TBMM Genel Kurulunda, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Araştırma Komisyonunun raporu görüşüldü
- Komisyon Başkanı İbrahim Aydın:- "Ülkemizin bitkisel genetik kaynakları içerisinde tıbbi bitkilerin önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle gerek doğadan toplanan ve gerekse kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler açısından ülkemiz büyük bir ekonomik potansiyele sahiptir"- İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu:- "Ülkemiz florasında yetişen bitkilerin birçoğu; gelişigüzel toplama, sanayileşme, şehirleşme, tarla açma, aşırı otlatma, turizm, pestisit kullanımı, yabancı otla mücadele, ağaçlandırma gibi nedenlerle risk altında"- MHP Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay:- "Türkiye'de doğal olarak yetişen tıbbi ve aromatik bitkilerin envanter çalışmalarının tamamlanması gerekli"
TBMM (AA) - TBMM Genel Kurulunda, tıbbi ve aromatik bitki çeşitliliğinin korunmasında, bunların üretiminde ve pazarlanmasında karşılaşılan sorunlar ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan ve çalışmalarını tamamlayan Meclis araştırma komisyonu raporu görüşüldü.
Rapor üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz alan Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, ormanların odun ürünleri yönünden değerlendirilmiş veya milli parklar olarak kullanıma sunulduğunu, oysa orman altı ürünlerin çok geniş imkanlar sunduğunu söyledi.
Kabukcuoğlu, tıbbi ve aromatik bitkilerin bir kültür bitkisi olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerektiğini belirterek "Dünyada toplam 422 bin bitki türü sayısı varken bunların 52 bini tıbbi ve aromatik bitki türüdür. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yaklaşık 20 bin bitki tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır." dedi.
Türkiye'de tıbbi bitkilerin satışının önemli bir kısmı aktarlarda, baharatçılarda veya internetten yapıldığını anlatan Kabukcuoğlu, "Bunlar çok defa kuralına uygun olmayan, gelişigüzel ambalajlar içerisinde ve gerekli standartlara uymayan satışlardır. Bunların bir kısmı kendi başına problem teşkil etmektedir." diye konuştu.
Tıbbi ve aromatik bitkiler sektöründe nihai üründe sağlanacak markalaşma ve pazarlama kabiliyeti ham madde üretimindeki sürdürülebilirliği de peşinden sürükleyeceğini ifade eden Kabukcuoğlu, şunları kaydetti:
"Üretim planlaması yapılırken yurt içi ve yurt dışı pazarları piyasa öngörüleriyle değerlendirilmeli, nihai ürünlerden başlayarak bu üründe kullanılması planlanan bitkisel üretim çalışmaları yapılmalıdır. Üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması, yıllık üretim miktarının yanında, depolama imkanlarının artırılmasıyla doğru orantılıdır. Günümüz dünyasında tıbbi ve aromatik bitkiler yıllık stoklu olarak üretilmektedir. Bu nedenle işin içerisine bir de lisanslı depoculuk girmektedir. Ülkesel bir üretim planlaması yapılabilmesi için stratejik bitkilerin belirlenmesi ve öncelenmesi gerekir.
Tarım arazilerinde mevcut bitkilerle tıbbi ve aromatik bitkilerin rekabeti mümkün değildir. Marjinal alanlardaki su kısıtlılığının olduğu tarımsal üretim havzalarında, erozyon bölgelerinde, hazine arazilerinde, orman altında, küçük aile şirketlerinde ve münavebe uygulamalarında ilk olarak planlanmalıdır.
Tıbbi ve aromatik bitki üretimine ihtiyacımız vardır, ithalatı fazladır. Dışarıda da büyük bir pazar vardır. Bizim pazar payımız düşüktür. Ortamda bir kargaşa vardır. Düzenleyici bir otoriteye ihtiyaç vardır.
Ülkemiz florasında yetişen bitkilerin birçoğu; gelişigüzel toplama, sanayileşme, şehirleşme, tarla açma, aşırı otlatma, turizm, pestisit kullanımı, yabancı otla mücadele, ağaçlandırma gibi nedenlerle risk altındadır."
MHP Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay, mevzuata göre yasak olmasına rağmen bitkisel ürünlerin birçoğunun "hastalığa iyi geldiği" ifade edilerek kontrolsüz şekilde satışının yapıldığını söyledi.
İlgili kurumların denetimlerde yetersiz kaldığını ve mevzuattaki birtakım boşlukların istismar edildiğini belirten Taşlıçay, "Tüm dünyada bu yönde sorunların yaşandığı Dünya Sağlık Örgütünün raporlarında da görülmektedir." dedi.
Türkiye'de doğal yetişen tıbbi ve aromatik bitkilerin envanter çalışmalarının tamamlanması gerektiğini dile getiren Taşlıçay, "Potansiyel üretim miktarlarının ivedilikle belirlenmesi, farmakopelerde belirtilen ve arz açığı bulunan bitki türlerinde ise kültüre alma çalışmalarının yapılması önem arz etmektedir." diye konuştu.
Doğal bitki zenginliğine rağmen halen, ülkeden temin etmek mümkünken yurt dışından ithal edilmekte olan pek çok bitki türü ve bitmiş ürünün de mevcut olduğunu ifade eden Taşlıçay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tıbbi ve aromatik bitkilerin ham ürün olarak satışı yerine, katma değeri yüksek, işlenmiş mamul veya yarı mamul madde olarak pazarlanmasını sağlayacak stratejilerin hayata geçirilmesi; sektörde markalaşmaya gidilmesi; iş birliği modelleri ve kümelenmenin teşvik edilmesi ilke olarak öncelikli hedeflerimiz olmalıdır. Üretimi hedeflenen tıbbi ve aromatik bitkiler için yatırımları hızlandıracak ve yönlendirecek ürün bazlı fizibilite raporlarının ilgili kamu otoritesi tarafından hazırlanıp yayınlanması gerekmektedir.
Mevzuatta kabul gören ilgili farmakopelerde yer alan bitkisel drogların tek veya karışımları halinde ambalajları üzerinde endikasyonlarının belirtilerek sadece eczanelerde sunulması, hekimler tarafından reçete edilmesi, eczacılara tıbbi çay hazırlama yetkisinin mevzuatla sağlanması ve SGK tarafından geri ödemeye tabi tutulması sektörün gelişimine önemli ölçüde katkı sağlayacaktır.
Zaman geçirilmeden tıbbi ve aromatik bitkilerden farklı alanlarda farklı ürünler geliştirilmesine yönelik ihtisas teknoparklarının kurulması, bunların desteklenmesi ve mevcut teknoparkların bir veya birkaçının bu alanda ihtisaslaşmasının teşvik edilmesi, terapötik etki gösteren tıbbi çayların Avrupa'da olduğu gibi eczacılar tarafından hazırlanması ve eczanelerden hastaya ulaştırılması, kullanılan bitkilerin ilgili farmakopede özel olarak belirtilmesi, tıbbi ve aromatik bitkilerden üretilecek yeni ilaçların ve yeni ürünlerin geliştirilmesinin araştırma merkezleri ve eczacılık fakülteleri için performans kriteri olarak belirlenmesi ve bu çalışmaların özel olarak teşvik edilmesi, bu konuda lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim gören tek meslek grubu olduğu için eczacılık fakültelerinde lisan, yüksek lisans ve doktora programlarında tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili akademik çalışmaların ve projelerin daha fazla desteklenmesi, ülkemizde çok büyük ihtiyaç olan ekstre üretim tesislerinin devlet eliyle belli lokasyonlarda kurularak standart ekstre ve dolayısıyla bitkisel ilaç hammaddesi elde edilmesi sağlanarak ekstre ithalatının asgariye indirilmesi, internet ve benzeri kanallarla satışı yapılan tıbbi ve aromatik bitki ürünleriyle ilgili izleme ve kontrol tedbirlerinin geliştirilmesi ve aykırı uygulamalara ilişkin denetimin ve cezai müeyyidelerin artırılması, bitkisel tıbbi ürünlerin dikkatli kullanımına yönelik kamu spotlarının hazırlanması ve bu kamu spotlarında hekim ve eczacı danışmanlığının vurgulanması, bu hususta yol almamızı sağlayacak önemli başlıklar arasındadır."
HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, Türkiye'nin bitkisel florası oldukça güçlü bir ülke olduğunu söyledi.
Tıbbi ve aromatik bitkilerin Türkiye'de yoğun bulunduğunu belirten Turan, Türkiye'nin ithalatçı olduğu bu alanda, giderek kendine yeten ve ihracatçı bir ülke olabilmek için bu konuda adım atılmasının gayet doğal olduğunu söyledi.
Turan, "Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Komisyonu olarak biz bir pasta yaptık, bu pastayı masanın üzerine koyduk fakat bu pastanın nasıl paylaşılacağına ilişkin hiçbir söz söylemedik. Milyar dolarlık bir sektör üretiyorsanız ve bu sektör, tarımın bütünü gibi tarım tekellerinin sultası altında kalacaksa, küçük ölçekli üreticilerin buradan daha fazla gelir elde etmesini, sosyal kazanç sağlamasını, ekonomik kazanç sağlamasını destekleyecek ve temin edecek planlar, programlar yapılmazsa bunun sonucu bir azınlığın elinde bu servetin temerküz etmesi olacaktır." diye konuştu.
CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal ise komisyon raporunda tıbbi aromatik bitkiler konusunda 127 önerinin bulunduğunu belirterek "Ben de bir tıp doktoru olarak, bu önerilerden özellikle, ülkemiz için nihai hedefin milli ve yerli ilaç üretimine yönelmemiz gerektiği kanısındayım." dedi.
Türkiye'nin endemik bitki çeşitliliğinde dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu ve 4 bine yakın endemik bitkinin bulunduğunu kaydeden Ünsal, bu sayının Avrupa'daki endemik bitkiler kadar olduğunu söyledi.
Türkiye'de stratejik öneme sahip ticarileşmiş tıbbi ve aromatik bitkilerin bulunduğunu ifade eden Ünsal, "Bu alanda dünyada 117 milyar dolarlık bir pasta var. Bu pastadan bizim aldığımız pay, sadece 600 milyon dolar. Önümüzdeki yıllarda tabii, planlı bir çalışmayla hedefin 5 milyar dolarları bulması düşünülüyor. Bunlardan örneğin defne, kekik, biberiye, mavi yemiş, ladin, yabani iğde, geven, gül yağı, delice cinsi zeytin, dağ yağı gibi bitkilerin ivedilikle doğadan toplanmaya uygun miktarları gösterilmelidir." dedi.
Ünsal, koruma kapsamında diğer önemli bir konunun da biyokaçakçılıkla mücadele olduğunu belirterek bu mücadelenin de etkin yapılması gerektiğini söyledi.
CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ise komisyon çalışmalarında büyük emek olduğunu belirterek teşekkür etti.
Dünyada 115 milyar dolarlık bir pazarın bulunduğunu ve Türkiye'nin bu pazardan aldığı payın 600 milyon dolar olduğunu ifade eden Gaytancıoğlu, "Yani almamız gereken pazarın çok çok azı. Hedefte; 2,5 milyar dolar. Anadolu bir gen bankası. 12 bin tane bitki çeşitliliği var. 3 bin 600 tanesi endemik. Yani bizde her şey var ama sizde politika yok. Yönetemiyorsunuz. Bunları üretmeye başlarsak desteklemesi bile yok şu anda. Normal ürünlerin desteklemesi yok tıbbi aromatik bitkilerin desteklemesi nasıl olacak?" dedi.
Gaytancıoğlu, tarımda yaşanan sorunları anlattı.
Komisyon Başkanı, AK Parti Antalya Milletvekili İbrahim Aydın, komisyonun yaptığı çalışmaları anlatarak komisyon raporunda tıbbi ve aromatik bitkiler konusuna ilişkin sekiz temel başlık altında 127 önerinin hazırlandığını söyledi.
Bitkilerin tıbbi alanda kullanımı ve iyileştirici etkilerinin bulunduğu inancının insanlığın var olduğu çok eski çağlara dayandığını belirten Aydın, özellikle son yıllarda tüm dünyada gıda, baharat, boya, ilaç, kozmetik, parfüm gibi birçok alanda yaygın şekilde kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilere olan ilginin artarak devam ettiğini vurguladı. Aydın, son 1,5 yıldır dünyanın yaşadığı Kovid-19 salgınının da bu konunu önemini teyit ettiğini ifade etti.
Dünyada tıbbi ve aromatik bitki pazarı hacminin yaklaşık 117 milyar dolar olduğunu ve Türkiye'nin milyon dolarlarla ifade edildiğini dile getiren Aydın, "Dünyada yaşanan nüfusun sağlık problemleri, refah artışı ve bilinçli tüketicilerin artmasıyla birkaç yıl içinde 200 milyar doları aşması beklenmektedir. Ülkemizin hedefi de 5 milyar dolardır." dedi.
Aydın, bugün dünyada tarımı yapılan birçok kültür bitkisinin gen merkezinin Anadolu toprakları olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu belirterek Türkiye'deki bitki sayısına ilişkin bilgi verdi.
Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin bitkisel genetik kaynakları içerisinde tıbbi bitkilerin önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle gerek doğadan toplanan ve gerekse kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler açısından ülkemiz büyük bir ekonomik potansiyele sahiptir. Ülkemiz birçok farklı ekosisteme de sahip olduğundan bitki çeşitliliği açısından Avrupa kıtasından daha zengindir. Örneğin bitki türü zenginliği dünyaca kabul edilen ve Kafkas regionunda bulunan sadece Artvin ilimizdeki bitki çeşitliliği Almanya'dakinden daha fazladır. Bir nevi bitki zenginiyiz ama ne yazık ki bu zenginlikten yeterince faydalanamıyoruz. Zengin biyoçeşitliliğimize ve doğa ve floradaki çok sayıda bitki zenginliğimize rağmen dünyada halen ucuz ham madde tedarikçisi konumundayız.
En yoğun tıbbi ve aromatik bitki ithalatı yapan ülkelerin başında ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Çin ve Hindistan gelmektedir. Bu ülkeler aynı zamanda birçok bitkinin ihracatını da yapan ülkeler konumundadır. Üretim ve ticaret bölgeleri dikkate alındığında tıbbi ve aromatik bitki ticaretinin ve mamul madde üretiminin daha çok, gelişmiş ülkeler tarafından yapıldığı, Uzak Doğu ülkelerinde ise ham madde üretiminin öne çıktığı görülmektedir. Tıbbi ve aromatik bitki sektöründeki lider ülke konumuna ulaşmak için sadece üretimin yeterli olmadığı ortadadır. Zira her yıl ülkemizde doğal olarak yetişen yüz binlerce ton tıbbi ve aromatik bitkinin gerektiği gibi değerlendirilemediği, bunun bir kayıp servet olduğu yine üretime konu olan bu bitkilerin yüzde 90'lık kısmının ise sadece ham madde olarak ihraç edildiği ve ihraç edilen ülkeler tarafından katma değerli ürünlere dönüştürülerek tekrar ülkemize yüksek fiyatlarla girdiği hepimizin malumudur. Artık yerli ve milli üretimler yapmalıyız ve markalı ürünleri ortaya koymalıyız."
Türkiye'de doğadan toplanarak iç ve dış ticareti yapılan 347 türün bulunduğunu belirten Aydın, bunların da ancak yüzde 30'unun dış ticaretinin yapıldığının bilindiğini söyledi. Aydın, "İhracatta en önemli bitkiler defne, kekik, kimyon, haşhaş, çay, anason, ada çayı, mahlep, kırmızıbiber ve bitkisel çaylardır. Türkiye dünyanın en önemli defne, kekik ve kimyon ihracatçıdır. Ülkemizin yıllık ithalatı göz önüne alındığında ise en fazla karabiber, zencefil, çörek otu, zerdeçal ve tarçın ithal edilmektedir. Ülkemizde tıbbi bitkilerin en önemli bir kısmı doğadan toplanmakta ve toplanan bitkiler arasında nesli tükenmekte olan türler de bulunmaktadır." diye konuştu.
Aydın, konuya ilişkin önerileri de anlattı.
Görüşmelerin tamamlanmasının ardından, TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, birleşimi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.