bedeni olmasa da müstesna hatıralarını ve yüksek fikirlerini cesaretle savunacak büyük Türk milleti vardır ve kötü niyetlilerin alayını karşılamaya gücü yetecektir. Anıtkabir ile Kocatepe arasına çekilmiş çelikten bir halat olan Milliyetçi Hareket Partisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e sonuna kadar sahip çıkacaktır."
-" İyi ki Beşiktaşlıyım"
Bahçeli, Dünya Jimnastik Şampiyonası'nda bireysel kadınlar kategorisinde altın madalya kazanan Ayşe Begüm Onbaşı'yı, Avrupa Şampiyonu Anadolu Efes'i kutladı.
Süper Lig'e çıkan Adana Demirspor'u, Giresunspor'u ve Altay'ı da tebrik eden Bahçeli, konuşmasını "Hiç kimse Kara Kartal'ı unuttuğumu zannetmesin. Biliyorsunuz, kartallar yüksekten uçar, eninde sonunda da şampiyonluğa konar. Beşiktaş'ımızın şampiyonluğunu bir kez daha tebrik ediyorum. Taraftarımız diyor ya 'senin için yanan her meşale, gençliğimin güneşidir Beşiktaş.' Sonra döndüm ve dedim ki; iyi ki Beşiktaş'lıyım." sözleriyle bitirdi.
(Bitti)