Kovid-19'dan korunmak için ev ziyaretlerinden uzak durulması uyarısı
- TÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Öztora:- "Kovid-19 radyasyon gibi havadan gelip bizi bulmuyor. Bir şekilde insanlarla karşılaşarak biz onu buluyoruz. O yüzden mümkün olduğunca teması aza indirmek çok önemli"
EDİRNE (AA) - GÖKHAN BALCI - Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Öztora, ev ziyaretlerinin önemli bir bulaş kaynağı olduğunu, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanan hastaları bile ziyaret eden insanlarla karşılaştıklarını söyledi.
Prof. Dr. Öztora, AA muhabirine, Trakya'da Kovid-19 vakalarının beklenmediği kadar yüksek olduğunu söyledi.
Virüsün insandan insana bulaşma özelliğinin artık herkes tarafından bilindiğini belirten Öztora, "Kovid-19 radyasyon gibi havadan gelip bizi bulmuyor. Bir şekilde insanlarla karşılaşarak biz onu buluyoruz. O yüzden mümkün olduğunca teması aza indirmek çok önemli. Bir senedir sıkılmış olabiliriz. Evimizde oturup, günlük faaliyetlerimizden uzaklaşmış olabiliriz. Ama yapmamız gereken en önemli şey temizlik, maske ve mesafe kuralına uymak." dedi.
- Hasta olana ev ziyareti yapılıyor
Öztora, işyerlerinde tüm önlemler alınmasına rağmen molalarda bir araya gelinmesinin bulaş kaynağı olduğunu dile getirdi.
Bu nedenle her koşulda Kovid-19 tedbirlerine uyulması gerektiğine işaret eden Öztora, şöyle devam etti:
"Tek başına bakanlığın, kurumların, doktorların ve sağlık çalışanlarının baş edebileceği bir durumla karşı karşıya değiliz. Hepimiz aynı tarafta olup hepimiz işin bir ucundan tutarsak ancak başarılı olacağımızı biliyoruz. Ev ziyaretleri çok önemli bir bulaş kaynağı. Karikatür gibi gelecek ama hasta olana ziyarete giden insanlarla da karşılaşıyoruz. Daha büyük bulaş oluyor. Ev içi, apartman içi ziyaretler önemli bulaş kaynakları."
- " 'Nefes alamıyorum' çok geçerli bir argüman değil"
Öztora, birçok kişinin çeşitli şikayetlerle maskeyi doğru takmaktan kaçındığını vurguladı.
Bu şikayetlerden bazılarının "nefes alamıyorum", "boğulacakmış gibi hissediyorum" gibi ifadeler olduğunu anlatan Öztora, şunları kaydetti:
"Bunlar geçerli değil. Çünkü sağlık çalışanları sürekli maske takıyorlar. Pandemi olmadan önce dahi bir cerrah örneğin 8 saat ameliyat sırasında maskesini takıp hiçbir şekilde bozmuyordu ve gayet rahat nefes alıp hayatlar kurtarabiliyordu. Ya da bir yoğun bakım hemşiresi günde 8-10 saat tüm mesaisi boyunca maskesini takarak çalışabiliyor. O yüzden nefes alamıyorum çok geçerli bir argüman değil. Gerçekten bu, sizlerin hayatı ve çevrenizdeki sevdiklerinizin hayatı için önemli bir materyal. O yüzden takılması çok çok önemli. Çenede, ağızda kolda olması hiçbir anlam ifade etmiyor."
Öztora, maskenin artık hayatın önemli bir parçası olduğunu, bununla yaşamanın öğrenilmesi gerektiğini ifade etti.
Çift maskenin riskli alanlara girildiğinde kullanılması önerilen yöntemlerden biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Öztora, "İkinci maskenin bez maske olup olmamasıyla da ilgili çalışmalar var. Bunların da koruyuculuğu yüzde 50'lerden yüzde 80'lere artırdığı belirlenmiş. Tek başına bez maskeler aslında dekoratif amaçtan öteye gitmiyorlar. Çünkü onların içinde bu maskelerdeki gibi koruyucu katmanlar yok. Ama cerrahi maskenin üzerine bez maske takmak tercih edilebilir."