Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (3)

- "İşin acı tarafı, düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır. Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir"- "Bu ülkede tenceresini kaynatmakta zorlanan her vatandaşımızın derdine, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da yine biz derman olacağız"- "Güçlü sanayi altyapımız ve yenilik yapma kabiliyetimizle pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık, gelişmiş ülkelerle rekabete başladık"- "Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl 99 bin 588 esnafımızın terkin yaptığını, yani işini terk ettiğini söyledi. Hakikati ifade ediyor mu? Hayır. Çünkü aynı dönemde 365 bin 533 esnaf tescil yaptırmış, yani işe başlama bildiriminde bulunmuştur. Kılıçdaroğlu, sen ne zaman doğru konuşacaksın?"

07.04.2021, 14:30 Politika
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (3)

TBMM (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmesinin, işin acı tarafı olduğunu belirterek, "Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir." dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, en tehlikeli yalanın, içine doğruların karıştırıldığı yalan olduğunu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da, doğruluğunu, yanlışlığını bilmedikleri, çoğu kurgu olduğu açıkça belli küçük ve istisnai örnekler üzerinden, yanlış, yıkılmış, batmış, bitmiş bir Türkiye fotoğrafı çizmeye çalıştığını söyledi.

Türkiye'nin son 8 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırılar nedeniyle ödediği bir bedel olduğunu kaydeden Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, özellikle hizmet sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini gayet iyi bildiklerini ifade etti.

Erdoğan, bir yandan sınır içinde ve dışında terör örgütlerinden darbecilere kadar geniş bir cephede mücadele verirken, diğer yandan da ülkeyi kalkındırma, büyütme ve güçlendirme mücadelesini sürdürdüklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çevremize baktığımızda, Türkiye'nin, Kılıçdaroğlu'nun ısrarla göstermeye çalıştığı gibi dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler olduğunu zaten görüyoruz. İşin acı tarafı, düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır. Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, Türkiye iflas etse, kalkıp göbek atacak kadar kendi halkından nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, ülkede çıkacak her türlü kaosu, kargaşayı, krizi, yıkımı dört gözle bekler hale gelmiştir. Bunlar, insanlar hastaneye gidemedikleri için sokakta kıvranarak ölse, iş bulamadıkları için sokakta yatıp kalkmaya başlasa, destek alamadıkları için evlerinde sefalete mahkum olsa, 'Yaşasın bize iktidar yolu açılıyor' diye birbirlerini tebrik edecek hale gelmiştir. Bunu merhum Ecevit döneminde daktilolar Başbakanlığın önüne atıldığı zaman yapabildiler mi; yapamadılar. O daktilolar niye atıldı acaba? O işsizler ordusu niçin vardı acaba? Bunun bir muhasebesini yap, sana yakışır. Bekledikleri, umdukları, temenni ettikleri görüntüler ortaya çıkmayınca da kendi kendilerini gaza getirerek, yalanlar ve çarpıtmalar üzerine kurulu bir Türkiye fotoğrafı çizmek için yırtınıyorlar."

- "Söylediğimiz her sözün arkasında 19 yıllık bir müktesebat var"

Türkiye'nin böyle bir siyaset anlayışını, muhalefet tarzını, rekabet yöntemini hak etmediğini dile getiren Erdoğan, "Bu ülkede tenceresini kaynatmakta zorlanan her vatandaşımızın derdine, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da yine biz derman olacağız. Bu ülkede iş bulmakta zorluk çektiği için geleceğine tereddütle bakan her gencimizin, her vatandaşımızın sıkıntısına, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz çözüm bulacağız. Bu ülkede salgın şartları sebebiyle ekmek teknesini çevirmekte zorlanan her esnafımızın, sanatkarımızın, KOBİ'mizin önünü, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz açacağız. Bu ülkede tek bir insanımızın bile kendini sahipsiz hissetmemesi için tarihimizin en kapsamlı ve en etkin sosyal destek mekanizmalarını 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da biz işleteceğiz." diye konuştu.

Bunları sadece vaat, taahhüt, afaki sözler olarak ifade etmediklerini vurgulayan Erdoğan, söyledikleri her sözün arkasında 19 yıllık bir müktesebat bulunduğunu bildirdi.

Erdoğan, "Türkiye'yi bugüne kadar demokraside ve kalkınmada, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 katı, 10 katı hizmetlere nasıl kavuşturduysak, bundan sonra da çok daha fazlasını gerçekleştirecek azme ve hazırlığa sahip tek parti biziz." ifadesini kullandı.

- "Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır"

Yalanın en etkili panzehirinin hakikat, iftiranın en etkili panzehirinin de hukuk olduğuna işaret eden Erdoğan, bu anlayışla, Türkiye'yi son 19 yılda nereden nereye getirdiklerini hatırlatmak istediğini söyledi.

Güncel tartışmalara daha iyi ışık tutması bakımından makroekonomiyle başlayarak hizmetlerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye ekonomisi 2002 yılı öncesi dönemde, yüksek kamu açığı, yüksek enflasyon, zayıf bankacılık sektörü, kırılgan sanayi altyapısı ve yenilikçi faaliyetlerden mahrum bir reel sektöre sahipti. Yanında parti sözcüsü, Hazine'den sorumlu kişiler, ekonomiyi çok iyi bildiğini zannettikleri kişiler var ya, bu kişilerle bir yere gitmez. Bunlar da her zaman sürekli olarak çamurdan başlarını çıkaramazlar. Onların dönemlerinde Hazinemizin ne durumda olduğunu biliyorsunuz. Ülkemize hakim olan bu dinamikler, siyasi dalgalanmalarla birleşerek, istikrarsız ve sağlıksız ekonomik bir yapıyı besleyip büyütüyordu. Türkiye'nin asırlık kalkınma gayretleri, işte bu sebeple derin yaralar alıyor, bir türlü istediğimiz atılımları gösteremiyorduk. Bugün geldiğimiz noktadaysa, en kısa sürede çözmekte kararlı olduğumuz kimi sıkıntılarımıza rağmen, karşımızda bambaşka bir resim var. Her şeyden önce Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır. Küresel çapta meydana gelen krizleri dahi, daha az hasarla ve daha kısa sürede atlatma kabiliyetine kavuşmuştur. Güçlü sanayi altyapımız ve yenilik yapma kabiliyetimizle pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık, gelişmiş ülkelerle rekabete başladık."

Göreve geldiklerinde Türkiye ekonomisinin, satın alma gücü paritesine göre dünyada 18'inci sıradayken, artık 13'üncü sırada bulunduğunu bildiren Erdoğan, milli geliri, döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara rağmen, 238 milyar dolardan 3 katlık bir artışla 717 milyar dolara yükselttiklerine dikkati çekti.

- "Enflasyonu, yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız"

Erdoğan, sağlanan ekonomik istikrar ve iyileşen yatırım ortamı sayesinde, özel sektör sabit sermaye yatırımlarının milli gelire oranının yüzde 14,8'den yüzde 22,6'ya yükseldiğini anımsatarak, tüketici enflasyonunu, 2002 yılındaki yüzde 29,7 seviyesinden yüzde 6,2'ye gerilettiklerini belirtti.

Son dönemde bir miktar artış gösteren enflasyonu, yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlı olduklarını ifade eden Erdoğan, disiplinli maliye politikalarından taviz vermeyerek, bütçenin kalitesini önemli ölçüde iyileştirdiklerini anlattı.

Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını, 2002'deki yüzde 11,1 seviyesinden 2020'de, salgına rağmen yüzde 3,4'e gerilettiklerine dikkati çeken Erdoğan, bu oranın, dünya genelinde geçen yıl yüzde 11,8 olarak gerçekleştiğine işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002'de bütçeden faiz ödemelerine ayrılan pay yüzde 43,2'ken, bu oranı da geçen yıl yüzde 11,1'e düşürdüklerini hatırlatarak, "Bir başka ifadeyle, 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 87 lirası faize giderken, 2020 yılında bu rakam 16 liraya indi. İnşallah faizleri de tek haneli rakamlara indirerek, bu rakamı çok daha azaltacağız. Bu konuda kararlıyız." dedi.

Bütçede sağlanan mali disiplinin, borçlanma rakamlarına da yansıdığını belirten Erdoğan, Avrupa Birliği tanımlı brüt genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının yüzde 71,5'ten yüzde 39,5 seviyesine gerilediğini bildirdi.

- "Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı yok"

Bankacılık sektörüne de özel bir parantez açmak istediğini ifade eden Erdoğan, "2002'de bankacılık sektörü, reel sektörü desteklemek bir yana, sağlıksız yapısıyla ekonominin üzerinde ciddi bir yüke dönüşmüştü. Bugün ise bankacılık sektörümüz, finansmana erişimin kesintisiz devamını sağlayarak, büyüme ve kalkınmamızı destekleyen bir konumda bulunuyor. Sektörün 2002 sonunda yüzde 17,5 seviyesinde olan takipteki alacak oranı, bu yılın Şubat ayı itibarıyla yüzde 4 seviyesindedir. Aynı dönemler arasında sektörün öz kaynakları 23,3 milyar liradan 780 milyar liraya yükselmiştir. Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı olmadığı gibi, yaklaşık 6 milyar dolar fazlası mevcuttur." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bu milleti yalanla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak"

Uygulanan ürün ve pazar çeşitlendirme politikaları sayesinde, küresel değer zincirlerine önemli ölçüde entegre olduklarını dile getiren Erdoğan, şu bilgileri paylaştı:

"Böylece ihracatımız, 2002 yılındaki 36 milyar dolar seviyesinden 170 milyar dolar seviyesine çıktı. Bir milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısını 9'dan 39'a, ihracatçı sayımızı yaklaşık 3 kat artışla 90 bine yükselttik. İhracatımız bu yılın ocak ayında yüzde 2,5, şubat ayında yüzde 9,5'luk, mart ayında yüzde 16,3'lük artış göstererek, yükseliş eğilimini sürdürüyor. Mart ayı, yaklaşık 19 milyar dolarlık ihracat rakamıyla, tüm zamanların rekorunu kırdığımız bir dönem oldu. Bu yılın ilk çeyreğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 82'ye ulaşarak, cari açığımızın azaltılmasına önemli bir katkıda bulundu.

Avrupa'dan Çin'e kesintisiz demir yolu ulaşımını başlatarak, dış ticaretimizde yeni ve önemli bir hattı faaliyete geçirdik. Hayata geçirdiğimiz bir düzenlemeyle 17 bin 888 ihracatçımıza hususi damgalı pasaport vererek, yurt dışı seyahatlerini kolaylaştırdık. Son bir yılda ülke genelinde 3 milyon 115 bin esnaf ve sanatkarımıza toplamda 165 milyar lira tutarında faiz indirimli kredi kullandırdık. Bunları Sayın Kılıçdaroğlu takip ediyor mu bilmiyorum. Devamlı 'Çiftçiyi şöyle batırdılar, böyle batırdılar', bunları anlatıyor. Bak resmi rakamlar burada, buna bak. Önce bunları bir öğren. Resmi rakamlarla değil, uçuk saçık rakamlarla konuşmak, bu milleti yalanla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak."

- "Turizm sektörümüz ümit verici bir rezervasyon talebiyle karşı karşıyadır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güven ve istikrar ortamının Türkiye'ye yönelik doğrudan yabancı yatırımları da hızlandırdığına işaret ederek, göreve geldiklerinde doğrudan yabancı yatırım toplamının 18,8 milyar dolar olduğunu, bu rakamın, 2020 itibarıyla 213,2 milyar dolara ulaştığını aktardı.

"Şayet salgın olmasaydı, turizmde de güçlü canlanmanın devamı gelecekti." diyen Erdoğan, turizm gelirini, 2002'deki 12,4 milyar dolar seviyesinden salgın öncesi son sezon alan 2019'da 34,5 milyar dolara yükselttiklerini hatırlattı.

Turizm sektörünün, ümit verici bir rezervasyon talebiyle karşı karşıya olduğunu açıklayan Erdoğan, "Ülkemizde ve bölgemizde, salgın belirli bir seviyenin altına düştüğünde, eskisinden çok daha güçlü bir turizm hareketliliğine sahip olacağımız görülüyor." diye konuştu.

- "Kendisini yalancı ve provokatör ilan etmekten başka çaremiz kalmıyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, dün bir rakam vererek, esnaf ve sanatkarları kendilerine karşı kışkırtmaya çalıştığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu adamın ne denli yalancı olduğunu bilmeniz bakımından bu rakam çok önemli. Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl 99 bin 588 esnafımızın terkin yaptığını, yani işini terk ettiğini söyledi. Peki, hakikati ifade ediyor mu? Hayır. Çünkü aynı dönemde 365 bin 533 esnaf da tescil yaptırmış, yani işe başlama bildiriminde bulunmuştur. Ya Kılıçdaroğlu, sen ne zaman doğru konuşacaksın? Rakamlar ortada. Bunlar, kişisel değil ama seninkiler kişisel. Ama ben, şu anda Ticaret Bakanlığı resmi rakamları üzerinden bu rakamları veriyorum. Esnafımızın derdini, sıkıntısını, beklentisini dile getirmek başka şeydir, rakamları eğip bükerek yalan söylemek, kışkırtıcılık yapmak başka şeydir. Şayet bu zat, her iki rakamı birlikte telaffuz etmiş olsa, saygı duyardık, maliyeci ya. Ama birini söyleyip, diğerini gizleyince, kendisini yalancı ve provokatör ilan etmekten başka çaremiz kalmıyor."

Makroekonomik göstergelerde gelinen noktanın önemli bir başarıya işaret ettiğini kaydeden Erdoğan, "Ancak biz bunu yeterli görmüyoruz. Türkiye ekonomisi, taşıdığı potansiyelle daha nice büyük başarı hikayelerine imza atacaktır. Bir süre önce açıkladığımız ekonomi reform paketi, makro göstergelerden yapısal politikalara varıncaya kadar bu başarı hikayesini daha yükseğe çıkartacak unsurlar içeriyor. Sanayiciden esnafa, iş adamından işçiye, öğrenciden emekliye kadar her kesime yönelik somut politikalarımızı içeren reform paketlerimizi, açıkladığımız takvime uygun şekilde hayata geçireceğiz." ifadesini kullandı.

(Sürecek)

Yorumlar (0)